Bilgi profesyonellerden kamuya nasıl akar? Mimarlık yayıncılığı kuşkusuz en zor ama en çekici yayıncılık alanlarından biri. Fakat ne yazık ki ülkemizde ‘yayıncılık’ sektörü, hem mimar olmayanlar hem de mimarlar açısından düşünüldüğünde çok ilgi çeken bir konu gibi gözükmüyor.
2. Dergiler:Her ne kadar mimarlık öğrencileri ve mimarların ötesinde bir okuyucu kitlesine sınırlı olarak erişseler da mimarlık dergileri, bu alandaki iletişimde etken bir rol oynamaktalar. Profesyonellere ulaşan küçük oranda bir yayın olanağı olduğu ve bunların da okunma oranlarının düşüklüğü gözönüne alınırsa, bu ufak miktarlar bile mimarlık dünyasında dikkate değer ve etkili. Diğer yandan ana fonksiyonlarının genel mesleki bilgi ve haber vermek olduğunu kabul ederek, bu dergilerin önde gelen avantajının görsel içerikleri olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca yazarlara kelimelerin yanında fotoğrafları ve çizimleri de kullanarak mesajlarını okuyucularına iletmek ve mimarlar için bir buluşma noktası yaratmak gibi fırsatlar da sunuyorlar.
Özetle, görsellik tutkusu ve duyarlılığına sahip mimarlar için dergiler, bu tutkunun tatmin edilmesi açısından son derece uygun bir ortam. Fakat, dergilerin her zaman güncel basını ve ülkedeki mimarlık gelişmelerini izlemeleri ve bu güncel konularda yazan yazarların makalelerine sıcağı sıcağına yer vermeleri mümkün olamadığı için, bu konudaki eksikliği yurt dışında halen gazetelerin giderdiğini görüyoruz. Ülkemizde ise, mimarlık olaylarının haber verildiği, yetenekli yazarlarca eleştirildiği ve ülkenin mimarlık alanındaki problemlerine çözüm arandığı yeterli bir gazete platformu ne yazık ki bulunmamakta. Bu sonuç ise, beklentilerin dergilere kaymasına ve doğal olarak bu kadar hızlı gelişen gündemi takip edemeyen dergilerin, profesyoneller arasında hoşnutsuzluk ve hayal kırıklığı yaratmasına neden oluyor.
Diğer yandan, kaliteli mimari dergilerin her zaman kitapçılarda dekorasyon dergileriyle yanyana sergilenmek gibi bir dezavantajla karşı karşıya kalmaları söz konusu. Sevindirici olan ise, en iyilerinin şimdiye kadar hep meraklı okuyucu tarafından tercih edilmeleri.
Bir diğer handikap olarak bahsedebileceğimiz, yeni jenerasyonun her konuda olduğu gibi mimari bilgiye ulaşmak için de interneti kullanması, sadece dergiciliğin geleceğine değil, bütün yazılı iletişim araçlarının akıbetine de gölge düşürmekte. Bu durum, yayıncılığın kendi alanını bir kez daha yeniden tanımlaması gerektiğini gösteriyor. Televizyon izleme oranının yüzde 94, kitap okuma oranının yüzde 4 olduğu, çocuklarını kitabın kokusundan uzak ve kitap korkusuyla yetiştiren bir Türkiye'de her konuda olduğu gibi mimarlık alanında da yazılı malzemenin geliştirilmesi ve özendirilmesi gerekmekte. Bu yazıda özellikle vurgulanmak istendiği gibi, ‘Dünyayı yöneten kalem, mürekkep ve kağıttır' sözünden yola çıkarak, önce ülkemizde eksikliği hissedilen kağıt, kitap sevdirme sorunsalının çözülmesine öncelik verilmeli. Çünkü kendiliğinden inanılmaz bir hızla ilerlemekte olan sanal yazın dünyasının varlığı kendini zaten kabul ettirmekte.
Tekrar başa dönersek, eleştirel ve sağlam içerikli yazılar ve iyi düzenlenmiş fotoğraflarla zenginleştirilmiş bir derginin, bir mimari sahnenin görsel olarak yaratılması açısından başarılı bir araç olduğunu söyleyebiliriz. Hatta, eğer salt mimarların reklam aracına dönüştürülmeden kullanılır ve göz boyayan ama içi boş işleri birer dünya harikası diye pazarlamazlarsa, günümüz mimari dergileri, mimarlık sanatının dünyaya entellektüel bir bildirisi olarak kayda geçebileceklerdir. Çünkü, günümüz mimarlığının önde gelen aktörlerinin, bu dergilerin hazırladığı ortamda kendilerini duyurmuş oldukları da açıktır.