Urla'nın Barbaros Köyü’nde 3-5 Haziran'da gerçekleşecek “Barbaros Oyuk Festivali” kapsamında, fişsiz sokak müziği etkinliklerini takip edebilirsiniz.
Y. Mimar ve Akustik Danışman Onurcan Çakır'ın, fişsiz sokak müziği etkinlikleri ile ilgili davet mektubu şöyle:
"Urla'nın Barbaros Köyü’nde korkuluk temalı Barbaros Oyuk Festivali kapsamında fişsiz sokak müziği etkinlikleri organize ediyoruz. Neden mi? Sakinliğe ve doğala duyulan özlem, yalnızca şehirden kaçmakla bitmiyor. Stresten, yoğunluktan, yapay beslenmeden, kötü hava solumaktan, kendi yapmak istediklerimize vakit ayıramamaktan, ağaç görememekten, doğayı özlemekten, insan ilişkilerinin yüzeyselliğinden, her şeyin tekdüzeleşmesinden ve daha birçok sebepten şikayet ederek şehirlerden kaçıyoruz. Köy ile şehrin en büyük farklarından biri de ses.
Şehir gürültüsü; milyonlarca insanın, arabanın, inşaatın, mağaza müziklerinin, kornaların, uçakların bir araya gelip oluşturduğu ciddi bir ses kirliliği. Köy ise doğallık, sakinlik ve dinginlik çağrıştırıyor. Tüm köyleri bu şekilde genellemek mümkün olmayabilir elbet, ama bir kavram olarak köy, şehirle kıyaslandığında ses açısından çok daha doğal öğeler içeren, yaşanılabilir bir alan. Ses peyzajlarında, bir insanı seviye olarak rahatsız etmeyecek elemanlar barındırıyor; kuzu, keçi, inek, at, kuş, kurbağa ve benzeri hayvan sesleri, dere kenarında ise su sesi, ağaçların rüzgarla çıkardığı sesler, insanların konuşma sesleri, kahvelerde çay karıştırma sesleri, vb. Bunların yanında, modern dönemde üretimin de makinalaşması ile araba ve motorsiklet gibi motorlu taşıtlar, traktörler gibi tüm tarla ekme biçme araçlarının gürültüleri de bu ses peyzajına eklenmiş durumda. Son zamanlarda ise özellikle Ege köyleri, rüzgar enerji santrallerinin köylere olması gerekenden çok daha yakına kurulması sebebiyle, düzenli bir rüzgar tribünü gürültüsü ile de karşı karşıya. Tüm bu güncel ses peyzajı göz önüne alındığında, şehirlerden kaçıp ulaşılmaya çalışılan dinginliğin, motor veya RES gürültüleri ile değil, doğal seslerin korunması ve hoparlör, megafon benzeri yükselticilerden kaçınılması ile sağlanabileceği kolayca öngörülebilir.
Barbaros Oyuk Festivali süresince gerçekleştirilecek sokak müziği etkinlikleri de tam olarak bu fikirden yola çıkarak planladığımız bir seri. Fişsiz sokak müziği, İngilizce’de parçaların akustik olarak daha hafif şekilde çalınmasına verilen “unplugged” isminden ilham alıyor. Ancak tam olarak aynı anlamda değil, çünkü unplugged konserler, şarkıların daha hafif ve yumuşak versiyonlarını içerse de, müzik aletleri hoparlör ve amfi gibi ses yükseltici aletlere bağlanarak gerçekleştiriliyor, yani tam olarak fişsiz değiller. Bizim gerçekleştirmek istediğimiz sokak konserleri ise, kelimenin tam anlamıyla fişsiz; yani amfisiz, hoparlörsüz, mikrofonsuz, herhangi bir ses yükseltici alet kullanılmadan, çıplak ses ile verilecek.
Bu konserler, şehirlerde kolay kolay deneyimleyemeyeceğiniz türde etkinlikler. Sıradan bir konserde bile insanlara sesi ulaştırmak için hoparlörler, metrolarda sokak müzisyenlerinde bile elektro-sazların bağlandığı amfiler, tüm mağazalardan sokaklara taşan yüksek sesli fon müzikleri göz önünde bulundurulduğunda, fişsiz sokak müziğinin sıradan bir kentli için organik bir öğün yemekten farksız olduğu anlaşılacaktır. Sindirim sistemimiz ve dolaylı olarak tüm vücudumuz için hormonlu yiyecekler nasıl etki ediyorsa; doğal seslerden uzakta, tamamen yapay ve ses yükseltici aletlerden çıkan titreşimlerle geçirilen bir şehir hayatında işitme sistemi ve yine bununla bağlantılı olarak tüm vücudumuz da olumsuz etkilenecektir. Müzik gibi rahatlatıcı olması beklenen bir olgunun, hem sesin şiddeti sebebiyle etraftakileri rahatsız etmemesi, hem de isteyerek dinleyenlerin enstrumanların çıplak seslerini tanımalarına olanak verecek bir deneyim yaşatması açısından, fişsiz sokak müziği etkinliklerinin devamı gelecek ve insanlar tarafından talep edilebilecek, doğaya ve köy dinginliğine saygılı bir festival kapsamında yerini bulduğunu düşünüyorum. Sessizlik ve sakinliğin de bir turizmi olduğunun farkında olmak, doğal olanla iç içe olmak isteyen insanlara bu imkanı sağlamak ve bunu pasif kalarak değil, yine doğallık çerçevesinde hareket ederek gerçekleştirmek, Batı Urla Köyleri’nin doğala olan özlemle gelen ziyaretçilerine sunabileceği, kolayca bunun için ortam oluşturabileceği bir alan. Hem de küçük bir enerji kazancı ile birlikte: Hoparlör, TV, amfi, vb. için harcanacak elektrik, faturada azalarak iş sahiplerine de kar ettirecek!
Şaka bir yana, fişsiz müziğin kelime anlamıyla yapılacağı sokak konserlerimize 3-4-5 Haziran'da hepinizi bekliyoruz : ) "