Türkiye'deki ilk buluşmada Saraçoğlu Mahallesi'ne yönelik stratejiler üreten Fil Kafesi çalıştayının Hollanda'daki proje alanı Breda Panoptikon Hapishanesi oldu.
Türk Serbest Mimarlar Derneği (TSMD), Creative Initiative ve Architectuur Lokaal işbirliği ile ilki 2014'ün Aralık ayında Ankara'da düzenlenen De Olifantenkooi / Fil Kafesi Çalıştayı'nın ikincisi 25 – 28 Mart 2015 tarihlerinde Hollanda'nın Breda şehrinde yapıldı.
Ankara'da Saraçoğlu Mahallesi üzerine gelecek senaryoları üreten Hollandalı ve Türk profesyonel mimarlar, bu sefer Breda'da konuşlanan 19. yüzyılda inşa edilmiş bir panoptikon hapishanenin yeniden işlevlendirilmesine yönelik önerilerde bulundular.
Türk mentörler Prof. Dr. Güven Arif Sargın (ODTÜ Mimarlık Fak.), Enis Öncüoğlu (Öncüoğlu Mimarlık) ve Hande Obuz (Servotel) ile Hollandalı mentörler Prof. Dr. Hugo Premius (Delft University), Harm Wassink (UNStudio) ve Herman Kok (Multi Development) çalıştay boyunca oluşturulan 5 ekip ile beyin fırtınası yaptılar.
Dünya Miras Listesi'ndeki Kinderdijk Bölgesi Gezildi
Çalıştay'ın ilk gününde Hollanda'nın güneyinde, Rotterdam'ın 15 km doğusunda yer alan Kinderdijk bölgesi gezildi. Kinderdijk, 1740'ta inşasına başlanan ve Hollanda'nın en büyük değirmen ağını oluşturan 19 yel değirmenin bulunduğu bir alan. Lek ve Noord ırmaklarının birleştiği noktada, bu alanın kurutulmasına yönelik inşa edilmiş bölge, 1997 yılında UNESCO tarafından Dünya Miras Listesi'ne girdi. İsmini bir hikayeden alan Kinderdijk, Felemenkçe'de "çocuğun seti" anlamına geliyor. Şimdilerde ise bu bölgenin farkındalığını ve cazibesini artırmaya yönelik yeni bir projenin uygulama aşamasına geçilmiş. Bir mimari yarışma ile seçilen, Hollandalı bir mimarlık ofisinin ARUP ile işbirliği içerisinde ürettikleri projenin 2016 yılının sonlarında tamamlanması planlanıyor. Proje ile ziyarete gelenlerin alan ile bütünleşmesini sağlayan, rekreatif, sergi alanı, yeme-içme ve sosyal işlevleri barındıran bir yapı elde ediliyor.
Türk Mimarlarla Breda Kent Merkezinde Keşif
Çalıştayın ikinci gününde Breda şehir merkezi Türk katılımcılar ve rehberler eşliğinde gezildi. İnşaatı devam eden merkez istasyon alanı, Chassé Theater ve yeni gelişim konut bölgesi olan Chasséterrein'i kapsayan bir tur düzenlendi. Turun ardından çalıştayın asıl konusunu oluşturan Breda Panoptikon Hapishanesi'ne girilerek, katılımcılar için hayatları boyunca unutamayacakları bir deneyim yaşatıldı.
Ekipler İki Gün Boyunca P anoptikon'da Çalıştı
Ankara'da oluşturulan 5 ekip yine aynı şekilde Breda'da da öneriler üretmek üzere bir araya geldi. Hapishanenin içinde o havayı soluyarak çalışan ekipler, Türk ve Hollandalı mentörlerle fikir alışverişinde bulunarak, hapishanenin yeniden işlevlendirilmesine yönelik öneriler üzerinde 2 gün boyunca çalıştılar.
Çalışma sürecinde ekiplerin fikirlerine ve yaratıcılıklarına katkı sağlamak amacıyla, "kurgulanmış işveren rolleri"ni üstlenen yatırımcılar ve geliştiriciler Paul Rinkens (La Bergère Hospitality Group ve Qbic Ceo'su, Hollandalı futbol kulübü MVV Maastricht'in Başkanı), Rudy Stroink (Pastoe Genel Yöneticisi, Dutch Springs Ceo'su, Dutch Urban Land Institute Başkanı) ve Robert Meijer (Adalet Bakanlığı PR Yöneticisi, Breda Hapishanesi Arşivler ve Müze Görevlisi) ekipler ile görüştü. İşveren rolünü üstlenen yatırımcı ve geliştiriciler, hapishanenin kamusal değerinin öneminden, önerilecek olan işlevin uluslararası pazarda Breda'nın değerini ortaya çıkaracak bir kimliğe sahip olması gerektiğinden bahsettiler. Şu an satılık olan bu hapishanenin üstleneceği yeni işlev ile mekanın kimler tarafından kullanacağı sorusunun da altını çizdiler.
Hapishaneye Yönelik Öneriler Amsterdam'da Sunuldu
Beş ekibin çalışmaları sonucunda ortaya çıkan öneriler, 28 Mart 2015 tarihinde Amsterdam Architectuur Lokaal'de sunuldu. Hapishanenin yeni işlevini tanımlayan 5 farklı ve yaratıcı öneri Türk ve Hollandalı profesyoneller tarafından aktarıldı.
DURSTUDIO'dan Ali Dur, Onur Karadeniz, Egemen Nardereli ile Basic City'den Petar Zaklanovic'den oluşan Ekip 1 , "Dome City" başlığı ile yaptıkları sunumda, Wilhelmina Park, Chasse, tarihi merkez, Het Velkenberg ve Merkez İstasyon alanı gibi kentin farklı parçalarını hapishane alanı ile birbirine bağlayan, gastronomi üzerine bir pazar alanı (market hall) öneriyor. Hapishanenin çevresinde yer alan diğer yapıların da farklı fonksiyon alanları ile desteklenmesini amaçlayan öneride, bu işi yönetecek ve sorumlu olacak kurumun ise küçük bir belediye olabileceği düşünülüyor.
*
APTO'dan Milan Bergh ve Andrea Nienoord, ABOUTBLANK'ten Ozan Özdilek, Tamirci Architects'ten Can Tamirci ile Inspire'dan Bart van der Worp'tan oluşan Ekip 2, panoptikon hapishane fikrinin ortaya çıkış düşüncesinden, tasarım kriterlerinden ve taşıdığı değerlerden bahsederek, "hapishanenin sahip olduğu sembolik güç en iyi nasıl kullanılabilir?" sorusuna cevap arıyor. Hapishanenin Breda'nın sürdürülebilirliğini sağlayacak bir rol üstlenmesini ve kentin bir ikonu olmasını öneriyor. Buna yönelik olarak da alanda sürdürülebilir yaşamın temelini oluşturan su, hava, enerji üretimi konusunda bilinçli insanlar yetiştiren bir odak oluşturuyor.
*
İkikerebir Mimarlık'tan Kutlu İnanç Bal, Salon Architects'ten Alper Derinboğaz, Dechnology'den Freek Dech ve Uğur Sütçü'den oluşan Ekip 3, radikal bir öneri ile "Yeni Breda"yı, Panoptikon'u özgür kılan bir topoğrafya ile tanımlıyor. Kentlinin mekanda kendini özgür hissedebileceği tüm fonksiyonları barındıran bir öneri sunuyor.
*
SMALL ekibinden Hasan Okan Çetin (SMAG), Ali Sinan (Ali Sinan Mimarlık) ve Neris Parlak (ODTÜ Mimarlık), Şenel Architects'ten Arzu Şenel, Sinem Kaya Akçay ve Agnes van der Meij'den oluşan Ekip 4, Hollanda'da suyun yaşantıya etkisini göz önünde bulundurarak, hapishanenin bir sağlık merkezi odağı olmasını öneriyor. Hapishanenin hükümet tarafından kente, kent tarafından da nüfusun farklı kesimlerinin yansıması olan iş birlikçi gruplara sembolik bir bedel karşılığında satılmasını savunuyor.
Kentin bu alan ile bağlantısının kuvvetli bir şekilde sağlanarak, refah seviyesini artıran bir odak olabileceğini vurguluyor. Hapishane bölgesinde yer alan diğer yapıların yıkılabileceğini öneriyor ve Panoptikon yapısı ile entegre olmuş programları şu şekilde tanımlıyor: Kamuya açık havuz, kısa zamanlı konaklama, çalışma alanı, esnek ofisler, çalıştaylar, su atölyeleri, toplantı mekanları, restoran ve hapishanenin tarihini anlatan bir müze.
*
Architectuur Lokaal'den Stef Bogaerds, 351 Designstudio'dan Durmuş Gögüş, BC Design Workshop'tan Cansu Canaran, Banu Aksel Gürün, Burak Başçı ve Menno Kooistra Architects'ten Menno Kooistra'dan oluşan Ekip 5 , "Reflection" başlıklı sunumlarında, hapishane alanının sahiplerini, barındırabileceği fonksiyonları ve sonucunda da ortaya çıkacak olan yansımayı tanımlıyor.
Alanın %92'sinin yatırımcıya, Panoptikon'un da dahil olduğu %8'lik bir alanın ise belediyeye satılabileceğini ve bu şekilde hapishanenin kamusal bir alan yaratabileceğini savunuyor. Hapishane yapısında, kentin mevcut su sistemi ile bağlantı sağlayarak bir gölet oluşturulabileceğini ve bu sayede Panoptikon'un yansımasını görebileceklerini öneriyor.
Mentörler Panoptikon'da Proje Üretmenin Zorluğuna Dikkat Çekti
Sunumların ardından söz alan mentörler Prof. Dr. Güven Arif Sargın, Herman Kok ve Enis Öncüoğlu yapının mimari açıdan çok önemli bir değere sahip olduğundan ve fonksiyonel anlamda bir öneri getirmenin çok da kolay olmadığından bahsettiler. Sunumları genel olarak başarılı bulan mentörler, hapishanenin kime ait olması ve kimler tarafından kullanılması gerektiğinin altını çizdiler.
Architectuur Lokaal'den Indira van't Klooster ise sunumların ardından ufak bir kamuoyu yoklaması yaparak, izleyicilerden hapishanenin sahibinin kimin olması, kimin tarafından işletilmesi ve kimler tarafından kullanılması gibi konularda kamu ve özel sektör bazında cevap vermelerini istedi.
Öneriler Hollanda Hükümetine Sunulacak
Architectuur Lokaal tarafından ulusal seviyedeki tüm gruplar projelerini sunmaları için davet edilecek. Hollandalı katılımcılar, Türk katılımcılar ile ürettikleri projelerini, Ulusal Kültürel Miras Organizasyonu (National Cultural Heritage Organisation – RCE), Ulusal Gayrimenkul Organizasyonu (National Real Estate Organisation - Rijksvastgoedbedrijf) ve Adalet Bakanlığı'na (Dienst Justitiële Inrichtingen) sunacaklar.
* * *
Breda Panoptikon Hapishanesi hakkında:
İngiliz filozof Jeremy Bentham'ın 18. yüzyılda tasarlamış olduğu hapishane inşa modeli olan "panoptikon", Adalet Bakanlığı'nda çalışan bir mimar ve oğlu tarafından Breda'da kullanılarak, 1870 – 1914 tarihleri arasında inşa edildi. Panoptikon'un temelinde yatan ilke, tek odalı hücrenin içindeki mahpusa saklanacak hiçbir yer bırakmaması, buna karşılık dış cephedeki duvarın penceresinden gelen dış ışığın kuledeki nöbetçilere mahpusun her hareketinin bir silüetini izleme olanağını sağlamasıydı. Bentham'ın yaklaşımına göre, gözlemlenen her yanlış davranışının ceza getireceğini bilen, ama davranışlarının aslında ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahpusun, aklını başına toplayarak her zaman izleniyormuşçasına davranmaktan başka seçeneği yoktu. Böylece mahkûm bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda kalacaktı. Hapishane yakın bir zamana kadar kullanılıyordu. Günümüz hapishane koşulları ihtiyaçlarına yetersiz kaldığı için yapı artık kullanılmıyor ve şu an Hollanda hükümeti tarafından satılık. Alanda Arnhem ve Haarlem yapıları da yer alıyor. Bu yapıların bulunduğu bölgede şu an mülteciler ve evsizler yaşıyor.