Bir Libeskind Vardı, Ona Ne Oldu?

E. Seda KAYIM / 25 Ağustos 2009
Daniel Libeskind, 1980'lerde yükselen ve EOM, Gehry, Hadid gibi isimlerin işleri ile bir anlamda "yeni yetme" mimarlara ilham kaynağı olan "non-standart" geometrinin "altın çocuğu" olarak gösterilebilir. En azından gösterilebilirdi.

2001 yılında açılan Berlin Yahudi Müzesi ve en az müzenin kendisi kadar yoğun alt metni ile bir dönem tüm köşe yazarlarını hakkında konuşturan ve peşinden koşturan Libeskind, yeni nesil mimar figürü olarak yalnızca popülerliğinden değil güvenirliğinden de çok şey kaybetmişe benziyor. Lakin dünyaca ünlü mimarın son dönem projeleri, yarışma önerileri ve hatta konferans demeçleri, hızlı parmaklı mimar-yorumculardan mimarlık eleştirmenlerine pek çok kişinin favori dalga konusu haline gelmiş gibi gözüküyor.


Berlin Yahudi Müzesi

Esasen Libeskind mimarlığının daima tartışma ve dramayı beraberinde getirdiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Berlin Yahudi Müzesi'nden sonra bir dizi başarılı başka Yahudi müzesine imza atan ve sırasıyla Danimarka Yahudi Müzesi, İsrail Bar-Ilan Üniversitesi Wohl Merkezi, son olarak da San Francisco Çağdaş Yahudi Müzesi ve eki ile "ailemizin müzecisi" ünvanını pekiştiren Libeskind'in muzdarip olduğu eleştirileri, "Piano Efekti" olarak nitelendirip geçiştirmemek gerek.


Denver Sanat Müzesi

Uluslararası çevrelerde çoktan rüştünü ispatlamış olması beklenen Libeskind'in –şayet böyle bir tanım yapılabilirse- "müze mimarlığı" dahi halen hararetli bir münazara konusu olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin, mimarın 2006 yılında tamamladığı Denver Sanat Müzesi'ni inceleyen The New York Times mimarlık eleştirmeni Nicolai Ouroussoff şunları yazmıştı: "Yapı, mimarın yeteneklerinin özgünlüğünü yeniden tasdikliyor; ancak zoraki geometrisi burayı yerleştirmeler ya da sanat sergilemek için korkutucu bir mekan haline getiriyor."


Solda "Ground Zero" için Libeskind'in sunduğu orjinal öneri, sağda ise bugün uygulanan proje.

9/11 ardından açılan yarışmada birinciliğe seçilen çok tartışmalı yeni Dünya Ticaret Merkezi –ya da Libeskind'in uygun gördüğü yeni adı ile "Memory Foundations"- arazisi masterplanı ise, uygunluğu ve estetik nitelikleri hakkında yıllar süren ağır eleştirileri tetiklemişti. Sonuç olarak 2006 Nisanı'nda başlayan "Ground Zero" inşaatı, Libeskind'in planında yapılan çok sayıda değişiklik ve arazi üzerinde konumlanacak altı gökdelenin tasarımlarının farklı mimarlara verilmesi ile "Libeskind'in gururu" olmaktan da çıkmıştı.

Libeskind'in uzun soluklu kariyerinde yediği şamarlardan bir diğerinin adı ise "Berlusconi" idi. Milano'nun kalbinde konumlanacak ticari bir yüksek yapı için düşeyde eğrisel bir tipoloji öneren Libeskind, İtalyan "gaf başkanı" Berlusconi tarafından ti'ye alınmış ve yapının "yeteri kadar erkeksi olmadığı için insana iktidarsızlığı çağrıştırdığı" söylenmişti.


Libeskind'in prefabrik konut projesi.

Artık gün geçmiyor ki Libeskind'in son bir sözü ya da projesi, mimarlık portallerinin en hınzır yazarları ve en sarkastik yorumcuları tarafından sakız edilmesin! Mimarın imzası niteliğindeki "non-standart" geometrisinin gerçek anlamda başına bela olduğu bu son dönemde, özellikle prefabrik ev tasarımları hakkında çıkan yorumlar –çoğunlukla esprili olmakla beraber- aslında Libeskind'in konsept, alt metin ve yapısal dil odaklı mimarlığının sıkıntılarına işaret ediyor.


Libeskind'in prefabrik konut projesi.

"Hayatımda ilk kez yeni bir mekanın, yeni bir yaşam tarzının limitli sanatsal bir versiyonunu ortaya koyma işine soyundum" diyerek tasarladığı prefabrik ve taşınabilir evleri dillendiren 63 yaşındaki mimarın maruz kaldığı eleştiri okları gerçekten manidar bir yan taşıyor. Örneğin bu prefabrik evler ile ilgili olarak Archinect'te yer bulan haberin yorumcularından Ether, "Artık siz de tamamen size ait bir Yahudi müzesine sahip olabilirsiniz!" diyor; Libeskind'in figüratif saplantılarına dokunduruyor. "Neden uzayan havalimanı güvenlik sıralarında bekleyesiniz ve "Budalalar için Almanca" kitaplarına kanaat getiresiniz ki? Evinizden adımınızı bile atmadan, doğrudan Berlin metropolünden kapınıza kadar bir parça tarih gelsin!"


Libeskind'in Copacabana Müzesi için sunduğu öneri. Yarışmayı Diller, Scofidio + Renfro kazanmıştı.

Libeskind'in mimarlık medyasında artan kötü şöhretinin nüveleri bununla da bitmiyor. Geçtiğimiz aylarda sonuçlanan ve Rio de Janeiro, Copacabana'da bir müze yapısını konu edinen yarışmanın davetli önerilerinin basında yer bulması ile şaşkınlık artıyor; Libeskind odaklı bir dalga yarışına giriliyor. Bustler'da yer alan haberin yorumcuların Rachel, "Libeskind'in önerisi utanç verici. Kafasından neler geçiyordu –eğer tabi bir şey geçiyorduysa…" diyor; Mikail "Libeskind'e akıllara zarar veren bir öneri sunduğu için özel ödül veriyorum. Acaba araziye, ya da en azından tasarım sorununa hiç göz attı mı?" serzenişinde bulunuyor. Jorge Gomez'in yorumu ise, tarafsız bir şekilde mimarlık mecralarında Libeskind'in kirlenen şöhretine işaret ediyor: "Çoğu mimar akıllarına gelen ilk saçma sapan şeyi render alıp göndermiş gibi görünüyor. Libeskind'in önerisi ise bir şaka olmalı; kötüden berbata gidiyor."


Solda, Libeskind'in San Francisco Yahudi Müzesi ek binası. Sağda ise mimarın aynı müzede satılmak üzere tasarladığı "hediyelik" mezuzah.

Daniel Libeskind'in San Francisco Çağdaş Yahudi Müzesi'nde satılmak üzere tasarladığı bir hediyelik eşya ise, mimarın alay konusu olan son işi olarak karşımıza çıkıyor. The Architect's Newspaper'dan Matt Chaban, içinde kutsal ayetler barındıran geleneksel bir Musevilik simgesini, söve anlamına gelen "mezuzah"yı "yeniden yorumlayan" Libeskind'in "gerçekten özgün ve değerli bir nesne yaratmak yerine, kendini kendi yapısının şiirselliğine kaptırdığı"nı dile getiriyor. Sonuç olarak ise elde kalanın "Guggenheim şeklinde bir kahve fincanından daha iyi olmayan gösterişli bir ıvır zıvır" olduğunu söylüyor.

Libeskind'in tartışmasız yeteneği ve tartışmalı ürünleri hakkında söylenebilecek son bir söz, muhtemelen "yıldız mimar" müessesesinin çöküşüne işaret eden 21'inci yüzyılın ikilemlerinden birine de dikkat çekiyor. "Libeskind'in projelerinden söz edişi, belli bir perspektif yoksunluğuna ya da teyakkuza işaret ediyor olabilir. Bu da bir mimarın büyük ve ünlü projeler ile dolu bir kariyerin sonuna gelmesinin bir sonucu olarak görülebilir. Sonuç olarak, iyi niyetli dahi olsanız, o noktaya geldiğinizde egoist ve değersiz kaçacaksınız."
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :