Ocak ayında yeni açılacak ve devam eden sergileri bir araya getirdik.
DEVAM EDEN SERGİLER
Gezinen Bir Gölgedir Hayat: Nuray Özler Yolcu - Arthan Galeri
"Gezinen Bir Gölgedir Hayat" adlı sergide, ışığın oyunuyla oluşan gölge, insan ve doğa arasındaki bütünsel birliği vurgulayan bir işaret olarak öne çıkıyor. Önceki eserlerindeki ayna, su ve sembolik duygu yansımaları, sergide yeniden anlam buluyor. Işığın doğa ve figürlerle kurduğu gölge ilişkisi, figür/insan ve doğa arasındaki öncelik fikrini yıkarak, zamanın değişen akışıyla birleşen bir bütünü anlamlandırıyor. Varoluşun geçiciliğiyle yüzleşen insan, ışığa doğru yeni bir çıkış arayışında genellikle gölge olarak beliriyor, ancak asıl anlamını kendi içsel ışığıyla bulmak istiyor. Bu paradoks, yaşamın geçici doğasını ve insanın keşfetme arzusunu sergide yoğun bir şekilde hissettiriyor. Gölge, ışığın arzu nesnesi gibi ortaya çıkarken, var olmak için bütün içinde ayrı ayrı yerini koruyor. Sergi, doğa ile insan arasındaki gerçek ben'i arama çabasının görsel bir yansımasıdır.
*GEZİNEN BİR GÖLGEDİR HAYAT: Shakespeare, Macbeth‘ten alıntıdır.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın
*
"Voyeur" Adlı Karma Sergi 11 Ocak’ta Decollage Art Space’te Açıldı
Decollage Art Space, 11 Ocak- 4 Şubat 2024 tarihleri arasında, "Voyeur" adlı karma sergiye ev sahipliği yapıyor. İzleyiciyi çeşitli sanatçılar tarafından yakalanan mahrem anlara bakmaya davet eden, özel ve kamusal alanlar arasındaki hassas çizgide gezinen multidisipliner sergi, açık çağrı sonucu seçilen sanatçıları bir araya getiriyor.
Kişisel anlatıların, toplumsal sınırların ve gözlemin karmaşık etkileşimini ele alan "Voyeur", izleyiciyi de görünenin ardına, mahremiyetin içine bakmaya çağırıyor. Sergi, adeta ziyaretçiye görünmeyen bir pencereden başkalarının hayatlarına bir bakış hakkı tanıyan, sessiz bir izinsiz giriş eylemini çağrıştırıyor.
İngilizceye yirminci yüzyılda Fransızca "görmek" anlamına gelen “voir”dan geçen “Voyeur” kelimesi sergi adına ilham oluyor. Günlük yaşamın genellikle göz ardı edilen yönlerini -yalnızlık, düşünme ve savunmasızlık anlarını- tasvir eden eserler, kapalı kapılar ardında gizlediğimiz duygulardan izler taşıyor. Sergi, özel ve kamusal alanları birbirinden ayıran sınırlar üzerine bir diyalog başlatmayı amaçlıyor.
Sergide yer alan sanatçılar: Aleyna Işıklar, Asya Hasgül, Bilal Yiğit İnal, Burcu Panahi, Elif Saltık, Funa Alkan, Hilal Çınar, İlyas Arapğolu, Murat Şen, Nurdan Unus, Nurhan Avcı, Özge Enginöz, Pınar Yün
Ayrıntılı bilgi için tıklayın
*
Gülseren Südor'un Retrospektif Sergisi Metrohan'da
Tekniğin Dualitesi, 202,1 tuval üzerine yağlıboya
Metrohan, “Gülseren Südor: Zamanlar ve Katmanlar Arasında” retrospektif sergisi ile İBB’nin Cumhuriyet’in öncü kadın ressamlarının ele alınacağı seri sergilerin ikincisine ev sahipliği yapıyor. Gülseren Südor’un 60 yıllık sanat hayatında bireysel ve toplumsal tanıklıklarına dayanan sergi, 18 Şubat 2024 tarihine kadar Metrohan’da sanatseverlerle buluşuyor.
İBB, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılı kapsamında, Türk resim sanatının öncü kadın sanatçılarının eserlerine yer veren sergi serilerinin ikincisi olan “Gülseren Südor: Zamanlar ve Katmanlar Arasında” retrospektif sergisi Metrohan’da ziyarete açıldı. Türk resim sanatının önemli kadın ressamlarından Gülseren Südor’un 60 yıllık sanat hayatında bireysel ve toplumsal tanıklıklarına dayanan “Gülseren Südor: Zamanlar ve Katmanlar Arasında” retrospektif sergisi, 18 Şubat 2024 tarihlerine kadar Metrohan’da yer alıyor.
Aile koleksiyonu başta olmak üzere özel koleksiyonlarda yer alan orijinal eserlerden oluşan kapsamlı bir seçki ile hazırlanan “Gülseren Südor: Zamanlar ve Katmanlar Arasında” retrospektif sergisi, 18 Şubat 2024 tarihine kadar pazartesi günleri hariç her gün Metrohan’da ziyaretçilerini bekliyor.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın
*
Onur Kılıç, Galeri NEV'de
Galeri Nev, yeni yıla Onur Kılıç’ın ilk solo sergisi “Yeniden Dönen Rüzgar” ile başlıyor. Sergi, izleyiciyi, sanatçının bir iç-fırtınada uçuşan mekânları, kaybolan eşyaları ve varlıkları arasına davet ediyor, hatta çekiyor! Henüz boyaları ıslak eserler, bir yandan da asırlar önce, âdeta Goya’nın elinden çıkmış hissi veriyor. Kopya geleneğinden gelen Onur Kılıç, resimleri yapmıyor, bozuyor; ayaklarımızın altından çekilen halı, kayan zemin, kendiliğinden açılan o çekmece, bir resim olup, sanki Hollanda sanat tarihinden bir başka resmin içine giriyor. Rüzgarın yönü, tarihin yönünü de değiştiriyor. Öte yandan Onur Kılıç, tüm rüzgarlar dindiğinde, geride kalan eşyanın görkemli yalnızlığından da söz ediyor. Bir sandalyenin en ışıklı hali, bir halının en sıcağı, vazoda çiçeklerin en çiçeklisi sanki o zaman, kimse bakmazken, değil fırtına, nefes bir esmezken ortaya çıkıyor.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın