Asya’nın dev ülkesi Çin, bizlerden farklı olarak yeni yıla Şubat ayında giriyor. Yeni yıl tatili olan üç gün boyunca tüm ülke çeşitli şenlikler ve kutlamalarla renklenirken, Hong Kong da bu durumdan payını alıyor.
Yeni yılın coşku dolu ilk üç gününden bahsetmeden önce sanırım biraz Hong Kong’u anlatmak gerekir. Sıradışı özellikleriyle son 150 yıldır Asya’nın cazibe merkezi olmayı başaran kentin tarihi oldukça ilginç...
18. yüzyılda afyon ticaretinin güvenli bir limanı olan Hong Kong, bu sayede gelen parayla yavaş yavaş güçlü bir kent kimliği kazanmaya başlamış. Bugün sadece Asya’nın değil tüm dünyanın en önemli finans ve ticaret merkezi olarak sürdürüyor yaşamını. Ticaret, Hong Kong’un iliklerine kadar işlemiş. Kent kocaman bir alışveriş merkezi gibi. Bankalara ve dünyanın önemli şirketlerine ait gökdelenler adeta güç gösterisi yapıyorlar.
Hong Kong uzun yıllar Çin hanedanlarının kanunlarıyla yönetilmiş. Ekonominin canlanmaya başladığı 18. yüzyılda Çinlilerin tekelinde olan ticaret zamanla yabancıların eline geçmiş. 1842 yılında yapılan bir anlaşmayla İngilizlere devredilen Hong Kong Adası bu tarihten itibaren koloni kanunlarıyla yönetilmeye ve hızla büyümeye başlamış. Öyle ki, 1898 yılında Pekin’le yapılan ikinci bir anlaşma sonrası 99 yıllığına İngilizlere kiralanan kentin 33.000 civarında olan nüfusu kısa sürede 265.000 bine çıkmış. 1937 yılında Japonların Çin’i istila etmesi sırasında ise anakaradan 750.000 kişi kaçarak bölgeye yerleşmiş.
Bugün Hong Kong’un nüfusu 7 milyon civarında ve kent 1997 yılından beri Çin Halk Cumhuriyeti’nin yönetiminde. Ancak Hong Kong’ta ne bu kalabalık nüfusun ne de Çin yönetiminin izlerine rastlayabiliyorsunuz. Kent, şehircilik anlamında çok iyi düzenlenmiş. Bu nedenle araç ve yaya trafiği inanılmaz düzenli akıyor. Bu sayede kentin caddelerinde, turistik mekanlarında ve çarşılarında rahatlıkla yürüyebiliyor, kalabalıklardan bunalmıyorsunuz. Tabii bu duruma büyük katkı sağlayan bir başka unsur da Hong Kongluların hoşgörülü ve kibar tavırları oluyor.
Mistisizm ve gizemin iç içe geçtiği tapınaklar ve Asyalılara özgü misafirperverlikleriyle insanlar, maddi yanı yeterince güçlü olan kentin manevi yanını ve ruhunu oluşturuyor. Budizm ve Taoizm’in yaygın olduğu kentin, gelenekleriyle olan güçlü bağını görebilmek için tapınaklara göz atmak yeterli oluyor. Tapınaklarda insanların diz çökerek mırıldandıkları dualar, yaktıkları bambu tütsülerden çıkan dumanlarla birleşerek gökyüzüne yükseliyor.
Hong Kong’lular dilleri ve mutfakları konusunda da geleneklerine bağlı davranıyor. Halkın neredeyse tamamının İngilizce bilmesine ve neredeyse 150 yıl süren koloni yaşamına rağmen aralarında kesinlikle Kanton dilinde konuşuyorlar. Aynı şekilde, bize karmaşık gelen Çince yazıyı şehrin her yerine yayılan tabelalarda ve günlük yaşamlarında kullanmaya devam ediyorlar.
Çin Takviminin 12 Hayvanı
Çinliler her yeni yılı takvimlerinde yer alan 12 hayvandan biriyle anıyor. Burçlara benzer özellikleri olan bu hayvanlara Çinlilerin inançları üst düzeyde. Aileler çocuklarının doğumlarını, en makbul yıllar olarak kabul edilen Ejderha ve Kaplan yıllarına denk düşürmeye çabalıyor.
Yılları simgelemek için kullanılan diğer hayvanlar ise fare, boğa, tavşan, domuz, yılan, at, keçi, maymun, horoz ve köpek olarak sıralanıyor. Sembolizmi sadece yıllara isimlerini veren hayvanlarda değil hayatlarının her alanında fazlasıyla kullanan Çinliler, bunu adeta ikinci bir dil haline getirmişler. Yeni yıla girerken sunulan yemeklerden evleri süsleyen çiçeklere, kullanılan renklerden, dinsel ayinlere kadar her şeyin bir dili var Hong Kong’ta.
Yeni yıl tatili boyunca kent tam bir festival havasına bürünüyor. Aileler hazırlıklara haftalar öncesinden başlıyor. Herkes yeni elbiselerle yeni yıla giriyor. Bu süre içerisinde bıçak kullanmak, bir şey doğramak ya da kesmenin kötü talihe sebep olacağına inanıldığından yemekler önceden hazırlanıyor. Akrabalar biraraya gelerek geniş katılımlı yemekler yeniyor. Üzerinde sarı mürekkeple özlü sözlerin yazılı olduğu, içinde para olan kırmızı zarflar çocuklara hediye ediliyor.
Çinliler için renklerin ayrı bir dili var. Kırmızı başarı ve iyi talihi simgelerken, altın sarısı zenginliği simgeliyor. Kapıların girişine bu renklerde bayraklar asılıyor. Bereket simgesi olan altın balık resimleri ve maketleri kentin sokaklarını ve evlerini süslüyor.
Çiçek Pazarları
Başta nergis olmak üzere çiçeklerin yeri ise bambaşka. Çiçek pazarları gün ve gece boyunca insanlarla dolup taşıyor. Herkes başarı ve şans getirdiğine inanılan çiçekleri kucaklar dolusu alarak evine götürüyor. Lotus çiçeği bereketi ve aile içindeki uyumu temsil ediyor. Üzerinde meyveleri bulunan küçük mandalina ağaçlarını pek çok yerde görmek mümkün. Bu ağacın ve sarı meyvelerinin iyi talihi çağırdığına inanılıyor. Şeftali ve erik çiçekleri ise baharın geldiğini ve ölümsüzlüğü işaret ediyor.
Yeni Yıl Kutlamaları
Yeni yıl kutlamaları ve şenlikleri üç günlük iyi düzenlenmiş bir program dahilinde yapılıyor. Arife günü akşamı yapılan ışık ve ses gösterisi tek kelimeyle muhteşem. Guiness Rekorlar Kitabı’na giren ve rehber kitapların dünyada görülmesi gereken şovlar listesinde yer alan gösteri “Işıkların Senfonisi” adını taşıyor.
Yeni yılın ilk günü sabahtan itibaren halk tapınaklara gidiyor. Yaktıkları tütsülerden çıkan dumanları rüzgar aracılığıyla tanrılara gönderirken, ellerinde taşıdıkları rüzgar gülleriyle tanrılardan kendilerine rüzgar aracılığıyla iyi şans göndermesini diliyorlar.
İlk günün akşamı ise herkesin merakla beklediği geçit töreni yapılıyor. Hong Kong’tan katılan grupların yanında, Çin’in çeşitli bölgelerinden gelen katılımcılar ve farklı ülkelerin sunduğu gösterilerle geçit töreni tam bir karnavala dönüşüyor. Kimler yok ki bu gösterilerde; Hong Konglu geleneksel dansçılar, rengarenk ejderhalar, uçan dansçılar, aslan dansı yapanlar, polis bandosu, geleneksel dövüş sanatları okulları, bale okulları, Çin halk dansları ekipleri, İspanya’dan flamenko dansçıları, Kore, Japonya, Güney Afrika, Yeni Zelanda, Amerika ve daha birçok ülkeden göstericiler bu şenliğin içinde yer alıyor.
İkinci günün ise havai fişekler renklendiriyor gecenin karanlığını. Yan yana sıralanan üç gemiden eş zamanlı olarak başlayan havai fişek gösterisi, canlı çalınan klasik müzikle birlikte nefes kesen bir gösteri çıkıyor.
Son günün akşamı ailelerin, akrabaları ve dostlarıyla biraraya gelerek yedikleri “Büyük Kazan Ziyafeti” adı verilen geleneksel akşam yemeği yeniyor. Ben de Hong Kong’un dışındaki bir köyde, yüksek duvarlarla çevrili tarihi bir mekanda, geniş yuvarlak masaların etrafında yerel halkla birlikte yenen yemeğe katılıyorum. Masanın ortasına konan kocaman bir kaseden yeni yıl şenliklerinin sonunu simgeleyen yemeği hep birlikte yiyoruz.