arayüz

mimarizm.com / 12 Ocak 2023
Yoğunluk’un üç sene aradan sonra ilk atmosferik mekânsal yerleştirmesi olan ‘Arayüz’, mekânı ziyaretçiye dokunarak deneyimletmeyi vadediyor. Sergi 28 Ocak'a dek ziyaret edilebilir.

arayüz
kavramsal çerçeve

DENEYİM FRAGMANLARI

Şehrin kargaşasının ortasında bir bina.
Bina bizi görece çok basamaklı genişçe bir merdivenle karşılıyor.
Merdivenler cam vitrinden içeriye davet ederken mekânın nereye doğru uzandığını algılayamıyoruz. Işık sönümlenerek karanlığa dönüşüyor.
Merdivenleri bitirdiğimizde dar bir koridora çıkıyoruz.
Koridorda birkaç metre yürüyoruz ve koridora dik şekilde gerilmiş bir kumaş yüzeyle karşılaşıyoruz. Yüzeyin merkezinde içinden geçebilmemiz için bir yarık mevcut.
Esnek yüzeyi hafifçe ittirerek geçebileceğimiz kadar bir boşluk yaratıyor, içinden geçiyoruz.
Koridorda karanlığa doğru İlerledikçe ilkine paralel iki adet daha yerleştirilmiş yüzey geçmemiz gerekiyor.
Bu esnada yürüdüğümüz istikametten hafif bir ışık kümesi kademeli bir şekilde karanlığı delerek bize ulaşıyor.
Devam ediyoruz.
Mekân önümüze açılmış durumda.
Mekânda yekpare denebilecek aynı beyaz yüzeylerle örülmüş büyükçe bir iç mekânla karşılaşıyoruz. Arkamızı dönüp baktığımızda sokağın ışığı hala mevcut fakat oldukça sönümlenmiş.
Bahsi geçen büyük beyaz iç mekân bizi yine benzer bir yarıktan içeri alıyor.
Artık tamamen başka bir yerdeyiz.
Dışarıdan izole...
İç mekan üç adet büyük kumaş yüzeyle meydana gelmiş, kapatılmış. Bir yüzeyi ise mekanın duvarı. Yüzeylerin üzerinden ve arkasından gelecek şekilde yerleştirilmiş ışıklar var. Bunlar oldukça belirgin ve hiçbir şey saklanmamış.
Bu ışıklar belirli zaman aralıklarıyla yavaşça ve kademeli olarak yanıp sönüyorlar.
Yüzeye temas ediyoruz. Yüzey, gerginliğinden ötürü bize karşı koyuyor.
Işık kumaş üzerinde girift hacimsellikler oluşturmaya başlıyor temasımızdan ötürü.
Bu esnada mekânın başka bir yerinde bir başkası var ve o da aynı şekilde yüzeyle etkileşim içinde.
O sırada yüzeyin arkasından bir ışık daha geliyor ve yüzey üzerinde mekânda olmayan birinin silüetini görüyoruz.
Bu bir projeksiyon.
Fakat mekânda olan birinin mi?
O tarafa doğru yöneliyoruz ve silüetin geldiği noktaya temas ediyoruz.
Karşı taraftan cevap geliyor. Evet; arka tarafta biri daha var ve bizimle etkileşime giriyor.
Ellerimiz temas ediyor birbirine. Üst ışıklar bu teması şekillendiriyor ve oldukça dramatik heykelsi formlar üretiyor.
Bu formlar ne bir heykel ne de tam anlamıyla projeksiyon.
İkisinin arasında bir gerçeklik. Üretildiği anda tüketilen bir gerçeklik.
Bir süre bu şekilde vakit geçiriyoruz.
Bir anda ışıklar sönüyor, mekân kararıyor.
Total bir sessizlik hakim şu an.
Bir ses duymaya başlıyoruz.
Etraf loş. Duyularımız keskin.
Sese yoğunlaşıyoruz.

....

YÖNTEM

y o ğ u n l u k daha önceki işlerinde olduğu gibi ‘bire bir deneyim’ ile çalışarak süreci tasarlar. Çalışırken zihin ve madde uzlaşısını sağlamak esastır. Rasyonel ve analitik aklın bilindik yöntemlerle maddeye iktidar uygulama sürecini, malzemeyi anlayarak bertaraf eder. Ona potansiyelinde saklı olan becerileri ortaya çıkarma imkanı tanır. Bu yöntem geleneksel yapı yöntemlerini veya inşai süreçleri yok saymak demek değildir. Bilakis eski yapı ve inşa yöntemleri malzemenin doğasına uygun bir şekilde kullanır. Aynı şekilde mekânı homojen bir konteyner olarak ele almayarak

mekânın biricikliğini gözetir. Her daim mekânın niteliklerini kullanarak işi oluşturur. Maddenin ve mekânın potansiyel güçlerini kullanarak alışıldık iktidar ilişkisini tersine çevirir; Bu noktada iktidar belki de insandan mekâna ve maddeye geçer.

Mekân ve madde seyirciyi her yönden kuşatır ve tüm duyularını tahakküm altına almaya niyetlenir. Ziyaretçiyi seyirci konumundan çıkararak mekânın performatif bir bileşenine dönüştürür. Dolayısıyla seyirciyi diğer seyirciler için de eserin parçası haline getirirken duyu kiplerine geçici süreyle ambargo koyar.

 a r a y ü z ’de mekân ziyaretçiye teması çeşitli yöntemlerle koşullar. Gerek yüzeye düşen ışık miktarı ve bunun zaman içinde değişmesi, gerek perdeye vuran projeksiyondaki imaj, gerekse çeşitli kumaş katmanlarının esnetilerek içeriye girilmesi ziyaretçinin yüzeyle temas haline girmesini koşullar.

YARI GEÇİRGEN YÜZEYLER / YARI GEÇİRGEN HACİMLER

Yüzey geçirgenlikleri üzerine senelerdir çalışan grup, ışığın etkisiyle ekranlaşan yüzeyler, hacimler oluşturur. Işık yüzey olarak kullanılan malzemeyi etkinleştirerek, vücuda getirir. Önceden yapılmış çalışmalarında su zerreciklerinin havada asılı kalması ve reflekte camın ışık etkileşimleriyle çokça çalışan kolektif bu projede özel esnek bir kumaş ile süreci kurgular.

İKİ BOYUT - ÜÇ BOYUT İLİŞKİSİ
YÜZEYLERİN EKRANLAŞMASI

Kumaş yüzey, gerilimin etkisiyle bir yandan yarı transparan bir nitelik kazanırken bir yandan da ziyaretçinin temas ve hareket biçimlerine eklemlenerek etkileşimli bir arayüze dönüşür. Işığın arkadan, önden ve üstten verildiği koşullarda perdeye düşen projeksiyonun nitelikleri değişir ve perde ekranlaşır. Bu ekrana bir arayüz olarak bakabiliriz, zira temasa açık etkileşim olasılıkları barındırmaktadır. Ziyaretçinin hareketleri eğer perdeye temas yoksa iki boyutta kalır ve yüzeydesalt görsel projeksiyonlar oluşur. Eğer yüzeye insan kaynaklı temas varsa üçüncü boyuta geçilir ve devinen heykelsilikler (relief) meydana gelir. Ziyaretçinin teması yüzeyde keskin sınırlar yerine muğlak yeğinlik alanları tanımlamasına sebebiyet verir. Devinen Işığın temasla iş birliği plastisiteyi arttırırken ziyaretçiyi görsel kültürün dijital tahakkümünden geride tutar.

3. DURUM

İşin akışı esnasında belirli zaman aralıklarında yüzeye imaj projeksiyonu eklemlenir.

Yukarıda bahsedilen etkileşim olasılıklarından birkaçı kameraya alınmıştır ve yine aynı yüzeye projekte edilerek mekâna geri verilir. Bu sayede ‘hayali’ yeni bir katman daha eklenir. Fakat zaman zaman bu projeksiyon katmanı kendini öne çıkarmaz; bilakis ziyaretçiyi perdenin arkasında birileri varmışçasına etkileşime teşvik eder.Yüzeydeki projeksiyonun perde arkasından veya önünden ziyaretçiler tarafından yapılacak olası bir temas ile çakışması, süperpoze olması durumu üçüncü bir durum olarak karşımıza çıkar. Hareketli imaj reel düzlemdeki hareketler ile örtüşerek ‘arayüz’ün en kompleks halini meydana getirir. Her ne kadar projeksiyondaki görüntü ontolojik olarak dijital bir varoluşa sahip olsa da dijitallik bir dil olarak kabul edilmez ve pekâlâ analog yöntemlerle de gerçekleştirilebilir.

SESSELLİK

Sessellik her zaman bir mekânsallığı meydana getirir. Atmosferin çoğu zaman dikkat çekmeyen fakat belki de duyulara en çok tesir eden parçasıdır. Üretilmiş sesin zaman eksenli bir yapıda sadece belirli fazlarda verilmesi; (özellikle karanlık fazda) diğer zamanlarda sessizliğin hissedilmesini sağlar. Duyuları keskinleştirir. Mekânın akustik uygunsuzluğu, ziyaretçilerin çıkardığı seslerin, adımların, mekândaki kurulan ışıkların ve diğer ekipmanların kendi seslerinin duyulur halini çoklar. Yani normal koşullarda dikkat çekmeyen seslerin mekân özelinde ‘okunmasını’ sağlar. Bir yandan bu seslerin bazıları yine önceden kaydedilmiştir ve mekâna çoklanarak geri verilir.

SÜREÇ

Ziyaretçinin içeride bulunmasından bağımsız olarak, eser kendini bir zaman ekseninde deneyime açar.Bu şu demektir: Belirlenmiş bir zaman diliminde otomatize edilmiş, ışık ses ve görüntüler mekân içerisinde zuhur eder. Sürecin bu kurgusu mekânda bir dramaturji oluşturur ve soyut bir anlatı yaratmaya hizmet eder.

‘KURMACA - GERÇEK’ DÖNGÜSÜ

 y o ğ u n l u k kurduğu atmosferlerde ve anlatılarda kullandığı teknik elemanları saklamadan gösterir. Bu ekipmanlar, (ışık, ses sistemleri, projeksiyon, tripodlar vs.) gizlenmez ve strüktürel olarak kendilerini gösterirler. Seyirciye sürekli kurmaca ile gerçeklik arasında gitgel yaptırarak katarsis ile yabancılaşmayı birlikte yaşatmayı amaçlar. Seyirciye biteviye kurmaca bir mekânda olduğunu hissettirirken, bir yandan duyularını dört bir yandan sakince ele geçirir ve kurmacalığını unutturur ya da kurmacayı "hakikate" dönüştürür. Bir diğer tabirle kurmacanın hakikatini vurgular.


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :