Eren Tümer Mimarlık Ofisi Kurucusu Eren Tümer, Adana Şakirpaşa Havalimanı'nın taşınması hakkında yazdı.
Fotoğraf: https://turkiyeturizmansiklopedisi.com/
Özet:
Adana Şakirpaşa Havalimanı’nın kapatılması tartışmaları hem kent bileşenlerinin hem de sivil halkın gündemini uzunca bir süre meşgul etti. Havalimanı'nın 2024’ün son çeyreğinde kapatılması ve “iki şehrin tam ortasına” yapılarak herkesi mutlu edeceği düşünülen Çukurova Havalimanı’nın faaliyete geçmesi Adana’nın kentsel prestiji çerçevesinde yeni bir tartışma konusu haline geldi. Öte yandan, Şakirpaşa Havalimanı’nın başka çözüm yolları aranmadan kapatılmasının kentsel hafıza ve şehirleşme üzerindeki etkileri ise tüm bu tartışmaların özünde yer alan bir kavram olarak varlığını sürdürdü. Bilindiği gibi, neo-liberal planlamanın izleğindeki iktidar(lar), geçmişten bu yana kentsel mekânlar üzerinde müdahalelerde bulunmuş, şehirlerin fiziksel yapısını ve toplumsal belleğini ideolojik görüşler bağlamında dönüştürme gayreti içerisinde olmuştur. Bu tür müdahaleler genellikle teknik zorunluluklar veya gereksinimler gibi sunulmuş ve aslen ideolojik anlamlar taşıyan söz konusu bu dönüşümler, şehir sakinlerinin beklentileri ve sivil toplum kuruluşlarının bilimsel görüşleri çoğu zaman göz ardı edilerek gerçekleştirilmiştir.
*
Türkiye'nin en eski havalimanı olan Şakirpaşa Havalimanı, faaliyete geçtiği 1937 yılından (1), kullanım dışı bırakıldığı güne kadar (ve hâlâ) Adana’nın kentleşmesinde, şehirlinin alışkanlıklarında ve dolayısıyla da belleğinde önemli bir yer tutar. Bilindiği gibi Adana Şakirpaşa Havalimanı’nın kapatılması kararı, iktidar tarafından kent bileşenlerinin ve de en önemlisi şehirlinin görüşlerine deyim yerindeyse kulak tıkanarak alındı ve Havalimanı, 2024’ün son çeyreğinde de resmî olarak devre dışı bırakıldı.
Yalnızca neo-liberal politikaların izleğinde olan iktidarlar, şehir idarecileri ya da özel sermayeler marifetiyle gerçekleşen kentsel müdahaleler, kentlerin salt fiziksel durumunu (çoğunlukla olumsuz biçimde) etkilemekle kalmaz, belleğini de -hatta kimi zaman da bile isteye- tahrip eder veya dönüştürür. Mevcut iktidar partisinin başta Atatürk Kültür Merkezi, Taksim Meydanı ve Atatürk Havalimanı olmak üzere, şehir stadyumları ve şehir hastaneleri gibi konulardaki uygulamalarında bu yaklaşımların önemli örnekleri, hiçbir uzmanlık gerektirmeksizin, rahatlıkla izlenebilir. Bu çerçevede, neo-liberal planlamanın bir özelliği olarak, aslen ideolojik bağlamda alınan kimi kararlar genellikle “teknik zorunluluklar” ya da “hayatın gerçekleri” olarak servis edilir (2).
Elbette kentler, tıpkı mimarlık pratiğinde de olduğu gibi, ideolojik, politik, ekonomik ve toplumsal değişimler doğrultusunda -kaçınılmaz bir biçimde- dönüşür. Ancak şehirleri ve içerdiği mekânları biçimlendiren yalnızca değişmekte olan fiziki çevre değildir. Toplumsal yaşam ve alışkanlıklar, insan ve onun kentsel mekânlar ile kurduğu ilişki bu anlamdaki temel bileşenleri oluşturur. Yani şehir, fiziksel çevre ile toplumsal ilişkilerin diyalektik ilişkisinden oluşan bir bütündür (3).
Söz konusu ilişkilerin dikkate alınmadığı kentsel değişimler, çoğunlukla devlet ve iktidar politikalarının ortak çıkarları doğrultusunda, yasal çerçevenin yeniden, tek taraflı ve süratle belirlenerek gerçekleştirildiği müdahalelerin bir sonucudur. Bu bağlamda, şehirlinin belleğinde ve alışkanlıklarında yeri olan ve az evvel örnekleri verilenlerle birlikte Şakirpaşa Havalimanı gibi kentsel mekânlar; gerekli görüldüğü takdirde yeniden üretilebilen, satılabilen, takas edilebilen ve hatta dağıtılabilen birer meta halini almaktadır (4).
Gücünü ve varlığını kentsel mekân üzerinden inşa etme sürecine başvuran (ve doğal olarak yerel idarecileri de kapsayan) iktidar olgusu, kentleri ve ona içkin mekânları katılımcılıktan aciz, buyurgan bir dil ile dönüştürdüğü sırada şehirler, şehirlinin hafızası ve beraberinde kent hayatına dair beklentileri tahrip olur. Dolayısıyla, yıkılanın yerine kamusallığı ideolojik gayelere yaslanan (aslen 1800’lerde bir Osmanlı dönemi uygulaması olarak bilinen millet bahçelerini yeniden inşa etme (5) örneğinde olduğu gibi) bir işlev ile öncekini unutturma ya da toplumsal hafızaya doğrudan müdahale ile onu dönüştürme çabaları, söz konusu politikaların ardındaki ideolojik görüşleri dikte etmenin farklı yöntemleri olarak belirir.
Fotoğraf: https://cdn.teknofest.org/
Dolayısıyla, iktidar tarafından Adana Şakirpaşa Havalimanı’nın (henüz fiziksel bakımdan olmasa da anlamsal olarak) yıkılarak, daha cenazesi kalkmamışken yerine toplumca kabul edileceğinden şüphe duyulmayan türden bir festivalin alelacele enjekte edilmesi, şehirlinin kabullenmekte zorlanacağı bir meseleyi unutturma, dönüştürme ya da her ne kadar şu an dolaylı bir ilişki kuruyor olsak da Harvey’in “yaratıcı yıkım” (6) olarak adlandırdığı eylemler için çarpıcı bir örnek teşkil edebilir.
Notlar:
1. Adana Havaalanı Raporu (Ekim 2008). www.agv.org.tr/ek/havaalanirapor.pdf
2. Omacan S. (23 May 2024) Kabataş İskele Meydanı vakası: Kentsel siyaset ve muhalefet sendika.org/2024/05/kabatas-iskele-meydani-vakasi-kentsel-siyaset-ve-muhalefet-706028
3. Tülin Selvi Ünlü (08 Mar 2021) Nedir Bu “Kentsel Bellek” ve Ne İşe Yarar? www.marmara.gov.tr/tr/nedir-bu-kentsel-bellek-ve-ne-ise-yarar
4. Uğurlu, Ö. (2013). Neoliberal politikalar ekseninde Türkiye’de kentsel mekânin yeniden üretimi. TTB Mesleki Sağlık ve Güvenlik Dergisi, 13(47), 2-12.
5. Duru, B. (2020). Türkiye’ye Özgü Bir Projenin Görünmeyen Yüzü: Millet Bahçeleri. Mimarlık Dergisi (412), 16-19.
6. David Harvey, Asi şehirler (Şehir hakkından kentsel devrime doğru), (Çev. Ayşe Deniz Temiz), İstanbul: Metis Yayıncılık, 2013, 240 s.