ArchIST Awards For Interior Design 2019

mimarizm.com / 26 Kasım 2018
'Kabuğuna Sığmayanlar' teması ile düzenlenen ve profesyonel katılıma açık olan ArchIST 2019 ödüllerinin son başvuru tarihi 15 Şubat.

MIMARSIV tarafından, mimar ve iç mimarlardan oluşan bir komite ile düzenlenen ArcHIST, ilk defa 2018 yılında gerçekleşti. Profesyonel katılıma açık olan ve 95 bitmiş projenin başvurduğu yarışmada ödüller, Swissotel’de düzenlenen gecede sahiplerini buldu.

İç Mimar Ali Doruk, MIMARSIV Kurucu Ortağı Aslı Sekmen, İç Mimar Atilla Kuzu, Mimar Görkem Volkan, Mimar Hakan Sekmen, MIMARSIV Kurucu Ortağı İlkay Öngün, İç Mimar Jale Kulin, Mimar Levent Çırpıcı’dan oluşan komite tarafından yürütülen ve Atilla Kuzu’nun manifestosu ekseninde şekillenen ArchIST 2019, yine profesyonel katılıma açık olarak gerçekleşecek.

Yarışmanın başvuruları 15 Aralık 2018 – 15 Şubat 2019 tarihleri arasında archist.mimarsiv.com üzerinden yapılacak. Kısa listeye kalan projelerden oluşan sergi, 21-22 Mart 2019 tarihlerinde Swissotel’de düzenenecek MIMARSIV Selection etkinliğinde izleyiciyle buluşacak. Ödüller ise 22 Mart gecesi sahiplerini bulacak. Yarışmanın ödülü bu yıl da Londra Tasarım Haftası gezisi...

ArchIST 2019’un jüri heyetindeki isimler ise; İç Mimar Ali Doruk, Yüksek Mimar Banu Uçak, İç Mimar Cem Tanrıkulu, Baksı Müzesi Kurucusu Prof. Dr. Hüsamettin Koçan, Yüksek Mimar Kurtul Erkmen, Derimod Yön. Kur. Bşk. Yrd. Sedef Orman, Mimar Şebnem Buhara, Boyner Holding Yön. Kur. Üyesi Ümit Boyner, İç Mimar Yalın Tan ve Doç. Dr. Zeynep Tuna Ultav.

Atilla Kuzu'nun kaleme aldığı ArchIST 2019 manifestosunda şu ifadeler yer alıyor:

"Mimari ya da iç mimari olarak bizim, projeyi herhangi bir tanımın sınırlarına mahkum etmemiz ne kadar doğru? Ya da bir projenin algısını, içeriğini, onaylanıp kabul görmesini, beğenilerimizi okşamasını ne kadar sağlayabiliriz? Beklentilerimizi ne kadar karşılayabilir? Günümüze gelene kadar mimari ve iç mimarinin geçirmiş oldukları değişim ve dönüşümler, birbirinin tam zıt fikirleri savunan manifestolarla oluşmuş akımlar, insanların ihtiyaçlarına ne kadar cevap verebildi?

Mimari bir cevizin kabuğu ise, iç mimari de bu cevizin iç kabuğudur diye bir tanım yaparken, mimarinin bize sağladığı (verdiği) 90 derecelik duvarlara sadık mı kalmalıyız? Fonksiyon bize neyi emrediyorsa ona bağlı kalıp, projelerimizi; bir estetik değer katmamıza izin vermeyecek kurallara mahkum mu etmeliyiz? Yoksa bu cevizin kabuğunu kırmalı ve bulunduğumuz, koşullandığımız kalıpların ötesine mi geçmeliyiz? Ve bunu yaparken de bizi biz yapan, kendimiz olmamızı sağlayan, geçmişimizden gelip bizimle birlikte ilerleyip olgunlaşan kültürel yüklenmişliklerimizi, mesleki birikimlerimiz ile yoğurup korkmadan, çekinmeden ortaya mı koymalıyız? (Bunu söylerken tarihimizden gelen Osmanlı, Selçuklu motiflerini bezeme gibi mekana sıvamaktan bahsetmiyoruz.)

Bugüne kadar bu bahsettiğimiz yaklaşımın örneklerini pek fazlaca görüp tanık olamadığımız için tam olarak neyi  kastettiğimi tanımlamakta zorlanıyorum, ama işte tam da bu noktada cevizin kabuğunu nasıl kıracağımız sorusuna cevap vermek gerekiyor."

Manifestonun tamamına ve yarışmayla ilgili ayrıntılı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

 


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :