Balkanlar'ın ortasında bir mücevher gibi parıldayan Saraybosna, 90’lı yılların başlarında yaşanan savaşın ardından yeniden küllerinden doğuyor.
Saraybosna, 15. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak 400 yıldan fazla bir süre Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetilmiş. Önceleri küçük bir yerleşimken, Osmanlı’nın imar hareketleri ve sağladığı huzur ortamı sayesinde Balkanlar'ın en önemli ticari kentlerinden biri olmuş. Ancak, Osmanlı’nın gerileme yıllarıyla birlikte huzur ve güven ortamı yerini kargaşaya bırakmış.
Bağımsız Bosna Hersek kurulup, Saraybosna bu yeni ülkenin başkenti olduktan sonra kent, tarihinin en kötü günlerini yaşamış. 90’lı yılların başında tam dört yıl süren Sırp kuşatması altında yaşam mücadelesi vermiş. Yaşananlardan önemli dersler çıkaran Saraybosnalılar savaşın adını bile anmak istemiyor. Bugün tek hedefleri var; Saraybosna’yı yeniden Balkanlar'ın cazibe merkezi haline getirmek.
Bunu başarmak için turizmin önemini bildiklerinden bu konuda canla başla çalışıyorlar. Osmanlı’dan geriye kalan tarihi eserler, pek çok inanca ait tarihi ibadethaneler, geleneksel yaşamın süren izleri, zengin yeme içme kültürü Saraybosna’yı turizm konusunda avantajlı kılıyor.
Kış sporlarının mütevazı merkezi
Turizm alanındaki tüm bu çeşitliliğe bir de kış turizmine olanak veren doğa şartları eklenince kentin geleceği parlak görünüyor. 1984 yılında yapılan Saraybosna Kış Olimpiyatları’nın efsane haline gelmiş olması boşuna değil. Bu durum Saraybosna’nın kış sporları için ideal olan zengin olanaklarına işaret ediyor.
Saraybosna, kış ayları boyunca kar alan ve ortalama yükseklikleri 2000 metreyi bulan dağlarla çevrelenmiş. Kent merkezine oldukça yakın ve ulaşımı son derece kolay olan kayak merkezleri, gerek pist şartları gerekse konaklama olanaklarıyla dikkat çekiyor. Bjelasnica, Jahorina ve Igman söz konusu merkezlerin öne çıkanları.
Bjelasnica, Saraybosna Havaalanı’na 23, Jahorina 30, Igman ise 32 kilometre mesafede bulunuyor. Her üç yerleşime giden yollar son derece düzgün ve bakımlı. Yeme, içme, konaklama ve ekipman edinme olanakları oldukça iyi olan bu merkezlerin en dikkat çeken özelliği ise kalabalık olmamaları. Kent çevresinde o kadar çok kayak merkezi var ki doğal olarak yığılmalar yaşanmıyor ve çevre tertemiz.
Saraybosna dağları doğanın keyfini çıkarmanıza olanak verirken, kent merkezi tarihe yolculuk yapmanızı sağlıyor. Anıtsal yapılar, çarşılar ve onlara değer katan sakin ve misafirperver Saraybosnalılar...
İnançların harmanlandığı kent
Başçarşı, tarihi Saraybosna’nın merkezinde yer alıyor. Osmanlı döneminde şekillenen çarşı bugün de işlevini sürdürüyor ve kentin ticari olarak kalbinin attığı yer olmayı başarıyor. Çarşı girişinde yer alan ahşap sebil hem çarşının hem de kentin simgesi olmuş. Tüm çarşı fotoğraflarında başrolde bu sebil var. Klasik Osmanlı çarşı kültürünün olmazsa olmazı bedesten, yani kapalı çarşı burada da yerini almış. 1537 yılına tarihlenen Gazi Hüsrev Bey Bedesteni görülmeye değer.
Gazi Hüsrev Bey Camisi de çarşının ortasında yer alıyor. Yapım yılı 1531 olan cami kentin en önemli camisi. Saraybosna tam anlamıyla inançların harmanlandığı bir kent. Camilerin yanı sıra Aşkenazi Sinagogu, Kutsal Kalp Katedrali, Kutsal Anne Kilisesi, St. Anthony Fransisken Kilisesi, Ortodoks Kilisesi ve Hacı Sinan Tekkesi gibi dini yapılar da dikkat çekiyor.
I. Dünya Savaşı'nı başlatan suikast bu köprüde yapıldı...
Geleneksel bir Bosna evi görmek isteyenlere ise Svrzo Evi tavsiye edilir. Ziyarete açık olan bu 18. yüzyıl Bosna evi, Anadolu coğrafyasında sıkça rastladığımız evlerle benzerlikler taşıyor. Daha çok batı etkileri taşıyan, ziyarete açık bir başka ev olan Despic Evi ise geçmişte tiyatro gösterilerinin de sahnelendiği bir yapıymış.
Bu evler dışında kentte ziyaret edilebilecek pek çok müze bulunuyor. Bosna Hersek Milli Müzesi, ülkenin en eski ve önemli müzesi olma özelliği taşıyor. Kuruluş tarihi 1888 olan bu müze ve 1945 yılında kurulan Bosna Hersek Tarih Müzesi’nde ülke tarihine ışık tutan pek çok obje sergileniyor.
Kentin ortasından geçen Miljacka Nehri üzerinde çok sayıda köprü bulunuyor. Bu köprüler arasında en önemlisi ise Latin Köprüsü olarak adlandırılan tarihi köprü. Önemi, Osmanlı’nın mimari gücünü yansıtmasının yanında, I. Dünya Savaşı’nın başlamasına sebep olan suikastın burada yapılmış olmasından geliyor.
Latin Köprüsü’nün yanı başında görkemli Belediye Binası yükseliyor. Neo-Magribi tarzıyla dikkat çeken yapı 19. yüzyılda inşa edilmiş.
Balkanlar'ın en güzel Türk kahvesi
Her geçen gün değerine değer katan, Balkan yolculuklarının olmazsa olmaz duraklarının başında gelen Saraybosna, yeme içme konusundaki zenginliğiyle de insanı cezbediyor. Başçarşı’nın dar sokaklarına sıralanan börekçiler ve köftecilerin çokluğundan da anlaşılacağı gibi Bosna mutfağının temelini börek ve köfte oluşturuyor. Tabii bir de kuzu çevirme. Bu arada tüm Balkanlar'da en güzel Türk kahvesini içebileceğiniz yerin de Saraybosna olduğunu unutmayın. Kısacası Saraybosna, güzelliklerini ve misafirperverliğini göstermek için ziyaretçilerini bekliyor.
KONAKLAMA
Hotel Europe
Vladislava Skarica 5
Hotel Kovacı
Kovacı 12
Termag Hotel
Jahorina
Hotel Han
Bjelasnica
Hotel Astra
Zelenih Beretki 9