BAU 2011'de Geri Sayım Başladı
mimarizm.com / Amber EROYAN
/ 21 Eylül 2010
ift, Sürdürülebilirlik için ‘Bütünleştirilmiş Çözüm' Arayışında
Pfeiffer'in ardından söz alan ift Rosenheim İletişim Direktörü Jürgen Benitz-Wildenburg de, BAU 2011 destekleyici programı çerçevesinde, Messe München işbirliğinde gerçekleştirecekleri ‘Yeşil Zarf' (Green Envelope) etkinliğini temel alan bir sunum yaptı.
Kâr amacı gütmeyen bir araştırma ve sertifikasyon kurumu olan Münih merkezli ift'nin; ‘Yeşil Zarf' etkinliğinde; ‘pencereleri, cepheleri ve kapıları ile sürdürülebilir yapılar'ın nasıl yaratılacağı konusuna odaklandığını belirtti. Benitz-Wildenburg, İstanbul'da da bir şubesi bulunan ift'nin, iklim değişikliğinin neden olduğu paradigmatik değişikliği dikkate alarak, sürdürülebilir yapı üretimini araştırmalarının birincil odağı haline getirdiğini ekledi. Sürdürülebilir yapı konusunun küresel bir trend olduğuna dikkat çeken Benitz-Wildenburg, bu kapsamda BREEAM (ABD), LEED (ABD) ve DGNB (Almanya) gibi sertifikasyon programlarının geliştirildiğini söyledi.
Benitz-Wildenburg, sürüdürlebilir yapıların sağladığı avantajları ise şöyle sıraladı:
- Emlak piyasasındaki değer artışı
- Düşük yaşam döngüsü maliyeti
- Geliştirilmiş çevresel görüntü
- İnsan sağlığına pozitif etki
- Doğal kaynakların ve çevrenin korunması
Sertifikasyon değerlendirmesinin ancak bina ölçeğinde yapılabileceğini savunan Benitz-Wildenburg, kullanılan malzemenin ise bu değerlendirmede önemli bir bileşen olduğuna dikkat çekti. Hammaddeden başlayarak geri dönüşüm sürecine kadar malzemenin yaşam döngüsünün dikkate alınması gerektiğini belirten Benitz-Wildenburg, konuşmasının devamında enerji verimliliğinin sağlanmasında hangi kriterlerin göz önünde bulundurulması gerektiğini sıraladı.
‘Bütünleştirilmiş çözüm'ün, ift'nin ana felsefesini oluşturduğunu söyleyen Benitz-Wildenburg, bu yönde geliştirdikleri araştırmaları paylaşan Türkiye'deki ortaklarına teşekkür etti.
Türkiye'de Enerjinin Büyük Bölümü Pencerelerden Kaçıyor
Toplantının son konuşmacısı Dr. O. Muzaffer Tamer ise, Türkiye'de gereken önemin verilmediğini savunduğu pencere sistemlerine ilişkin ‘Pencereler ve Özellikleri' başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Pencerenin, sadece binanın konforunu ve görünüşünü sağlayan bir eleman olmadığını vurgulayan Tamer, amacına uygun tasarlanan pencerelerin aynı zamanda büyük bir enerji tasarruf kaynağı olduğuna dikkat çekti. Pencere uygulamalarında yapılan yanlışlıkları teknik şemalar üzerinden aktaran Tamer, Şubat 2010'da yürürlüğe giren düzenleme ile birlikte pencerelerde CE işaretinin zorunlu kılındığını hatırlattı.
Türkiye'de, dünya geneline kıyasla, pencere kaynaklı enerji kaybının çok daha yüksek olduğunu ifade eden Tamer, ift Rosenheim Türkiye olarak, Türkiye'deki denetlemelerin nasıl yapılması gerektiği üzerine, İmar İskan Bakanlığı ile sıkı bir işbirliği içinde olduklarını bildirdi. Tamer, sunumunun geri kalanı bölümünde ise pencerede malzeme tercihine ilişkin bilgi verdi.
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın