İstanbul Serbest Mimarlar Derneği (İstanbulSMD) tarafından, YTONG'un destekleriyle düzenlenen "Genç Mimarlar Konferansı, Tasarım Öyküleri" etkinliği 5 Mayıs 2015 Salı günü Yapı-Endüstri Merkezi'de gerçekleştirildi.
Almanya'dan Frank Eittorf, İtalya'dan Tomas Ghisellini, Fransa'dan Nicolas Letschert, İngiltere'den Anna Liu ve Çin'den Linshou Wu'nun yanı sıra Türkiye'den Alişan Çırakoğlu ve Ali Hızıroğlu'nun konuşmacı olarak katıldığı konferansın moderatörlüğünü, XXI Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Hülya Ertaş yaptı.
İstanbulSMD Başkanı Prof. Dr. Ertun Hızıroğlu, açılış konuşmasında etkinliğe katılan yabancı mimarlara hoşgeldiniz diyerek, konferansı destekleyen Ytong'a teşekkür etti. Genç Mimarlar Konferansı'nın İstanbulSMD Konferans Dizisi'nin ikinci etkinliği olduğunu hatırlatan Hızıroğlu, üçüncü konferansın "sinema-mimarlık-müzik" temasıyla Ekim ayında gerçekleşeceğini duyurdu.
Genç Mimarlar Konferansı, moderatör Hülya Ertaş'ın konuşmacılara yönlendirdiği sorular ekseninde, samimi bir yuvarlak masa formatında gerçekleşti.
Ofis kurmanın 'uluslararası' yolları
Türkiye'de birçok genç mimarın yarışmalar sayesinde ofis kuruyor. Bu süreçte genç bir mimar olarak ne gibi zorluklar yaşadınız?
Tomas Ghisellini (TGA, İtalya): Şu anda İtalya'da mimarlık yapmak çok zor. Siyasi denge oldukça hassas ve toplumsal bir gerginlik söz konusu. Ofisimi kazandığım yarışmalar sayesinde kurdum. Bu üç proje de inşa edildiği için çok şanslıyım.
Alişan Çırakoğlu (Çırakoğlu Mimarlık): Ben de ofisimi birinci geldiğim ulusal bir yarışma sonrasında kurdum ama projem uygulanmadı. Diğer kazandığım iki yarışma da bu şekilde sonuçlandı. Yarışmalar bizim için önemli bir motivasyon kaynağı.
Anna Liu (Tonkin-Liu): Çok fazla yarışma projesi yapmasak da yarışmalar araştırma süreciyle bizi çekiyor. Bu süreçte elde edilen bilgi birikimi ve "yitirilen davalar" daha sonra size başka projelerde yeni alanlar açabiliyor.
Nicolas Letschert (ALU): Fransa'da yarışmalara referansla ve bir ön eleme sonucunda katılabiliyorsunuz. ALU'yu kurarken hiçbir finansmanımız yoktu. Bu süreçte kendimizi tanıtmak ve piyasaya tutunmak amacıyla politik anlamda karmaşık, toplumsal projeler yaptık. Başta bir büromuz bile yoktu, ofisimizi yavaş yavaş kurduk.
Frank Eittorf (Frank Eittorf Friends): Bu işe ilk olarak öğretmenimle başladım. Ofis kurma aşamasında ise farklı yarışmalara girdim. Almanya'daki yarışmalarda bir puanlama sistemi var. Belli bir yarışmaya katılabilmek için yüksek puanlarınız olmalı. Bunun için başka bir mimarla işbirliğine gidebilirsiniz.
Linshou Wu (WAU Design): Her işveren deneyimli bir mimarla çalışmak ister. Ama işveren önce kârla yola çıkarsa, mimarı kısıtlar. Bugün Çin'de büyük projeler belli monopollerin elinde. Bu durumda büyük ofislerde genç mimarlar için daha çok fırsat var ama risk de bir o kadar çok.
Ali Hızıroğlu (ERA): Çin'de mimarların kendi ofislerini kurması için dar bir alan var. 5-10 bin çalışanlı şirketlerden oluşan bu geniş sistem dışında kendin olmak Türkiye'ye göre çok zor. Rakip sayısı çok fazla. Türkiye'de ise durum daha farklı ve genç yaşta ofis kurma şansı daha yüksek.
"Naifliği korumak her gün verdiğimiz bir savaş"
İlk dönemdeki naifliğinizi koruyabiliyor musunuz?
Anna Liu: Naiflik yaştan çok, masumiyetiniz ile ilgili bir şey.
Nicolas Letschert: Okuldan çıktığınızda hala naifsiniz. Sonra toplumsal ve ekonomik nedenlerle bir bombardımana uğruyorsunuz. Naifliği korumak aslında her gün verdiğiniz bir savaş. Sadece geçim kaygısıyla mimarlık yapmamak ve bu naifliği korumak çok önemli.
"Mimarlar artık sadece hacim inşa eden kişiler değil"
Mimarlığa başlamak için yarışmalar dışında ne gibi yöntemler var?
Alişan Çırakoğlu: Türkiye'de üniversiteden mezun olunca proje imzalama ve yapı yapma yetkisine sahip oluyorsunuz. Başka ülkelerde bunun için ayrı bir lisans gerekiyor.
Frank Eittorf: Okulda öğretim üyesi olmak.
Anna Liu: İşbirliği ve arkadaşlık çok önemli. Şu an yaptığımız birçok proje de tanıdıklarımızdan geliyor. Abu Dabi'den İspanya'ya... İzole olmak yerine, sizinle benzer ilgi alanlarına sahip insanlar bulmalısınız.
Tomas Ghisellini: Mimarlar artık sadece hacim inşa eden kişiler değil. Meslek derinlemesine bir değişime uğradı. Gelecek için stratejiler öngörmeliyiz. Yaşadığımız ekonomik krizler, meslekle ilgili yeni sahaları, sınırları keşfetmek için bir fırsat. Her ülkede aynı durum geçerli. Mimarlar artık projelerindeki içerik ve stratejiler ile ün kazanıyor.
"Artizanal üretim tekrar önem kazanmaya başladı"
Daha önce ofislerinde çalıştığınız 'yaşlı' mimarlar ile mesleğe bakışınızdaki farklar sizin için bir fırsata dönüştü mü?
Alişan Çırakoğlu: Teknoloji kullanımı tasarım sürecine pozitif etkide bulunuyor. Mimarlar her zaman ileri bakardı ama teknoloji her şeyi daha pratik hale getirdi. Bugün dünya ile sürekli bağlantı halindeyiz. Diğer yandan mimarlığı yapma biçiminin öyle çok da hızlı bir şekilde değişeceğini düşünmüyorum.
Nicolas Letschert: Bilgisayar öncesi ve sonrasında ciddi bir nesil kırılması var. Bazen karakalem kullanmanın zevkine yeniden varsak da bilgisayarın kazandırdığı hızı göz ardı edemiyoruz.
Ali Hızıroğlu: On yıl öncesine göre durum çok farklı. Artizanal üretim tekrar önem kazanmaya başladı. Genç mimarlar el çizimlerini ayrı bir düşünce katmanı olarak projelerine ekliyorlar. Tabi üretim sürecinin bir parçası olması ve kazandırdığı hız nedeniyle teknolojiden tamamen vazgeçemiyorsunuz. Ayrıca teknolojinin sağladığı iletişim olanağı, daha esnek ve paylaşımcı bir ortam yaratıyor.
Anna Liu: Öğrencilerimizi dijitalden manuele yönlendirmeye başladık. Dijital araçlar çok güçlü olsa da bazen gençler için karmaşıklık yaratabiliyor. Arada ‘zoom out' yapıp toplumsal ve kentsel meseleleri de düşünmelisiniz.
Tomas Ghisellini: Mimarlık her zaman öğeleri bir araya getirdiğimiz bir süreç. Yani genç ve yaşlı mimarların yan yana dizildiği bir durum yok. Bu birbirine eklenerek devam eden bir süreç.
Nicolas Letschert: Az önce bahsettiğimiz naiflik, aynı zamanda dünyaya nasıl baktığınızla da ilgili. Konu, yer, talep ne olursa olsun, yeni neslin dünyaya belli bir bakışı olduğunu düşünüyorum.
"Çizim yaparken orada yaşayan insanların biyografilerini yazıyorsunuz"
Ulusal ekonomiler zayıfladıkça, mimarlık küreselleşiyor. Farklı coğrafyalara göre nasıl bir süreç izliyorsunuz? Yerel bağlam tasarımlarınızı nasıl etkiliyor?
Anna Liu: Başka bir coğrafyada proje yaparken ipuçlarını avlamaya çalışıyorsunuz. Dışarıdan bakan kişi olarak çok fazla bilgiye sahip olmamak bir avantaj.
Tomas Ghisellini: Yabancı bir ülkeye gittiğimde önce oradaki yemekleri yiyor, oranın müziğini dinliyorum. McDonald's mimarlığından nefret ediyorum. Yerin ruhunu anlamak çok önemli. Çizim yaparken orada yaşayan insanların biyografilerini yazıyorsunuz. Hassas ve saygılı olmalısınız. Mimarlık malzeme ve biçimle değil, ruhla ilgili bir konu. Akıllı bir mesafe kurmalı, içinizdeki ateşi her gün canlı tutmalısınız.
Nicolas Letschert: Gittiğimiz ülkelerde hep yerel bir ofisle çalışıyoruz. Bu hem vizyon hem de zaman açısından fayda sağlıyor. Kapılar daha hızlı açılıyor. Arazi analizleri daha çabuk yapılıyor.
Genç Mimarlar Konferansı, soru-cevap bölümünün ardından düzenlenen kokteylle sona erdi.