6 Maddede 2016 Mimarlık Trendleri

Tuba Tellioğlu Şeren / 21 Mart 2016
Yüzen ev önerilerinden günümüz aileleri için tasarlanan multi-fonksiyonel yaşam alanlarına, ileri teknoloji tasarım örneklerinden kitle fonlamasıyla gerçekleştirilen sosyal projelere; 2016’da mimarlık dünyasının gündemine damgasını vuracak önemli başlıkları bir araya getirdik.

Baca Architects tarafından tasarlanan Yüzen Evler Projesi  

1. Yüzen Evler ve Her Yerde Daha Çok “Su” 
Uzakdoğu kültürüne sahip bir mimarın ‘su’yu tasarımın temel bir parçası haline getirmesi fikri doğal karşılanabilir. Ancak önümüzdeki dönem mimari ve su birlikteliğini dünyanın her yerinde daha çok görmeye başlayacağız. Bugün Rotterdam’da, herhangi bir fırtına durumunda küçük göletlere dönüşebilen meydanlardan bahsedilmesi ya da Baca Architects’in Londra’nın kanalları için önerdiği “Yüzen Evler” projesi; suya duyulan ilginin giderek arttığının altını çiziyor. Buradaki en büyük itici güç ise küresel iklim değişiklikleri. Yükselen su tehlikesiyle birlikte tasarımcı ve mimarlar ‘su’yu, tasarımlarıyla bağıntılı dinamik bir eleman olarak ele almaya başladılar.  

2. Kuleler Arasındaki Bağlantılar 
Kuleler arasındaki bağlantı bir yaya yolu, bisiklet köprüsü (Mimar Steven Holl’ün Kopenhag için tasarladığı yapıda kullanmış olduğu gibi) ya da yeşil bir alanla kurulmuş olabilir. Mimar Vo Trong Nghia, Ho Chi Minh City için tasarladığ bu projede kulelerin çatılarında birer teras bahçe oluşturarak 3 yapıyı birbirine bağlamış. Daha uç örneklerde ise bağlantı elemanı olarak karşımıza yüzme havuzları çıkıyor. Londra’daki Nine Elms, Tommaso Bernabó Silorata’nin Paris’teki Skyframe ve Hindistan’ın Gujarat şehrindeki Twilight Star projelerinin ortak noktası ise apartman kulelerinin havada asılı duran transparan yüzme havuzlarıyla birbirine bağlanıyor olması. 

Fotoğraf: Diamond Lotus, Vo Trong Nghia Architects izniyle 

3. Tasarımda Kitle Fonlaması
Kitle fonlaması ilk kez, 2011’de New York’ta +Pool için başlatılan Kickstarter kampanyasıyla popülerlik kazandı. Bu kampanya artı formuna sahip, Hudson nehrinin suyunu filtre ederek temizleyen bir yüzen havuz projesi için başlatılmıştı. Bunun dışında Rotterdam menşeli mimarlık ofisi ZUS’un tasarımını üstlendiği Luchtsingel köprüsü de kitle fonlamasıyla inşaatına başlanan projelerden bir diğeri. Bjarke Ingels ise Kopenhag için tasarladığı Amager Bakke Enerji Santrali’yle kitle fonlaması trendine kapılan starchitect’lerin başını çekiyor.

 BIG tasarımı Amager Bakke Enerji Santrali

4. İnsancıl Mimari
Sosyal gelişimi destekleyen projelere duyulan ilgi giderek artıyor. Bir grup mimar ve şehir bölge planlamacısından oluşan Assemble, Liverpool Toxteth bölgesi için gerçekleştirdikleri sosyal projeyle sanatçılara verilen Turner Ödülü’nü kazanmış ve herkesi şaşırtmıştı. MoMA PS1 Genç Mimarlar Programı aynı şekilde İstanbul’daki PATTU ve New York’taki Politik İnovasyon çalışması için Andres Jaque’ın ofisinin projelerine yer vermişti. Bu arada MoMA Mart ayı boyunca Fukushima sonrası insancıl mimariye odaklanan modern Japon mimarisinden örneklere yer veren bir sergi gerçekleştiriyor. Eindhoven Tasarım Akademisi Direktörü Thomas Widdershoven da öğrencileri günümüzün sosyal sorunlarına çözüm bulan projelere dahil etmenin ve onları bu tarz projeler üretmeleri konusunda yüreklendirmenin en önemli gündem maddeleri olduğunu dile getiriyor. Kısaca önümüzdeki yıl, daha fazla sayıda modern mülteci yerleşim bölgesi projesi ve insan odaklı tasarım görmeyi umut ediyoruz.

 Eindhoven Tasarım Akademisi mezunlarından Manon van Hoeckel tarafından tasarlanan Limbo Elçiliği. Fotoğraf Manon van Hoeckel izniyle.

5. Multi-fonksiyonel Yaşam Alanları
İngiltere’de, tüm fonksiyonların bir arada sunulduğu ve geniş ortak kullanım alanlarına yer veren iç mekan planları, büyük bir ilgiyle karşılanıyor. RIBA’nın yayınladığı rapora göre; yaşama, yemek yeme ve mutfak bölümlerini bir araya getiren çok işlevli aile mekanlarına duyulan gereksinim önümüzdeki yıllarda hızla yükselişe geçecek.

Duggan Morris Architects tasarımı Old Bearhurst  

6. Yüksek Teknolojili Evler
Yüksek teknoloji deyince kuşkusuz akla ilk, Viyana menşeli Coop Himmelb(l)au mimarlık ofisi geliyor. Firmanın son projesi Çin Modern Sanat Müzesi (MOCAPE) için robotları kullandığını biliyoruz. Joris Laarman da aynı şekilde, Amsterdam kanallarından biri üzerinde inşa edilecek bir köprü için robot kullanacak. Bunun yanısıra yaşam alanları da her türlü akıllı ürünün bir arada kullanımına elverişli hale gelerek yeni teknolojilere uyumlanıyor. İngiltere’deki RIBA da(Royal Institute of British Architects) programlanabilir aydınlatma ve entegre ses/görüntü sistemlerine duyulan ilginin giderek artacağını dile getiriyor. En son Yves Béhar’ın tasarladığı akıllı kilit sisteminin, akıllı telefon sayesinde neler yapabildiğine şahit olmuştuk.

Joris Laarman’ın Amsterdam’da robotlar tarafından inşa edilen köprüsü     

Bu haber blouinartinfo.com’dan derlenmiştir
 


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :