Akaretler'deki mağazaların akıbeti belirsizleşirken ve büyük beklentiler ile açılan üst sınıf lokantalar bir bir ayrılırken, mahallenin en "iptidai çocuğu" Der (Die, Das) var olmaya devam ediyor. Hem de yenilenen iç bahçesi ve değişen menüsü ile...
Akaretler'deki mağazaların akıbeti belirsizleşirken ve büyük beklentiler ile açılan üst sınıf lokantalar bir bir ayrılırken, mahallenin en "iptidai çocuğu" Der (Die, Das) var olmaya devam ediyor. Hem de yenilenen iç bahçesi ve değişen menüsü ile...
Murat Patavi'nin sahibi olduğu, Melih Doğan'ın ise işletmesini üstlendiği Der (Die, Das), albenisi yaz aylarında kazanan bir mekan. Restaurantın en büyük kozu olan iç bahçesi, bu çıkarımın en temel sebeplerinden biri olarak gösterilebilir. Her ne kadar Doğan kış aylarında da, özellikle akşam saatlerinden sonra bir "club" olarak işleyen mekana ilginin azalmadığını belirtse de, İstanbul gibi "alt alta üst üste" bir şehirde serin bir terasa sahip olmak piyangoda kazanmak ile eşdeğer sayılabilir. Mekanın sahipleri de bunun bilincinde olsalar gerek ki Der (Die, Das) yaklaşık 15 gün önce yenilenen terasını ziyaretçilerine açmış. Dolayısıyla bir seneyi aşkın süredir hizmet veren mekanı henüz şimdi merceğine alan Mimarın Göbeği, öncelikle buradaki terası değerlendirerek işe başlayacak.
Der (Die, Das), uzun ömürlülüğün mimarlık üretiminde ne denli önemli olduğunu hatırlatan bir mekan… Söz konusu uzun ömürlülük, böylesi ticari bir işletmede kolayca "sürdürülebilirlik" olarak algılansa da burada kasıt, doğrudan mekanın fiziksel niteliklerini koruyabilmesi yönünde olacaktır. Nitekim Der (Die, Das), pek çok açıdan son derece isabetli gözüken malzeme ve renk seçimlerinin tam olarak da dayanıklı ve uzun ömürlü olmamasından ötürü zorluk yaşıyormuş gibi gözüküyor. Bu çıkarımı desteklemek için ise mekanın mimari özelliklerini daha yakından incelemek gerekiyor.
Der (Die, Das)'ın iç bahçesi, ilk bakışta Bozcaada'yı anımsatan renkler ve dokular tarafından domine edilen, oldukça hoş bir mekan. Akaretler'in yığma blokları arasında beklenmedik bir soluklanma ve serinleme noktası olarak görülebilecek bahçe, beyaz badana ile boyanmış ahşap latalardan meydana getirilmiş bir döşeme kaplamasına sahip. Belki de böylesine beyazlara bürünmüş olması sebebiyle sayfiye havasına sahip olan Der (Die, Das)'ta bu efekti desteklemek adına pek çok farklı dokunuşa yer verilmiş. Örneğin servis alanı olarak düzenlenmiş olan restaurant terasının bir üst kotuna arka planlık eden duvar, mavi-beyaz-yeşil renklerde fayanslar ile kaplanmış. Size kendinizi bir güvertede ya da havuz kenarındaymışsınız gibi hissettiren bu seramik seçimi, son derece isabetli gözüküyor.
Söz konusu duvara ilişkin belirtmeden geçilmemesi gereken bir sorun, duvarın kendisine dik yığma duvar ile birleşme detayı oluyor. Bu farklı malzeme ve dokuların kesişimini uygun bir profil ile çözmek yoluna gidilmiyor; yapılabilecek ikinci hamle olan derz boşluğu seçiliyor. Ancak bu derzin inşaat sırasında yeterince incelikle oluşturulmaması ve boşluğun her noktada eşit olmaması, dikkatli gözleri rahatsız edebiliyor.
Mekanın geçtiğimiz sene sofalar ve sedirler barındıran bu üst kotu, yenileme ardından ahşap sandalyeler ile donatılmış. Alçak sedirler ve onlara eşlik eden sehpaların, Der (Die, Das)'ın yiyecek-içecek mekanından ziyade bir lounge ve club mekanı olduğu yönünde ipuçları verdiğini hatırlatmak gerekiyor. Yemek yemeye konfor açısından da hiç uygun olmayan bu düzenleme bu sene, yenilenen menünün de işaret ettiği "yiyecek-içecek" temasına uygun olarak masa ve sandalyeler ile değiştirilmiş. Beyaz renge boyanış beyaz ahşap ızgara masalar ve yine beyaz boyalı ahşap bir taşıyıcıya sahip olan sandalyeler, lokantanın hakim rengini belirlerken, kapanır-açılır sandalyelerin mavi ve yeşil renklerdeki kanvas altlık ve sırtlıkları, "marin" temasını desteklemiş.
Restaurantta birbirine merdiven ile bağlanan iki farklı kot arasında yaklaşık bir metre bulunuyor. Oturan misafirlerin ve servis görevlilerinin sirkülasyon halindeyken düşmelerine neden olabilecek bu yükseklik farkı ise, korkuluk gibi sıradan bir çözümden çok daha akıllıca halloluyor. İç bahçenin beyaz ağırlığına eklemlenen yeşillendirilmiş saksılar, üst kotta gerekli tedbiri sağlıyor ve aynı anda şık ve samimi bir görüntü oluşturuyor. Bu saksılarda rengarenk bitkiler yerine mininalist beyaz çiçeklerin seçilmesi olması olumlu, yeteri kadar yoğun bitki ekilmemiş olması ise olumsuz bir puan olarak Der (Die, Das)'ın hanesine işleniyor. Öte yandan mekanın henüz yenilenmiş olduğu düşünüldüğünde belki de Ağustos'u bekleyerek saksıların bereketlenmesine tanık olmak gerekiyor.
Der (Die, Das)'ın –üst kotta oluşunun da anlamlandırdığı şekilde- gemi güvertesini andıran servis katından aşağıya, bar ile karakterize olan zemin kotuna indiğinizde ise neden ilk bakışta "Bozcaada!" dediğinizi anımsıyorsunuz. Burada gaz lambaları, çiçek sulama kapları ve vazolar gibi çok sayıda küçük eşya, rastgele yerleştirilmiş bulunuyor. Cam ve yine beyaz emaye ağırlıklı malzemelerden imal edilmiş olan bu parçalar, mekanın detay zenginliğine önemli ölçüde katkıda bulunuyor. Belki daha da önemlisi, bu iç bahçenin bir tür "yan komşunun bahçesi" atmosferine kavuşmasını sağlıyor.