1982 yılında Y. Mimar Hasan Basri Hamulu tarafından kurularak, çok çeşitli alanlarda işler yapmış Pimodek Mimarlık’ın ikinci kuşak temsilcileri Ömer Hamulu ve Erdem Hamulu Çat Kapı’nın konuğu oldular.
Covid-19 süreci sebebiyle fiziksel olarak gerçekleştiremediğimiz Çat Kapı röportajları çevrim içi olarak devam ediyor. Çat Kapı’nın 20 Kasım Cuma günü konukları Pimodek Mimarlık’ın ikinci kuşak temsilcileri ve yürütücüleri Mimar Ömer Hamulu ve Mimar Erdem Hamulu oldu.
Mimari ve iç mimari projelerde tasarım ve uygulama süreçlerini bir arada yürütmeyi hedef alan bir çalışma pratiğine sahip olan Pimodek Mimarlık; konut, ticari ve kamusal projelerinin yanısıra restorasyon ve kentsel tasarım çalışmalarını bir aile şirketi olarak sürdürüyor.
Petra The Flooring Co. desteğiyle gerçekleşen söyleşinin kısa başlıklarını buradan okuyabilir, tamamını ise YouTube kanalımızdan izleyebilirsiniz.
Ezgi Tezcan: Sizleri tanıyarak başlayalım, kendinizi kısaca anlatır mısınız?
Ömer Hamulu: Yıldız Teknik Üniversitesi’nden 2008 yılında mezun oldum. Sonrasında İtalya’da Sürdürülebilir Kentsel Tasarım üzerine bir yüksek lisans programına katıldım. Devamında babamızın hali hazırda yürütüyor olduğu mimarlık ve inşaat şirketi olan Pimodek Mimarlık bünyesinde çalışmaya başladım. Mimar bir ailede yeni kuşağın ilk temsilcisi olarak zaten mimarlık dünyasına adım attığımda birçok şey zaten önceden düşünülmüş, planlanmış gibiydi. Sonrasında Erdem’in de katılmasıyla, birlikte çalışıyoruz.
Erdem Hamulu: Evde sadece mimarlık konuşan bir anne ve babaya, abimin de eklenmesiyle sanki yapacak başka bir iş yokmuş gibi bir ortam oluşmuştu. Küçüklüğümden beri aslında mesleğe biraz yatkınlığım vardı, aile de zaten bu işte olduğu için mimarlık yazdım ve okudum. 2014’te Bahçeşehir Üniversitesi’nden mezun oldum. Böyle bir şirketin olması ve içinde olmamız büyük bir avantaj olsa da zorlukları da var. Bir aile şirketiyiz. Babamız da aktif olarak çalışmaya devam ediyor.
ET: Pimodek Mimarlık 1982’de kurulmuş. Hasan Bey’de aktif olarak devam ediyor dediniz, bu birikim bugün tasarım anlayışınızı nasıl şekillendirdi? Geçmişten bugüne Pimodek nasıl bir kurumsal anlayışla gelişti ve bugün neler düşünerek iş yapıyorsunuz?
ÖH: Ülkenin, siyasi ve çeşitli yıllar içerisindeki gidişatına göre; defalarca şekil, sektör, hizmet verdiği kurum ve kimseleri değiştirmiş ve çok farklı tecrübeler edinmiş bir insan Basri Hamulu. Çok uzun yıllar banka binaları yapmış, devamında tekstil sektörünün çok canlı olduğu zamanlarda tekstil firmalarına mimarlık hizmeti vermiş. Tatil köyleri yapmış, yurtdışında da çeşitli projeler gerçekleştirmiş. Özellikle detay, uygulama bilgisi çok yüksek olup, çok disiplinli bir eğitimden gelen birisidir.
Ben üniversiteye girdiğim zaman, aramızda da birkaç kuşak farkı olduğunu düşünürseniz, çok ciddi disiplin anlayışıyla benim üstümde mesleki etkide bulundu. Örnek de vereyim, mimar arkadaşlarımız anlayacaktır. Üniversite 1. ya da 2. sınıfta bazı projelerde çeşitli eskizler yapıyordum ve ona gösteriyordum “sen ne dersin” diye. Benim çizdiklerime bakmayıp çalıştığım eskiz kağıtlarının birbirinden farklı boyutlarda olması sebebiyle, “bunları önce aynı kağıtlara çiz ve bana getir” gibi söylemleri olmuştur. Tabi o yaşlarda böyle şeyleri çok anlamak mümkün olmuyor. Fakat zaman içerisinde o mesleki disiplinin kağıttan kalemden başlayıp, projedeki tasarım anlayışıyla devam ettiğini, müşteri ilişkisinden tutun da yaptığınız işte ne kadar vakit, emek harcadığınıza kadar o disiplinin size katkılar sunduğunu daha sonraki yıllarda anladım. Bugün de o disiplin anlayışıyla başlayan, geçmişten beri çok emek harcayarak getirdiği birikimi yine onunla da paylaşarak güncelleştirmeye, üstüne bir şeyler koymaya, günümüzün gerçekleri ile birleştirmeye çalışıyoruz. Aslında bizim tasarım anlayışımız buradan başladı ve gelişti… Çok çeşitli ölçekte ve çok farklı iş yapmayı hedefleyen bir mimarlık ofisiyiz. Çünkü bu bakış açımız içerisinde şöyle bir şey var; bize göre yaptığınız mimarinin ne olduğundan ziyade onun nasıl yapıldığı çok daha önemli. O yüzden ölçek farkı gözetmeden bir iç mekanda, kentsel mekan alanında ya da tarihsel dokuda da çalıştığımızda bunların hepsini tek bir payda da birleştirebileceğimizi ve aslında hepsinin mimarinin birer kolu olduğunu ve aynı kurgu içerisinde üretilebileceğini düşünüyoruz.
EH: Evet, her şeyi aynı anda düşünmek gibi bir tasarım anlayışımız var. Hem babadan kalma teknik, detay, bilgi, birikim hem de bizim şu anda geliştirdiğimiz yeniliklerle bir bütün yakalamaya çalışıyoruz.
……
Divriği Cumhuriyet Meydanı
Basri Hamulu’nun Sivas Divriğili olması sebebiyle, ofis için Divriği’nin çok özel bir yeri var. Divriği Cumhuriyet Meydanı projesine detaylıca değinmeden önce Ömer ve Erdem Hamulu, Divriği’ye verdikleri önemi ve proje öncesinde neler yaptıklarını aktardılar. Bir meslek insanı olarak Basri Hamulu’nun memleketindeki mimari, kültürel ve kentsel değerleri ortaya çıkarmak adına yaptığı çalışmaların sürecini paylaştılar. Sonrasında ise son projeleri olan Vural Evi'nden bahsettiler. Söyleşi, genç meslektaşlarımıza ve mimarlık mesleğini seçmek isteyen arkadaşlarımıza mesajlarıyla sonlandı.
Vural Evi