Kentlerin küresel ve yerel ölçekte farklılaşan barınma ihtiyaçlarını karşılayacak yeni model arayışlarını tartışmak üzere 'yeni yollar' temasıyla gerçekleştirilen Konut Konferansı 2013'ün en çok ilgi çeken oturumlarından biri de 'Türkiye'den Vaka Etüdleri' oldu.
Alataş Architecture&Consulting'in İPERA25, Mental Design Works'ün İstanbul Inn Levent, CM Mimarlık'ın NOXX Apartmanı ve Oral Mimarlık'ın bol ödüllü Palivor Çiftliği projelerinin kritiğinin yapıldığı oturumda, söz konusu projeler üzerinden farklı alan ve ölçeklerde konut geliştirme olanakları ve karşılaşılan sorunların çözüm yolları ele alındı.
Oturumun ilk sunumunu gerçekleştiren Alataş Architecture&Consulting Kurucu Direktörü Ahmet Alataş, İstanbul'un tarihi semtlerinden Galata'da gerçekleştirdikleri İPERA25'te karşılaştıkları en önemli sorunlardan birinin projenin belediyeye ve Anıtlar Kurulu'na sunulma aşaması olduğunu söyledi. Belediye ile yaşadıkları krizi, "Anıtlar Kurulu nasıl olsa kabul etmeyecek; bırakın bu süreci yaşayalım" diyerek aşabildiklerini aktaran Alataş; ancak daha sonra inşaat aşamasında da şantiyenin mühürlenme tehdidi yaşadığını, belediye yetkililerinin "Siz cam bir bina yapıyormuşsunuz; biz tarihi dokuda böyle bir projeye izin vermiş olamayız" şeklinde kendilerine geldiğini anlattı. Türkiye'de korumacılık anlayışının çok tutucu olmasından yakınan ve başlangıçta iş verenin de bölgeye hakim olan tarihselliği yineleyen bir form tercih edip etmemek konusunda tereddüt yaşadığına dikkat çeken Alataş, ancak Barselona gibi şehirlerde 'bugün'ün yapılarının tarihi dokuyla nasıl birlikte olabileceğinin güzel örneklerinin görülebileceğini söyleyerek, kendilerinin de projelerine bu hassasiyetle yaklaştıklarını belirtti. Saçak ya da cumba gibi alternatifler olmasına rağmen, cepheyi bölmeden kesintisiz bir görüntü elde etmeyi tercih ettiklerini ifade eden Alataş, bölgenin yoğun dokusundan ve sokakların darlığından kaynaklanan mahremiyet ihitiyacını da cam cepheye giydirdikleri modüler ahşap kabukla karşıladıklarını sözlerine ekledi.
Vaka etüdlerinde ele alınan ikinci proje ise tasarımı Mental Design Works tarafından gerçekleştirilen İstanbul Inn Levent oldu. Proje arazisinin, İstanbul'un en yoğun akslarından Büyükdere Caddesi'nin arka arterinde yer aldığına dikkat çeken Mental Design Works kurucu ortaklarından Salih Çıkman, başlangıçta aynı zamanda bir dönüşümün söz konusu olduğu bölge için yenilikçi bir proje önerisini kabul ettirmekte yaşadıkları zorluğa değindi. Levent'i gelişmiş, nitelikli ve düzensiz, gelişmeyi bekleyen iki farklı yüz olarak ele aldıklarını kaydeden Çıkman, İstanbul Inn Levent'te de bu iki farklı yüz arasındaki kırılmayı somutlaştırmak istediklerini söyledi.
Cihangir'in daracık çıkmaz sokaklarından birinde konumlanan NOXX Apartmanı projesini anlatan CM Mimarlık kurucusu Cem Sorguç da sokak yapısının malzeme tercihindeki etkisine değindi. Sokağın bildik yöntemlerle inşaat yapmaya elverişli olmadığını ve üstelik de zaman kısıtları olduğunu belirten Sorguç, bu nedenle çelik kullanmaya karar verdiklerini aktardı. Projede doğramalar dışında herşeyin ofiste kendileri tarafından tasarlandığını kaydeden Sorguç, malzeme olarak da özellikle birbirleriyle ilişkilendirilebilecek çelik profil, küçük imalat tuğla gibi ürünleri tercih ettiklerini ifade etti.
Oturumun son sunumunda ise Oral Mimarlık tarafından geliştirilen Palivor Çiftliği ele alındı. Aradan geçen süreçte bir 'Trakya Vizyonu'na evrilen projenin bir gayrimenkul geliştirme işi olarak başladığını anımsatan Oral Mimarlık kurucu ortaklarından Emre Oral, ancak artık bir gönül işine dönüştüğünü söyledi.