"Mimarlar Mezarlığı" Studio-X Istanbul'da

mimarizm.com / 14 Ocak 2014
"Mimarlar Mezarlığı" Studio-X Istanbul'da

Tayfun Serttaş'ın ‘Mimarlar Mezarlığı' sergisi ve ‘Issız Kent Üçlemesi' isimli kitabı Studio-X Istanbul'da sanatseverlerin beğenisine sunuluyor.



Borusan Holding'in öncü sponsorluğunu üstlendiği, Columbia Üniversitesi'nin bir girişimi olarak dünyanın sayılı kentlerinin ardından İstanbul'da kurulan Studio-X Istanbul, 31 Ocak - 28 Mart 2014 tarihleri arasında Tayfun Serttaş'ın "Mimarlar Mezarlığı" isimli sergisine ev sahipliği yapıyor.

Sergide, kentsel mekânın fiziksel kimliğinin birey ile olan ilişkisi, kamusal bir arşiv olarak incelemeye alınıyor. Sanatçının aynı isimli yerleştirmesinden ismini alan sergi Serttaş'ın, tarihsel kesintilerin İstanbul'un kültürel haritası üzerindeki etkilerini sorunsallaştırdığı değişik dönemlere ait çalışmalarını bir araya getiriyor.

Açılışa paralel olarak lansmanı yapılacak olan "Issız Kent Üçlemesi" başlıklı kitabında Serttaş, farklı medium ve metodolojiler üzerinden aynı tarihsel problematiği çözümlemeye çalıştığı üç farklı projesinin arkaplanını okuyucuyla paylaşıyor.

Silkar Madencilik ve Tabanlıoğlu Mimarlık tarafından desteklenen Mimarlar Mezarlığı sergisine, "Önceki yarım asır, sonraki yarım asır" başlıklı 6 haftalık etkinlik programı eşlik edecek.


Mimarlar Mezarlığı

İstanbul'da 19. yüzyılın son çeyreğinden itibaren binaların köşelerinde okunmaya başlanan mimar yazıtları, modernizme paralel olarak gelişen birey kimliğinin mimarideki en özgün kanıtlarıdır. Batılılaşma öncesi dönemin anonim mimari anlayışının aksine, yaptığı yapıları kendi eseri olarak tanımlamaya ihtiyaç duyan bu ilk birey mimarlar, çağdaş anlamda yeni bir mesleki zümrenin oluşmasında öncü rol oynarlar. Devlet destekli klasik saray mimarlarının majör projelerinden farklı olarak büyük bölümü dar kent parselleri içerisinde çalışan apartman mimarları, minör etkinlikleriyle sivil mimariye yön verirler.

İmparatorluğun Batılılaşma dönemine girmesi, Tanzimat Fermanı'nın tanıdığı kültürel haklar ve 1870 Pera yangınından boşalan arazilerin yeni hayat tarzının gerektirdiği konut tipi olan apartmanlaşmaya açılmasıyla İstanbul'un kentsel kimliği, yarım asır gibi kısa bir sürede Avrupa-Osmanlı sentezinden doğan eklektik üsluptaki mimarların yapılarıyla adeta baştan yaratılır.



Cumhuriyet modernleşmesinin, bir önceki modernitenin birikiminden miras almayı reddeden tutumu ve başketin Ankara'ya taşınmasıyla en saygın müşteri olan devletin İstanbul mimarlık sektörünün eski üyelerinden proje ve tasarım hizmeti almayı tamamen durdurması, Türkiye'de yaşanan mimari kesintiye zemin hazırlar. İttihat ve Terakki döneminde başlayan ekonomiyi Türkleştirme politikalarının uzantısı olarak Erken Cumhuriyet döneminden itibaren mimari, fethedilmesi gereken bir alan olarak revize edilir. Birinci Ulusal Mimarlık Akımı'nın arka planında yatan düşünce sistemi açısından, Osmanlı Batılılaşması süresince 'ötekilere' kaptırılan bu alanı ele geçirme kaygısı ‘ülkenin kurtuluşu' kadar yaşamsaldır. Mimar kavramının ulus kimliği üzerinden yeniden inşa edilmesini şart koşan ideoloji, sivil mimari birikimin ve aktörlerinin toplumsal hafızadan tamamen silinmesiyle sonuçlanır.

Mimarlar Mezarlığı, günümüzde bir bölümü kentsel dönüşüm planları içerisinde yıkılmakta olan dönem binalarını, mimarları üzerinden, nostaljinin ve yerel egzotizmin ötesinde, kent tarihinin meşru ve vazgeçilmez aktörleri olarak güncel araştırma yöntemleri aracılığıyla tartışmaya açmayı önermektedir.


Issız Kent Üçlemesi

Issız Kent Üçlemesi, günümüzde dünyanın en kalabalık kentleri arasında sayılan İstanbul'un kültürel belleğini, aldığı göçler kadar, periyodik olarak kaybettiği nüfus ve verdiği göçlerin sonuçları üzerinden sorunsallaştırmaya adanmış bir denemedir.

Niyet, bir dizi tasniflenmemiş veriyi yan yana getirerek kentin yarattığı suçluluk hissinden kurtulmak değil. Onun uğursuz tarihinde asılı kalan ruhları çağırmak suretiyle bilinçdışına olanak vermek, a-normları karşı karşıya bırakarak, bastırılanın kuşku yoluyla açığa çıkmasını sağlamaktır.

Özünde sahte dedektiflik ve hedef şaşırtma olan üç ardışık katmanda; aranılan, takip edilen, izlenen, delil toplanan, araştırılan, sorgulanan veriler yoluyla ‘ıssızlık' içkinleşir. Böylelikle abartılı kent metaforu, bireyin kente ve kolektif hafızaya karşı verdiği tek kişilik arayışla oyunsallaşır.

 


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :