Avatar'ın Gişe Başarısı Bilgisayar Oyunlarında mı Gizli?
Filiz YAVUZ
/ 18 Mart 2010
New Yorker sinema eleştirmeni David Denby'ın "Avatar yıllardır gördüğüm en iyi film" diyerek 280 milyon dolarlık bu en son bilgisayar teknolojileriyle donatılmış filmi "güzel", "cömert" ve "garip" diye tanımlamasının üzerine Metropolismag yazarı kent bilimci Karrie Jacobs, çok da beğenmediğini ifade ettiği Avatar'ın gişe rekorları kırıyor olmasını, filmin bilgisayar oyunlarına olan yakınlığına bağlıyor:
"Avatar filmi gişe rekorları kırıyor, çünkü bilgisayar oyunlarını bir sonraki seviyeye taşıdı. Film (bu anlamda ) başarılı; her yetişkin oyuncuya zaten tanıdık gelen deneyimleri yansıtıyor ve aynı zamanda bu deneyimleri güçlendiriyor."
Jacobs, ilk etapta belden aşağısı felçli kahramanımız Jake Sully'nin avatar bedeniyle Pandora gezegeninin derinliklerine gerçekleştirdiği ilk ziyaretinde, gezegenin sihirli florasını keşfettiği sahnede büyülendiğini itiraf ediyor. Ta ki bu sahnenin hemen ardından gelen, kahramanımızın kaplana benzeyen bir yaratık tarafından takip edildiği ilk kovalamaca sahnesine kadar… Jacobs, "kişiselleşmiş bir komplonun" başladığı bu sahne ile filmin üzerinde bıraktığı etkinin azaldığını dile getiriyor ve "(Film) 3-D ile iyiydi, ama güzel değildi" diyor.
"Waking Life" ve "Waltz with Bashir"
"Kandırıldığımı hissettim" diyen Jacobs, dünyanın değerinin düşmesinden duyduğu endişe ile salonu terk ettiğini söylüyor ve devam ediyor:
"Önce güzelliğe bir animasyon film ile ulaşılamayabileceğini düşündüm. Pixar tarzı animasyonlar beni rahatsız ediyor ve bahse girerim (1940 Walt Disney yapımı Amerikan animasyon filmi) "Fantasia"yı bugün seyretseydim hayal kırıklığına uğrardım. Fakat sonra Richard Linklater'ın 2001 yapımı, rüyaların gerçek dünyadan ayrıldığı yeri arayan genç bir adamın ‘düş', ‘uyanmak', ‘gerçeklik' gibi konular üzerine pek çok insanla sohbet ettiği "Waking Life/Hayata Uyanmak" filmini hatırladım. Film gişe rekorları kırmadı, ama gerçekten güzeldi. Daha sonra Ari Folman'ın İsrail'in Lübnan işgalini konu edinen ve 1982 yılındaki Şatila katliamını anlatan 2008 yapımı animasyon türündeki belgeseli "Waltz with Bashir/ Beşir ile Vals" geldi aklıma. Film yıkıcı, vahşi ve güzeldi."
Jacobs'a göre bu iki filmin Avatar ile ortak noktasının, filmleri daha "canlı" kılmak amacıyla "karmaşık" animasyon tekniklerinin kullanılmış olması. Örneğin Waking Life ilk kez Max Fleischer tarafından kullanılan ve Macintosh ile allanıp pullanan "rotoscoping" adındaki eski bir yöntem ile yapılmıştı. "Waltz with Bashir" de aynı şekilde canlı görüntülere dayalı idi, fakat bunda çizgi yerine özel efektler için Flash gibi yazılımlar kullanılmıştı. Şimdi ise yeni yazılım animatörlerin esrarengiz bir canlı yaratmak için kolayca canlı video görüntülerinin üzerine karikatür çizmesine olanak tanıyor…
Cameron'un tanıdık, ama yabancı dünyası
Jacobs, Cameron'un, fiziksel hareketlerin ve gerçek oyuncuların yüz ifadelerinin animasyon sistemine yedirildiği ve böylece bilgisayar sakinlerinin inandırıcılığını sağlayan "captured performance / yakalanan performans" tekniğine güvendiğini belirtiyor. Fakat buna rağmen Jacobs'a göre Linklater ve Folman, egzotik görünen gerçek dünyalar yaratmayı başarırken Cameron garip biçimde tanıdık yabancı bir dünya yarattı. Ve asıl problem de zaten bu idi.
Daha önce pek çok kez Pandora'ya ya da ona benzeyen pek çok yere gittiğini vurgulayan Jacobs, "Belki Denby, bilgisayar oyunlarında geçen dünyalar ile çok fazla ilgilenmemişti. Eğer ilgilenseydi, Avatar'da tasvir edilen dünyanın özel olmadığını anlardı. Ben sıkça bilgisayar oyunu oynayan biri değilim, fakat bazı kurgusal dünyaları ziyaret ettim ve biliyorum ki pek çok bilgisayar oyununda Cameronunki ile ayrı teknik kullanılıyor, fakat onlar bu tekniğe ‘motion capture / hareket yakalama' diyorlar" diye konuşuyor.
Grand Theft Auto
Kendisine 15 yaşını geri veren favori oyununun "Grand Theft Auto / Büyük Otomobil Hırsızlığı" olduğunu söyleyen Jacobs şöyle devam ediyor:
"Kendine bir avatar seçiyorsun belki gangster Tony Prince ya da onun koruması Luis Lopez oluyorsun. New York City'nin obsesif sokaklarında araba çalıyorsun ve insanları öldürüyorsun. İçerdiği şiddete rağmen bu oyun, derinliği nedeniyle beni büyülüyor. Waking Life ve Waltz with Bashir'de olduğu gibi Grand Theft Auto'nun yaratıcıları da bizim tanıdığımız dünyayı kullanıyor ve marifetleriyle kentin mimarisini ve sokak kültürünü bu oyun için yeniden biçimlendiriyor. Ben de arabaları çalmak ve insanları vurmak için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum... Lopez paraşütü açılmadan atlıyor ve oyunda Rotterdam Tower olarak anılan Empire State binasının üstünden uçuyor. Havada yelken açtıktan sonra bir kez sıçrayarak kaldırıma iniyor. Sorun yok, çünkü Cameron'un filmindeki esas figürler gibi, Luis de sadece bir avatar…"
Bu noktada en başta söylediğimize geri dönecek olursak Jacobs, Avatar'ın başarısının sadece bilgisayar oyunlarını bir üst seviyeye taşımasında gizli olduğunu söylüyor:
"Avatar filmi gişe rekorları kırıyor, çünkü bilgisayar oyunlarını bir sonraki seviyeye taşıdı. Film (bu anlamda ) başarılı; her yetişkin oyuncuya zaten tanıdık gelen deneyimleri yansıtıyor ve aynı zamanda bu deneyimleri güçlendiriyor. Yarı felçli kahraman Jake Sully, sadece bilgisayarın büyüsü sayesinde kahramanlıkla cesareti birleştirerek şaşırtıcı eylemler gerçekleştiriyor…"
Fotoğraflar için lütfen ilerleyiniz.
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın