Building

E. Seda KAYIM / 08 Eylül 2009
Tünel'de, İstiklal'in alt paralelinden Galata'ya uzanan aksta konumlanan Building hakkında zikredilmesi zaruri bir kelime: Tutarlılık. Menü tasarımından mekana, servis seçimlerine kadar Building'te her şey, endüstriyel ile retro arasında.



Tünel'de Serdari Ekrem Caddesi'nde, yani İstiklal'in alt paralelinden Galata'ya uzanan aksta konumlanıyor Building. Yakın zaman önce açılan mekan, sokaktan geçenlere "Ben buradayım" diye bas bas bağırmadan, ama hemen kapı eşiğine yerleştirdiği küçük detaylarla –alüminyum eviyelere doldurulmuş eski dergiler ve tel sepetlere serpiştirilmiş sarı plastik oyun kamyonlarla-varlığını hissettiriyor. Çevrede karşılaştığınız rustik, kitsch, ya da brutal bir minimalizm sahibi mekanlar arasından da rahatlıkla seçiliyor. Çünkü Building, endüstriyel ile retro arasında, söylemesi kolay ama başarması zor bir stille karakterize oluyor. Üstelik bu işi çok da iyi kotarıyor!



Disiplinlerarası birlikteliklerini "fikir mühendisliği" tanımı etrafında yoğuran ve kendi sözleri ile "restaurantçılık, kafecilik işi ile pek de haşır neşir olmayan" Building ekibi, Sedef Kırdök, Hande Şen, Serkan Yılmaz ve Cenk Tavukçuoğlu'ndan oluşuyor. Ekip asıl işlerini, yani fikir mühendisliğini, şirketlere bütüncül bir tasarımsal ve işletimsel öngörü ve izlek çıkarmak olarak tanımlıyor. Building'in mekanını da, bir anlamda doktorun kendisini muayene masasına yatırma denemesi olarak görmek anlamlı gözüküyor. Çünkü mimari tasarıma, genel konsepte ve hatta küçük butiğinde satılan ürünlerden bir kısmına kendi imzasını atan Building, gerçekten de verdiği hizmetin niteliklerini öncelikle kendisi üzerinden görücüye çıkarıyor. Yani burası, öznenin kısmen kendini nesneleştirdiği, tasarımsal sürecin ve fikir üretiminin salt kendini geri beslediği, kişisel olduğu oranda profesyonelleşme potansiyelini de barındıran ilginç bir "yer denemesi" olarak karşımıza çıkıyor.



Building'i "yer" olarak tanımlamamızın haklı bir sebebi var. Bu mekan, gerçek anlamıyla bir gastronomi noktası değil; daha ziyade küçük çaplı gastronomik deneylerin yapıldığı bir "yiyecek laboratuarı" –ya da Building'in sitesindeki adı ile bir "food lab". Mekanda dönem dönem satışa çıkarılan ve konsept sanatçısı Maksut Aşkar'ın imzasını taşıyan reçel ve içecekler de bu konsepti destekler nitelikte. Öte yandan Building doğrudan bir butik de değil. Zaha Hadid ile Melisa işbirliğinin ürünü olan ayakkabılar burada satılıyor; yoğunlukla İspanyol moda tasarımcıların nesneleri satışa çıkarılıyor. Ama ürün sirkülasyonu çok hızlı olmadığı için nispeten uzun aralıklarla uğramak gerekiyor. Veya bir akşamüstü atıştırması veya Cumartesi partisi için uğradığınız mekandan esprili küçük bir aksesuar sahibi olarak ayrılıyorsunuz. Aynı zamanda ekibe ait küçük bir ofisi de bünyesinde barındıran mekan, böylelikle birden çok ancak bir arada verimli çalışan işlevi bir araya getirmiş oluyor.



Bu noktada önemsediğimiz bir özellik, genellikle aynı anda çok sayıda ziyaretçi ve iş sahibi talebini karşılamaya gayret eden mekanların gafletine Building'in düşmemesi oluyor. Çünkü Building, yukarıda sayılan mekansal işlevleri nispeten iddiasız ama aynı zamanda karakter sahibi bir şekilde sürdürüyor. İstanbul'un en "hip" butiğini, en işlek ofisini ve en kapsamlı mutfağını bir araya getirme çabası olmadan da ilginç, kayda değer ve keyifli bir "yer" kotarılabileceğini gösteriyor. Dahası, Building hakkında zikredilmesi zaruri bir tanımın da temelleri burada ortaya çıkıyor: Tutarlılık. Üstelik bu tutarlılık, yalnızca eşit öneme sahip farklı işlevlerin aynı prensip ve üslup üzerinden akışkan bir tipoloji ile ortaya konulması ile de sınırlı kalmıyor. Building menü tasarımından mekansal özelliklerine, servis seçimlerinden yan ürünlerine kadar uzanan çok sayıdaki detayı, başta söz ettiğimiz endüstriyel-retro tarzında harmanlıyor. Böylelikle işlevsel olduğu kadar mekansal anlamda da akışkan, bir o kadar da heterojen bir karışım sunuyor.



Building, geniş bir koridoru anımsatan uzun ve dikdörtgen planlı mekanının girişini, oturma alanı olarak kullanıyor. Bir kapının değil, duvar açıklığını örten düşey bir kepengin kapattığı mekan, böylelikle tarzının ilk ipuçlarını veriyor. Uzunlamasına dizilen çelik kasalı ve fayans kaplı masalar, onlara eşlik eden çelik kafes çekmeceli dolaptan bozma sıralar, kepengin de varlığının desteklediği şekilde insana endüstriyel bir atölye intibası veriyor.

Giriş aksı boyunca döşemesi lamine ahşap ile kaplanmış olan Building'in iki iç duvarından biri, sıvası sökülmüş yığma duvar dokusunu açıkta bırakıyor. Yapının güçlendirilmesi için uygulanan çelik kolon destekleri ve kirişler, bir yanda bu dokulu cepheye, diğer yanda ise Building'in konumlandığı binanın giriş merdivenine bakan camlı cepheye eşlik ediyor. Mekanın asimetrik planı ise kendini, oturma alanı ve bir tür "promenad" ile işlevsel olarak da tanımlanmış giriş aksının gerisinde kalan döşeme parçaları ile ele veriyor. Son ucunda açık mutfak/hazırlama alanı, giriş boyunca da WC ve çelik sergileme raflarını barındıran bu alan, koyu gri dökme epoksi ile kaplanmış. Böylelikle işlevsel ayrımların netleştirildiği ve tek düzeliğin kırıldığı mekana bir miktar daha endüstriyel tınılar katılmış.


Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :