Çocuk Dostu Kent; Eskişehir

Ömer Kokal / 27 Mart 2017
Binlerce yıllık Frig Uygarlığı’ndan kalan mirasını, Selçuklu ve Osmanlı ile bugünlere taşıyan Eskişehir, kadim tarihine rağmen genç kalmayı başarmış bir kent.

Anadolu’nun en bilinen uygarlıklarından olan Frigler’den geriye kalanlar Eskişehir yakınlarındaki Dağlık Frigya adıyla anılan bölgede yoğunlaşıyor. Söz konusu kalıntılar arasında en etkileyici yapı olan Midas Anıtı, Yazılıkaya Vadisi içinde yer alıyor. M.Ö.6. yüzyıla tarihlenen 17 metre yüksekliğindeki bu eşsiz eser her ne kadar Midas Anıtı olarak adlandırılsa da, aslında Ana Tanrıça’sı Matar için yapılan ve önünde tanrıça adına törenler yapılan dinsel bir yapı.

Dorylaeum adıyla uzun yıllar bir Roma kenti olan Eskişehir’e tarihsel kimliğini öncelikle Selçuklu; 13. Yüzyıl’dan sonra ise Osmanlı kazandırmış.  

Bu kimliğin mimari yansımalarını, tarihi evlerden oluşan Odunpazarı semtinin sokaklarında görmek mümkün. Odunpazarı’nda Anadolu şehirlerine özgü gündelik yaşam devam ederken, Porsuk Çayı kıyısındaki yerleşimlerde modern yaşamın izleri görülüyor. Bu haliyle hem şehircilik anlamında, hem de bir arada yaşamanın olmazsa olmazı, hoşgörü konusunda örnek alınması gereken bir kent Eskişehir.     

Odunpazarı, Türklerin bölgeye geldiklerinde ilk yerleştikleri yer olarak biliniyor. Yerleşim yeri olarak buranın seçilmesiyle ilgili bir de rivayet anlatılıyor. Bölgeye ilk gelenler, yerleşim yerini belirlemek için Porsuk Çayı kıyısına ve bugünkü Odunpazarı’nın bulunduğu alana koyun ciğeri asarlar. Odunpazarı’na asılan ciğer daha geç bozulunca buraya yerleşirler.

Yukarı Mahalle olarak da adlandırılan Odunpazarı’nda bulunan tarihi evler uzun yıllar kaderine terkedilmişti. Son yıllarda başlayan yoğun restorasyon çalışmaları sayesinde semtin çehresi aydınlandı. İki veya üç katlı olan Odunpazarı evlerinde genellikle cumba bulunuyor. Girişleri sokaktan olup, bahçeleri arkada kalan evler ve bahçeleri önde olup girişe bahçeden geçerek ulaşılan evler olmak üzere iki tip ev bulunuyor Odunpazarı’nda.

“Tarihi ve kentsel sit alanı” olan semtin en önemli dinsel yapısı Kurşunlu Külliye, 1525 yılına tarihleniyor. Büyük kubbeli semahane bölümü, buranın geçmişte Mevleviler tarafından kullanıldığının bir kanıtı.

Porsuk Çayı kıyısı, Eskişehir’in genç yüzünü yansıtıyor. Birbirinden güzel köprülerle süslenen Porsuk Çayı’nın araç trafiğine kapalı kıyıları son derece iyi düzenlenmiş. Yürüyüş ve bisiklet yolları, heykeller ve ağaçlarla bezenmiş oturma alanları, şirin kafeler, kitapevleri ve hava kararınca hareketlenen barlar Eskişehir’e Avrupa kenti görünümü veriyor. Tabii tüm bunlara insanı önceleyen geniş parkların ve araç trafiğine kapalı alanların önemsendiği şehircilik anlayışını eklemek gerekiyor.

El sanatları konusunda kentin simgesi haline gelen Lületaşı ürünler satan pek çok dükkâna rastlamak mümkün Eskişehir sokaklarında. Hatta bu konuda kentte bir müze bile var. Yunus Emre Kültür Merkezi’nin bir bölümü valilikçe Lületaşı Müzesi olarak düzenlenmiş. Burada, Eskişehirli ustaların maharetli ellerinden çıkmış en seçkin eserler sergileniyor. Ayrıca, lületaşının üretim aşamalarını da bu müzede görmek mümkün. 

Eskişehir modernle gelenekseli kaynaştırmasının yanında kelimenin tam anlamıyla bir çocuk dostu kent. Balmumu Heykel Müzesi çocuklar kadar yetişkinlerin de ilgisini çekiyor. Ama çocukların keyifli zaman geçirdikleri asıl yer Sazova Parkı. Burada bulunan Masal Şatosu, Sualtı Dünyası, Korsan Gemisi, Bilim Merkezi başta olmak üzere daha pek çok ilginç mekân bulunuyor. 

Film platosunu andıran Odunpazarı sokakları, geleneksel lületaşı işlemeciliği, nefis çiğ börekleri, huzur veren Porsuk Çayı, şifa dağıtan kaplıcaları Eskişehir’e yapılacak bir yolculuk için yeterli nedenler. Ancak tüm bunların dışında, Eskişehir’i görülmeye değer kılan en önemli özellik ise çocuklara değer veren bir kent olması. 


Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :