Mimarlıkta İletişimin Üç Şekli

Burçe GÜRSEL / 05 Eylül 2008
Bilgi profesyonellerden kamuya nasıl akar? Mimarlık yayıncılığı kuşkusuz en zor ama en çekici yayıncılık alanlarından biri. Fakat ne yazık ki ülkemizde ‘yayıncılık’ sektörü, hem mimar olmayanlar hem de mimarlar açısından düşünüldüğünde çok ilgi çeken bir konu gibi gözükmüyor.
3. Gazeteler:

Gazetede yazmak ise, aşırı bir açıklık ve verimli zaman kullanımı beklentisine cevap verebilmeyi gerektirir. Politik tuzaklar ve acımasız eleştiri oklarıyla karşılaşılmasına rağmen, son derece heyecanlı ve hareketli bir ortamdır. Burada söz konusu olan zamana karşı bir yarıştır. Üstelik kentsel, sosyal ve ekonomik içeriği olan, 1200 kelimelik bir mimari yazıyla, yazarın düşüncelerini milyonlarca okuyucuya aktarması da kolay bir iş değil. Kuşkusuz, sürekli sanat, edebiyat ve tarih konularıyla diyalog halinde olmak, yazma disiplinin ağırlığının yanında, yazara hem ayrıcalıklı hem de şanslı olduğunu hissettir.

Gazete, yazar için daha rahat bir çalışma sistemine fırsat veren derginin aksine, kısıtlı zamanda çok daha düzenli bir ürün beklentisi içindedir. Bir avantaj olarak ise, gazetenin, diğer yayınlar tarafından eşit derecede sağlanamayacak bir ‘halk arasında görünür olma' durumuna imkan vermesini sayabiliriz.

Bu yorumlar ışığında ülkemize bakarsak, Türkiye'de, 80'lere kadar çoğu gazetede güncel mimarlık olaylarından bahsedildiğini ve bu konudaki eleştiri yazılarına yer verildiğini biliyoruz. O dönemden sonra ise, yeterli sayıda ve donanımda mimarlık gazetesi çıkartılmamış, diğer gazetelerde de mimarlık gündemine –en azından rant ve çıkar kaygısı ile yabancılara satılan araziler hakkında olmayan, genel mimarlık haberlerine- her zaman rastlamak imkansız hale gelmiştir.

Mimari gazeteciliğin kamuda basmakalıp veya sınırlı olarak görüldüğü düşünülebilir. Fakat, mimarlık gazetesi, profesyonel bilgi ve edebi yetenek anlamında zengin içeriğe sahip olduğunda, sadece meslekle ilgili olanlar için değil, mimarlık dünyasını uzaktan izleyenler için de oldukça eğitici ve aydınlatıcı bir kaynak.



Yapılan işi, ortaya çıkan söylemi herkese aktarabilmek ve bu anlamda kamunun ilgisini uyandırmak, mimarlık dünyasının en önemli sorunsallarından biri olarak kabul edilirse, dikkat çekme eylemi de ancak düzenlenen önemli etkinliklerle ve yazılı basının hizmetleriyle mümkün olabilir. Bu araçların verimli kullanılmadığı durumlarda ise, bu etkinlikler çok fazla ses getiremiyorlar. Üstelik, okuma oranlarının son derece düşük olduğu bir ülke söz konusuysa, hala el değmemiş ve gizemli bir dal olarak görülen mimarlığı kişilere anlatmak bir o kadar zorlaşıyor. Bu nedenle, hem güncel gazetelerin editörlerine hem de mimari yayıncılık alanında çalışanlara çok iş düşüyor. Örneğin, yurtdışında günlük gazetelerin mimarlık sayfalarının nasıl daha etkili olabileceği ve nasıl bir mimarlık dilinin kullanılması gerektiği tartışılırken, ülkemizde bu şimdilik bir hayal olmakla beraber, mimarlık gazetelerinin bile eksikliğini hissetmekteyiz. Mimarlık ve kamu arasında olması gereken bu iletişimin başarısı da kesinlikle, yazarların yeteneklerine ve okuyucularını etkileyip, mimari bilgiyi onlara doğru şekilde anlatabilmelerine bağlıdır.

Mimar okumalıdır. Mimar yazmalıdır. Mimar okuduğunu yorumlamalıdır. Nasıl sadece varolan mimarlığı yargılayabiliyorsak, mimarlığı da varolan yazınla, sözle, somut düşüncelerin kelimelerle oluşturduğu yapıyla insanlara aktarabiliriz.

Bir bina nasıl bir şeydir? Üç boyutlu hali herkes tarafından doğru olarak hayal edilebilmiş midir? Bu projenin arkasındaki söylem nedir? Bir çok kişi bu sorulara, çoğu kez projeyi anlamadan ve proje hakkında net bir fikri olmadan cevap vermeye çalışır. Bunların sonucunda, ülkemizde sıkça karşılaştığımız gibi ortaya çıkan olumsuzluk, büyük bir bilgi kirliliği ve yanlış anlaşılmalardır. Buna karşın unutulmamalıdır ki, bazen mimarların bile yanlış yorumladığı projeleri ve fikirleri, dilin büyüsünü kullanarak kişilere ulaştırabilen ve gerçekte ne olup bittiğinin anlaşılmasını sağlayan o büyücüler yazarlardır, yazan mimarlardır. Gelişmekte olan toplumlarda hep en az ilgiyi çeken mimarlık, proje üretme eyleminin yanında, fark yaratmak ve toplumu uyutarak istediğini yapabilme amacında olan çevrelerin direncini kırmak adına, yazılı basının bu üç alanında, daha çok yazınla ve eleştiriyle provoke edilmelidir.

Kaynaklar:
1.
23. UIA 2008 Mimarlık Kongresi ‘Mimarlık ve Gazeteler' Specialist Session Oturum Notları, 30 Haziran 2008, Torino.
2. Architettura 23.UIA 2008 Kongre Özel Baskısı Mimarlık Gazetesi, 29 Haziran-3 Temmuz 2008, Torino.
3. Cumhuriyet Gazetesi, Uğur Hüküm, Pazar Yazıları, 24 Ağustos 2008, İstanbul.


Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :