Y. Mimar A. Birgül Yılmaz; mimar, inşaat mühendisi, heykeltraş ve ressam olan Santiago Calatrava'nın bu özelliklerini yapılarıyla buluşturmasını "Yolunuzu Değiştiren Yapılar" başlığıyla Kentin Tozu için yazdı.
Fotoğraflar: A. Birgül Yılmaz
Bir yapıyı görmek adına gittiğiniz şehirler, ya da bir yapı için değiştirdiğiniz rotalar oldu mu hiç? Belki de mimar olmanın getirdiği bir özellik bu, biz bunu yapıyoruz zaman zaman. Evet, sırf bazı yapıları görmek adına gittiğimiz pek çok yer olsa da, rotamızı değiştirten mimarların başında Santiago Calatrava gelir, hem de bir çok kez... Aslında, bir yapı bahanesi ile yeni yerler görmek de hiç fena olmuyor.
Liege, GUILLEMINS TGV, Tren İstasyonu ile başlamak istiyorum Calatrava yapılarına. Nedenine gelince, Guillemins TGV ilk gördüğüm Calatrava yapısı olurken, Liege de, hem bu yapıyı, hem de bu kenti görmek adına keyifli durak oldu bizim için. Günübirlik bir seyahatti, ne diyeyim ‘Guten Morgen’ ile ‘Bonjour’un karıştığı seyahatlerden.
Guillemins TGV, Liege
Liege, Belçika’nın üçüncü, Valon bölgesinin de hem sanayi merkezi, hem de en büyük şehri durumunda. Hızlı trenlerin artması, Liege’e yeni bir istasyon yapılması zorunluluğunu ortaya çıkartmış, açılan yarışmayı da Calatrava kazanmış. 2009’da kullanıma açılan Liege-Guillemins, İngiltere, Almanya, Fransa, Hollanda ve kuzey Avrupa ülkelerini bağlayan önemli bir nokta haline gelmiş. Calatrava, iki ayrı terminal binasını kemerli bir çatıyla birleştirmiş, böylece beş tren platformunun üzerinde yer alan, 145 metre uzunluğunda 200 metre genişliğinde bir yolcu terminali ortaya çıkmış. Dikkat ederseniz, istasyonun alıştığımız gibi bir cephesi, giriş kapısı gibi bölümleri bulunmamakta. Calatrava, bu istasyon ile ‘Travel + Leisure Design Award 2010’-‘Honorary Citizen of the City of Liège’ - ‘ESCN European Award for Excellence in Concrete 2006’ ödüllerini kazanmış.
Liege’den
Bizi ikinci kez bir Calatrava yapısı ile buluşturan durak, Milwaukee oldu, MILWAUKEE ART MUSEUM (MAM). Sırf bu müzeyi görmek adına, rotamızı değiştirip Milwaukee’ye gitmiştik, yine günübirlik.
MAM, Milwaukee
Milwaukee, ABD’nin 22. büyük kenti olsa da bulunduğu Wisconsin eyaletinin en büyük şehri. Kent gibi, müze de Michigan nehrinin kenarında yer almakta, bir yaya köprüsü ile doğrudan Wisconsin bulvarına bağlanmakta.
MAM’ın içinden, Miwaukee
2001 yılında açılan müze, mimarın ABD’deki ilk çalışması olma niteliğini taşımasının yanı sıra Calatrava’ya pek çok ödül de kazandırmış: Business Journal '2010 Project of the Decade Real Estate Award'-IABSE Outstanding Structure Award-SEAOI '2002 Excellence in Design Award for Best Large Structure'-Time Magazine 'Best of 2001' for the Milwaukee Art Museum.
Milwaukee’den
Santiago Calatrava 1951 yılında Valencia’da doğmuş, mimar, inşaat mühendisi, heykeltraş ve ressam. Bu özelliklerini yapılarında çok da güzel buluşturmakta bence...
Yine bir istasyon yapısı ile devam edelim, bu kez Portekiz’e, başkent Lizbon’a gidelim. Lizbon, asma köprüsü, yokuşları, tramvaylarıyla bana Istanbul’u en çok anımsatan Avrupa kenti, tabi denizi de olunca... Calatrava’nın buradaki yapısı, GARE DO ORIENTE (Lisbon Oriente Station) yılda 75 milyon kişiyi ağırlayan bir yapı. Gar 1998’de kullanıma açılmış.
Gare do Oriente, Lizbon
Platformlar beş paralel sıra halinde, ikiz kemerlerden oluşan bir köprü yapısı üzerinde yer alırken, batı tarafından otobüs terminaline ulaşılmakta, doğu tarafından ise bir alışveriş merkezine bağlanmakta.
Lizbon’dan
Mimara ‘ECCS European Steel Design Award 2009’ ödülünü kazandıran bir diğer istasyon ise, İtalya’daki REGGIO EMILIA STAZIONE MEDIOPADANA’dır. Yine bir hızlı tren istasyonu, yine ulaşımı kolaylaştıran bir alt yapı. Kuzey İtalya’daki fazla turistik olmayan bu kentteki istasyonun üst katında tren platformları yer alırken, alt kat bilet ofislerine ayrılmış.
Reggio Emmilia Stazione Medopadana
Santiago Calatrava, kariyerinde pek çok köprüye de imza atmış, mesela 2001 yılında, Arjantin’in başkenti Buenos Aires’de açılan PUENTODE LA MUJER...
Puentode la Mujer, Buenos Aires
Bana güney Amerika’dan çok bir Avrupa kentini anımsattı Buenos Aires. Oldukça kalabalık, nüfusu 15 milyonun üzerinde. Arjantin denince tabi ki ilk akla gelenler ‘tango ve futbol’ oluyor. Gerçekten de meydanlarda, sokaklarda her yerde tango yapılıyor ki, tesadüfen İzmir’li bir tangocumuz ile de karşılaşmıştık.
La Boca, Buenos Aires
La Boca, ilginç ve renkli mahallelerinden, evlerin cepheleri batık eski gemi saclarından yapılmış ve rengarenk boyanmış. Sıcak renkleri kadar, kalabalığı, restoranları, sergileriyle çok canlı bir bölge, tabi ki tangoların da bu canlılıktaki payı büyük. Recoleta mezarlığına da değinmeden edemeyeceğim, özellikle Eva Peron gibi ünlülerin mezarının da burada olması nedeniyle turistlerin uğrak noktası olma niteliğini kazanmış.
Recoleta, Buenos Aires
1980’lerin sonlarında Arjantin’de eski bir liman bölgesi olan Puerto Madero’yu canlandırmak amacıyla pek çok restoran, otel gibi turistik amaçlı yapı oluşturulmuş ki, biz de akşamlarımızı bu bölgede geçirdik.
Puerto Madero, Buenos Aires
Puentode la Mujer de bu bölgede yapılmış bir asma köprü, yalnızca yayalara hizmet vermekte. 102 metre uzunluğundaki köprünün en büyük özelliği ise 90 derece dönerek, deniz trafiğine de olanak sağlaması, mimara kazandırdığı ödül ise ‘Monumento y Patrimonio Cultural de la ciudad’.
Köprülerle devam edelim, İspanya’ya gidecek olursak, Bilbao’da Neruion nehri üzerindeki bulunduğu bölgeden dolayı, Zubizuri ya da THE CAMPO VOLANTIN yaya köprüsü. 1997’de biten köprü 75 metre uzunlukta, 15,3 metre genişlikte olup, Etxabbarria Parkı, Frank Gehry yapısı olan Guggenheim Müzesi gibi önemli noktaları birbirine bağlamakta.
The Campo Volantin köprüsü, Bilbao
İspanya’nın Bask bölgesinde yer alan Bilbao’da mimarımızın bir diğer yapısı da 2000 yılında açılan SONDICA HAVAALANI’dır. 1990 yılında mevcut havaalanının yetersiz kalması nedeniyle, uluslararası standartlarda yeni bir havaalanı inşaatına başlanmış. 2000 yılında biten Sondica Havaalanı yılda 10 milyon yolcu kapasitesine sahip.
Sondica Havavalanı, Bilbao
Bilbao’dan
Valencia’ya, yani Calatrava’nın doğduğu şehre gelirsek, CUIDAD DE LASARTES Y DE LAS CIENCIAS görülmesi gereken bir komplekstir. 1991 yılında Calatrava, telekomünikasyon kulesi yarışmasını kazanmış, aynı yıl da burada bir kompleks yapımı konusunda bir teklif almış. Öncelikle bir bilim müzesi ve planetaryum tasarlanmışsa da, yönetim değişince, kule yerine opera binası yapılmasına karar verilmiş.
Cuidad de Lasartes Y delas Ciencias, Valensiya
Cuidad de Lasartes Y delas Ciencias, Serreria köprüsü, Valensiya
Agora-Cuidad de las Artes Y las Ciencias ve Serreria Köprüsü
2006 yılında tamamlanan bu Kompleks, opera, konser ve bale için 1706 kişilik bir salon, topluluk performansları, konferanslar, toplantılar vb. için 380 kişilik bir oda müziği salonu ve özel video ekranlarında performansları izleme imkanı sunan, gelişmiş film, projeksiyon sistemleriyle donatılmış, 1520 kişi kapasiteli bir oditoryumdan oluşmaktadır. Bu ana yapının yanında ise, tiyatro ve dans gösterileri için tasarlanmış 400 kişilik bir salon ve sanat galerisi yer almaktadır. 86 dönümlük bir alanda tasarlanan bu komplekste sanat kadar bilime de yer verilmektedir.
PALAU DE LES ARTS REINA SOFIA, Valensiya
PALAU DE LES ARTS REINA SOFIA, Valensiya
Kompleks, batı ucundaki PALAU DE LES ARTS REINA SOFIA (OPERA HOUSE) Opera’dan, doğu ucuna doğru lineer bir yerleşime sahip. Planetaryum / IMAX Tiyatrosu (Yarım Küre Tiyatrosu), Príncipe Felipe Bilim Müzesi de bu lineer hat üzerinde yer alan diğer yapılardır. AGORA-CIUDADDELAS ARTESY LAS CIENCIAS üzerindeki 5. yapı ise L’UMBRACKLE, açık bir arkad şeklinde tasarlanmıştır. Eski bir kış bahçesinin renovasyonundan sonra hem yaya dolaşımı hem de araç park alanı olarak kullanılmaktadır.
L’Umbrackle, Valensiya
Tüm bu yapıları birbirine bağlayan ise geniş su kütleleri ve bu kütleler üzerindeki yaya yollarıyla teraslardır. Komplekste ayrıca tavanı açılabilir bir sahne, prova alanları, restoran ve kafelere de yer verilmiştir. Calatrava’nın bir diğer köprüsü de, bu kompeksin doğu ucundaki SERRERIA köprüsüdür. Ortasında bir yaya yolu da bulunan köprü, 2008’deaçılmış, bu kez amaç araç trafiği. Alana giriş ücretsiz, yalnızca gösteriler için bilet alınmakta.
Agora-Cuidad de las Artes Y las Ciencias ve Serreria köprüsü
Valensiya’dan
Avrupa kıtasından tekrar Amerika kıtasına ve buradaki başka bir ülkeye gidelim, Kanada’ya bu kez. Durağımız Toronto, BCE PLACE: GALLERIA &HERRITAGE SQUARE TORONTO.
BCE Place: Galleria & Heritage Square, Toronto
1992 tarihinde biten yapı, City of Toronto Urban Design Award for the BCE Place Galleria ödülünün de sahibi. Heritage Square üzerini kapatan cam bir örtü ve meydan boyunca uzanan bir arkad niteliğindedir. Mevcut yapılar arasında ama bu yapılardan bağımsız olarak yapılmış. 130 metre uzunlukta, 14 metre genişlikteki bu arkad 27 metre yükseklikte, pek çok yapının yanı sıra ve bazı sokakları birbirine bağlamaktadır.
BCE Place: Galleria & Heritage Square, Toronto
Biraz Toronto’ya bakalım isterseniz, Kanada’nın en büyük şehri ve ticaret merkezidir. 6 milyon nüfusu olan kent, Ontario gölü kenarında konumlanmış olup, aynı adı taşıyan eyaletin de başkentidir. Eyaletin en önemli turistik merkezi olan Niagara Şelalesi’dir. Niagara nehri üzerinde üç büyük şelalenin yer aldığı bu bölge ABD ile sınır oluşturmaktadır.
Toronto’dan
Niagara Şelalesi
Şelaleyi görmeye gidenlerin diğer bir uğrak yeri ise, Niagara nehri’nin Ontario gölü ile buluştuğu noktada yer alan küçük ama keyifli bir yerleşim olan Niagara-on-the-Lake’dir. Ülkenin tarihinde de önemli bir yeri olan bu sevimli küçük yerleşim, festivalleri, şarapları ve pek çok özelliğiyle görülesi bir yer. Bizi kasabaya götüren taksi şoförünü Türk çıkması, sonra da bizi evinde ağırlaması da güzel bir tesadüf olmuştu.
Niagara-on-the-lake
Gelelim başka bir ilke, New York seyahatlerimde inşaatını da görme olanağı bulduğum tek Santiago Calatrava yapısı olan New York’taki WORLD TRADE CENTER TRANSPORTATION HUB’a. Her seyahatimde, ayağımın tozu ile gidip, inşaatına bakardım. Bu yapıyı detaylı olarak New York’taki diğer yapılarla, başka bir yazı ile ele almak isterim ama kısa da olsa değinmeden edemeyeceğim. 2016’da yapımı tamamlanan yapıya ait iki ödül bulunmakta, Design of the Year 2016 ve SARA Special Design Award of Excellence in Urban Infrastructure. 11 Eylül 2001’de Port Authority Trans-Hudson (PATH) zarar görünce, yıkılan ikiz kulelerin hemen doğu tarafında inşaatına başlandı. New York içinde yer alan Brooklyn dahil pek çok metro istasyonuna ulaşımı sağlarken, New Jersey’e olan ulaşımı da öyle kolaylaştırdı. ki... Cadde kotundan bakıldığında çok da büyük gözükmeyen istasyon, yerin altında geniş bir alanı kaplamakta, ulaşım ağının yan sıra bir alış veriş merkezi olma özelliğini de taşımakta. Pek çok mağazayı, pek çok markayı burada bulmak öyle kolay ki...
WORLD TRADE CENTER TRANSPORTATION HUB, New York
WORLD TRADE CENTER TRANSPORTATION HUB ve World Trade Center, New York
WORLD TRADE CENTER TRANSPORTATION HUB, New York
Santiago Calatrava ve İstanbul’u biraz araştırınca, Haliç’teki metro köprüsü için davet edildiğini gördüm, ama fazla bir ilerleme kaydedilemeden davet sona ermiş ne yazık ki. Ne yakışırdı bir Calatrava köprüsü şehrimize...