Mimar Alper Derinboğaz 40 Under 40 Ödülü’nü alarak 2019’ da Avrupa’nın en başarılı genç mimarlar listesine girdi. Ödüller, 13 Haziran’da Atina’da gerçekleşecek olan töreni ile verilecek.
‘Alper Derinboğaz mimarlığa yenilikçi ve esnek tasarım çözümleri getirerek geleneksel düşünce biçimini bozuyor.’’
Chris Van Uffelen, 2018, Young Visionaries / The New Generation of Architects.
Avrupa Mimarlık, Tasarım ve Kent Çalışmaları Merkezi tarafından 40 yaşın altındaki mimar ve tasarımcılara verilen ödül, kentsel planlamadan yapılı çevreye dek tasarımın tüm unsurlarını merceğe alarak mimarların çizgilerini değerlendiriyor; çağdaş ve estetik değerlerin keşfedilmesi ve ilerletilmesine önem veren isimleri onurlandırıyor.
İstanbul Müzesi, Fitaş Pasajı, Ausburg E-Co Tower, Antalya Green Hub Masterplanı ve Augmented Structures’ın mimarı olan Derinboğaz, sanat mühendislik arakesitinde duran projeleri var ederken, “Formun ötesinde anlamları aramak’’ olarak tanımladığı tasarım yaklaşımında en önemli evrenin araştırma kısmı olduğunun altını çiziyor.
Alper Derinboğaz'ın Sanattan Müzelere Uzanan Öyküsü
Alper Derinboğaz 2005 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nden mezun oldu. California, Los Angeles Üniversitesi, Mimarlık ve Şehircilik bölümünde yüksek lisans derecesi için Fulbright Bursu aldı ve UCLA Yüksek Lisans Ödülü’nü kazandı. Fransızca’da “yeni fikirler veya eleştiriler için bir buluşma alanı” anlamında da kullanılan ‘Salon’u 2010 yılında bir mimarlık ofisi olarak kurmadan önce, mimar olarak Los Angeles’ da müze, yüksek yapı ve okul projelerinde görev aldı.
Derinboğaz’ın gerçekleştirdiği projeler, fiziksel çevreyi zaman ve mekân arasındaki potansiyel ilişkiler üzerinden araştırıyor. Yerin ve bağlamın değerlendirilmesi, bu değerlendirmenin farklı ölçeklerde müdahaleler ile yoğunlaştırılması üzerine kurulu tasarım yaklaşımı her projede farklı bir karşılık buluyor.
Science Island, Kaunas, Lithuania, 2016
Master plandan, müzelere ve enstalasyonlara uzanan işlerinde başvurduğu, müdahaleler her şeyden çok toplumsallığı ve çevreyle ilişkiyi ön plana çıkarıyor. Derinboğaz, mimarlığa dair bu kavrayışını, bir röportajında şöyle özetliyor:
“Mimarlık insanların yaşam ve çevreyi algılama biçimlerini birebir dönüştürüyor, yönlendiriyor. Bu bilinçle en çok dikkat ettiğimiz alan projelerimizin sosyal yapıyla kurduğu ve kurabileceği ilişkiler. Örneğin bir müze tasarlarken objenin sergilenmesi kadar insanların karşılaşma ve bir araya gelme alanlarını da önemsiyoruz. Bizde meydan kültürü olmasa da başka karşılaşma alanları var. İnsanların bir araya gelebilmeleri için buluşma alanları, avlular ve ara sokaklar gibi mimari araçları sıkça kullanıyoruz ve temas noktaları oluşturmayı hedefliyoruz. Çünkü gündelik hayatta ne kadar az bir araya gelirsek dijital hayatta da o kadar ‘perception bubble’ dediğimiz izole alanlara hapsoluyoruz. Gerçekten karşılıklı bir anlayış getirebilmek için ender alanlardan bir tanesi mimarlık ve biz de bu sosyal boyutunu önemsiyoruz.”
2011’de Derinboğaz’ın Türkiye’deki ilk kamusal mekan projesi olan “Augmented Structures” mimarlığın kamusal alanla ilişkisini tanımlayan ve dijital üretim tekniklerini tasarım sürecine entegre eden ilk ürünlerinden. İstanbul’un önemli kamusal mekanlarından biri olan Galatasaray Meydanı’na bakan Yapı Kredi Kültür-Sanat Binası’nın cephesini yeniden oluşturmuş projeyi sanatçı Refik Anadol ile hazırladı ve araştırma sürecini belgeleyen bir sergi de eşlik etti.
Augmented Structures, Yapı Kredi Cultural Center, Istanbul, Turkey
British Council tarafından organize edilen ve sanatçı Andreas Fogerasi’nin konsepti üzerine çalışıtığı “Panorama” projesi ise, İstanbul’un en yoğun kamusal mekanlarında bir aracı gibi davranan, ziyaretçiler ile kentsel peyzajın etkileşimine odaklanan bir yapı. Aynı zamanda kentin dönüşümünü sorgulayan proje, oyunu andıran bir çevre yaratmak için mimari elemanlarla gerçekleştirilmiş bir platform. Bu iki proje ve Gate’in hayata geçirilmesinin ardından Derinboğaz, 2011 yılında Arkitera Mimarlık Merkezi tarafından Genç Mimar Ödülü’ne değer görüldü.
2013’te, “Haze/Füz” önerisi ile MoMA YAP İstanbul Modern sergisinde yer aldı ve takip eden yıllarda geliştirdiği özgün mimarlık yaklaşımları Derinboğaz’a uluslararası alanda birçok ödül getirdi. 2015’te Plan Dergisi Yenilikçi Mimarlık ve Architizer A+ Ödülü’nü, 2017’de World Architecture Award, 2018’de German Design Award ve Green Good Design Ödülleri’nin sahibi oldu.
Derinboğaz bu dönemde birçok projesinde ve söyleşide öne çıkan inovasyon ve teknoloji konusunu mimarlık bağlamında bir röpörtajda şu şekilde değerlendiriyor:
“Bildiğimiz anlamda inovasyonun insanlığın geleceğine her zaman gerçek faydası dokunmadı. Seri üretim bandı icat edildiği için hepimiz refah seviyesi daha yüksek bireyler olmadık veya ekin makineleri geliştirildiği için daha sağlıklı besinler yeme şansı edinmedik çünkü teknolojik gelişmeler tek başlarına anlamsızdırlar. Bunları geleceğe dönüştüren ise kullanım amaçları ve hayatımıza adapte edilme biçimleridir. Bu bağlamda asıl gelecek kestirimlerimizin bu yenilikleri kullanım amaçlarımızı nasıl tasarladığımızda yattığını düşünüyorum. Teknolojinin bu kadar hızla geliştiği ancak insani amaçların pek az olgunlaştığı bir dönemde, herkesin yararlanabildiği kentler, mekanlar oluştukça gerçek yeniliklerle karşılaşacağımıza inanıyorum.”
2014 yılında Türkiye’nin ulusal ölçekte ilk kez katıldığı 14. Venedik Mimarlık Bienalinde Tabanlıoğlu kuratörlüğünde Türkiye Pavyonu’nda yer aldı. İstanbul’un kentsel gelişimini Murat Güvenç’in araştırmalarına dayanarak inceleyen serisi Modalities of the Spontaneous (Gelişigüzelin Metodları) İstanbul’un topografyasının, rastgele görünen kentleşmeyi nasıl yönlendirdiğini ele alan mimari, planlama ve coğrafya arakesitinde bir araştırma olarak yer aldı. Bu araştırma sonuçları, bilgi yoğunluklu rölyeflerle Hafıza Mekanları adlı Türkiye Pavyonu’nda sergilendi.
Maltepe Fire Station, Istanbul, Turkey, 2019
Geliştirdiği tasarım yöntemini, kamusal alan, planlama ve tarihe ilişkin okumalara entegre ederek projelerinde özgün bir dil ortaya çıkaran Derinboğaz’ın 2016’da inşaatına başlanan projesi İstanbul Müzesi’nin yapımı devam ediyor. Uzun süredir beklenen müze, M.Ö. 7. yüzyıla kadar uzanan kentin geçmişini fragmanlar şeklinde anlatıyor. 2016 yılında onaylanan proje, mimari tasarım ekibinin yanısıra küratöryel sorumluluğu üstlenen Luca Molinari Studio’nun yanısıra, farklı alandaki araştırmacılar, İstanbul konusunda uzman tarihçiler ve farklı birçok disiplinden oluşan geniş bir ekip ile gerçekleştirildi.
Derinboğaz 2019 yılında Antalya Green Hub Masterplanı, Müzik Müzesi, Villa Topos projelerinin yanı sıra İstiklal Caddesi üzerinde yer alan ve 1960’ların sonunda Beyoğlu’nun ilk modern pasajlarından biri olan ve uzun süreler sinema olarak kullanılan Fitaş’ın pasaj olarak yeniden kullanımına ilişkin mimari proje çalışmalarına devam ediyor.
Profesyonel çalışmalarının yanısıra, İstanbul Teknik Üniversitesi ve Bilgi Üniversitesi’nde mimari tasarım stüdyosunda stüdyo yürütücülüğü ve çeşitli yarışmalarda jüri üyeliği görevini sürdüren Alper Derinboğaz, yürüttüğü tasarım stüdyoları, düşey yerleşimler, bağlamsal özgünlük ve yeni medya-mimarlık arasındaki karşılıklı ilişkilere odaklanıyor.
Tören ve Sergi
Avrupa’da ve dünyada mimarlık ve tasarım dünyasında gelecek vaat eden ve Paris Ulusal Mimarlık Okulu’nun (Paris-Belleville Ecole Nationale Superieure d’architecture) akademisyenlerinden Bita Azami, Paul Gresham, Anne Grillet-Auberti, Ionnis Karalias, Herve Roux gibi teori ve mimarlık pratiği içinde yer alan üyelerin seçimleri ile sonuçlanan 40 UNDER 40 EUROPE 2019 ödülleri, 13 Haziran’da Atina’da gerçekleşecek olan ödül töreni ile sahiplerini bulacak. Ödüle konu olan projelerden oluşan sergi ilk olarak Atina’da ardından Avrupa’nın farklı şehirlerinde sergilenecek.