Cibic'ten İstanbul'a 'Mikrogerçekçi' Bakış

mimarizm.com / 21 Kasım 2013
Konut Konferansı'nda 'Microrealities' (Mikrogerçeklikler) adlı araştırma projesini aktaran Aldo Cibic, İstanbul'a ilişkin görüşleri sorulduğunda, "Sizin de geçmişi yok etmenizden korkuyorum. Umarım siz de değerlerinizi aptal ticari alanlar yaratmak için yok etmezsiniz. Çünkü bu kentin kimliği o değil." dedi.

 


Tasarım araştırma atölyesi Cibic Workshop'un kurucu direktörü Aldo Cibic, Konut Konferansı 2013'te yaptığı konuşmada, 12. Venedik Mimarlık Bienali'nde okuyucuyla buluşan 'Mutluluğu Yeniden Düşünmek' adlı kitabından hareketle, konut olgusunu yeni olası topluluklar ve tasarım yöntemleri üzerinden yorumladı.

Konuşmasına, Domus Academy Sanat ve Tasarım Fakültesi, Venedik Mimarlık Enstitüsü Üniversitesi (IUAV), Politeknik Tasarım Okulu (Milano) ve Tongji Üniversitesi (Şangay) işbirliğinde gerçekleştirilen 'Microrealities' (Mikrogerçeklikler) adlı araştırma projesini aktararak başlayan Cibic, "Geleceği düşünmenin bir yöntemi olarak ele aldığımız bu araştırma projesinde, tasarım ve mimarlık alanında sevdiğimiz yönleri bir araya getirerek, pazardaki eksikleri tespit ettik. Çalışmalarımızda, mekânın insanı değil, insanın mekânı yarattığı kabulüyle hareket ettik." dedi.



Microrealities araştırma grubunun geliştirdiği ‘The gates of the city' (Kentin kapıları), ‘Shopping Center+Public Spaces+…' (AVM+Kamusal Alan+…), ‘Shanghai: 100 new subway stations' (Şangay: 100 yeni metro istasyonu) ve ‘The Vegetable Garden City' (Sebze Bahçekenti) projeleri hakkında bilgi veren Aldo Cibic'in, bu projeleri aktarırken dikkat çektiği hususlar şunlar oldu:

1/ Kentin kapıları
Milano'da otoban ile metro hattının kesiştiği alan, insanların etkileşime geçmesi için inanılmaz bir potansiyel barındırıyordu. Mevcut haliyle ıssız bir yer niteliği taşıyan bu alanı, insan ve mekânı etkileşime geçirecek bir arayüz şeklinde düşünerek, ortak araç kullanımı (car pool), otostop bilgilendirme kulesi gibi farklı elemanları, çeşitli hizmet ve işlevleri bir arada barındıran, etkileşime açık bir platforma çevirmeyi amaçladık.

2/ AVM+Kamusal Alan+…
İtalya'da eski avm'ler şu anda parka dönüşüyor. Bu atıl yapıları kamusal alan olarak nasıl yeniden canlandırabileceğimize yanıt aradığımız projede mimari bir dil kullanmaktansa, kentlilerin buradaki yeni yaşamı üzerine hayaller ürettik.

3/ Şangay: 100 yeni metro istasyonu
Yüksek yapılar arasında yaşarken, kentin güzelliklerinden mahrum kalıyoruz. Toplum ruhu giderek soluyor. Bu sorundan hareketle, Şangay'da yapılacak 100 yeni metro istasyonunun bu kent için ne gibi fırsatlar yaratabileceği üzerine fikir geliştirdik. Halk kütüphanesi, postane, anaokulu, spor alanları vb. fonksiyonlar bu banliyönün küçük yıldızları olabilirdi. Sonuçta bir banliyödeki yaşam kalitesini yükselttiğinizde, o topluluğa yeni bir yaşam sunmuş olursunuz.

4/ Sebze Bahçekenti
Bu proje, kentin dışında neler yaşandığını düşünmek üzere geliştirdiğimiz bir fikirdi. Ama burada asla bir doğa takıntısından bahsetmiyorum. Bugün kentlerdeki orta sınıfın karşı karşıya olduğu ‘tatil' krizine yanıt arayıp, yeni tatil modelleri önerdik. Emeklilerin sebze bahçesi uğraşını hafta sonu evlerine uyarladık. Kentlileri doğaya yaklaştıran, mevsimlerin değişimini daha iyi gözlemlemelerini sağlayan Sebze Bahçekenti, orta sınıflara, fazla masrafa girmeden hafta sonlarını zenginleştirme fırsatı sunuyor.

Konuşmasının ikinci bölümünde, 12. Venedik Mimarlık Bienali'nde sergiledikleri ‘Rethinking Happiness' (Mutluluğu Yeniden Düşünmek) araştırmasında yer alan ‘rural urbanism' (kırsal planlama), ‘superbazaar', ‘a campus in the fields' (kırda bir kampüs) projelerini anlatan Cibic, küçük projeleri biraraya getiren disiplinlerarası bir çalışma ile çağdaş çözümler sunduklarını ifade etti.

"İstanbul çok sevdiğim ve yüzlerce kez ziyaret ettiğim bir şehir" diyen Aldo Cibic, yeni yerleşimlerin hareketlilik ve güzel mekanlar yaratma konusunda eksik kaldığına dikkat çekerek, kentteki yaşam kalitesinin giderek düştüğünü söyledi. Bunun sadece İstanbul'a özgü bir sorun olmadığını ekleyen Cibic, kente daha geniş ve disiplinlerarası bir bakış açısı ile yaklaşmanın önemine değindi.


"Geçmişi yok etmenizden korkuyorum"

Kedisine yöneltilen "İstanbul'un belediye başkanı olsaydınız neyi değiştirdiniz" ve "İstanbul'daki dönüşümü nasıl değerlendiriyorsunuz" sorularına ise Cibic'in verdiği yanıt şöyle oldu:

"Sonuçta ben bir yabancıyım ve İstanbul'a dışarıdan bir gözle bakıyorum. Ama bazen kendimi bir gecekonduda daha iyi hissettiğimi söyleyebilirim. Bombay ve Şangay gibi metropoller de aynı sorunla karşı karşıya. Orada da yerinden edilen gecekondulular var. Sonuçta insan her koşulda mekânı insanileştirme yeteneğine sahip. Ama eğer her şeyi en baştan düşünürseniz mekân kalitesi de artar. Bunu söylerken yıldız mimarları kast etmiyorum. Onlar zaten kendi hayellerini gerçekleştirme peşinde. Yaratıcılık binadan çok, süreçten geçiyor. İstanbul'a gelen turistlerin kentle ilgili algısı hep aynıdır. Biz İtalya'da bu değerlerin bir kısmını yok ettik. Sizin de geçmişi yok etmenizden korkuyorum. Umarım siz de değerlerinizi aptal ticari alanlar yaratmak için yok etmezsiniz. Çünkü bu kentin kimliği o değil."


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :