Biçim Kuşu Takip Eder: Tasarım Kriteri Olarak Kuş Güvenliği

E. Seda Kayım / 25 Ocak 2008

Her yıl, yalnızca Amerika Birleşik Devletleri 'nde yaklaşık 1 milyar kuş bina, köprü ve benzeri insan yapılaşmalarına çarparak ölüyor. Her iki yılda bir Chicago üzerinden uçan 5 milyon kuş, yaklaşık olarak 250 tür, yalnızca şehrin yoğun yapılaşması içinden geçerek telef oluyor. Bunda elbette, yeşil örtü, su ve ışıklandırma gibi çevresel faktörler rol oynuyor.

Fakat neredeyse soy tüketecek büyüklükte bir tehlikeye dönüşen, yapılaşma sonucu kuş ölümlerinde en önemli etken, cam kullanımı gibi gözüküyor.İnsanlar için son derece alışılagelmiş, gerekli, hatta son yıllarda giydirme cephelerde kulanıldığını görmekten sıkılmaya başladığımız, basit bir malzeme olan cam, gerçekten de Amerika'da sosyal bir kriz boyutuna taşınan kuş ölümleri nin sorumlusu ilan edilmiş durumda. Gerçekten de, özellikle büyük şehirlerde sayıları gittikçe artan cam cepheli bina ve gökdelenler, göç sezonundaki kuşlar için önemli bir tehlike arzediyorlar.     

Kuşlar, rotası belli uçuşları sırasında bir cam cephe ile karşılaştıklarında, bunun bir yüzey olduğunu fark edemeyebiliyorlar. Şeffaf ve dokusuz cam kullanımında, güneşin geldiği yöne bağlı olarak cephenin arkasında kalanları, ve hatta arkadaki binayı görebilen kuşlar, farkettikleri derinliğe aldanarak cam cepheye büyük bir süratle çarpıyorlar. Ayna filtreli yansıtmalı cam kullanılan giydirme veya doğramalı sistemlerde ise, yine güneşin vurduğu açıya bağlı olarak, kuşlar cam cepheden yansıyan ağaçları ve gökyüzünü görüyorlar. Sonuç yine aynı: Binayı ayırdedemeyen kanatlı canlılar, binaya çarparak telef oluyorlar.

Son on yılda artan bir tempoyla önemsenmeye başlayan ekolojik tasarım kritelerine baktığımız zaman, yapılaşmanın neden olduğu böyle bir doğal tehdide dair önlem alındığına rastlamıyoruz. Öte yandan, ısı emisyonunu dengeleyen şeffaf camların, mevcut ışığın bir kısmını kırıp bir kısmını yansıtarak sera gazı oluşumunu engelleyen reflektif camların kullanımı, gerçekten bu denli büyük rakamlarda kuş ölümüyle sonuçlanıyorsa, ekolojinin hangi tarafında duruyoruz ?

Yapılan araştırmalar sonucu, özellikle yüksek yapılarda, kuş güvenliğinin, tahminin çok daha ötesinde önem kazanması gereken bir tasarım kriteri olduğu ortaya çıkıyor. Henüz çok ciddiye alınmasa da, bu soruna yönelik geliştirilen çözümler ve uygulamalar, konunun özellikle ‘gökdelenler ülkesi' Amerika'da ses bulmasını sağlıyor. Üstelik de LEED adı verilen ekolojik yapı statüsü nü kazanmış yapılar bu gibi kuş ölümlerine karşı bir garnti oluşturmadıklarında...

Aslında yapılması gerekenler oldukça basit bir mantığa oturuyor: Kuşlar, camı katı bir bariyer olarak göremediklerinde, ona doğru uçmak istiyorlar. Fakat çoğu kuş, insanların göremedikleri ultraviyole ışınları algılayabiliyorlar, hatta tepki bile veriyorlar. Kuşların ultraviyole ışınlara karşı tepkilerini ölçmek için çok daha fazla test ve araştırma gerekse de, bu konuda çalışmaya başlayan firmalar mevcut. Örneğin Alman üretici Isolar Glass, kuş güvenliği için özel tasarlanmış UV-yansıtıcılı bir cam serisini 2009 yılında piyasaya çıkarmaya hazırlanıyor.

Başka bir çözüm ise, ‘görsel gürültü' (kar) oluşturacak teknolojilerde aranabilir. Kuşların algılayabileceği doku veya opaklıkta olan camların kullanımı anlamlı gözüküyor. Belli bir aralıkta noktaları, çizgileri olan, ya da hava boşlukları / güneş kırıcılarla donatılmış bir cephe sistemi için, kuşların ‘görebileceği' camlar üretilmiş olacak. Veya gölgelendirilmiş, parçalar haline üretilmiş ve belli bir modülasyonda renkelndirilmiş cam elemanlar da çözüm oluşturabilir.

Böylesi önlemlerin alındığı yapılardan biri Renzo Piano tarafından tasarlanan New York Times Binası . Piano bu yapıda, ince, düşey seramik tüplerle oluşturduğu dış grid sayesinde, hem ısı kazancı sağlıyor hem de yapının kuşlar için görünürlüğünü garantiliyor.

Yine kuş güvenliği gözetilerek tasarlanan yapılardan biri, Santiago Calatrava 'nın, tamamlandığında  600 metre yüksekliğe ulaşacak Chicago Spire 'ı. Çok sansasyonlu projenin neredeyse tüm cephe kaplamasında kullanılacak cam elemanlar, kuşların farkedebileceği nitelikte olacak.

Tüm bunlarla birlikte, kuşların gündüz uçuşlarında önlem gibi görünen cam sistemi çözümleri, gece uçuşları nda etkilerini yitiriyor. Gece uçan göçebe kuşlar, saatte yaklaşık 100 km.hıza ulaşıyorlar. Gece uçuşları sırasında, göç güzergahlarında kurulan şehirlerden geçen kuşların, binaların içinde yanan ışıklar tarafından dikkatleri dağılıyor. Bazen doğrudan bina cephesine çakılıyorlar, bazen ise dekorasyon amaçlı kullanılan ışıkların rotasyonlarını bozması sonucu saatlerce tek bir bina etrafında dönmeye başlıyorlar . Sonunda yorgunluktan bitap düşüp bir ağaca sığınamazlar ve konacak bir yer bulamazlarsa, yere çakılarak can veriyorlar.

Bu problemin fark edilip ele alındığı Chicago'da yerel yönetimler tarafından desteklenen bir proje, kuşların göç sezonlarını kapsayan 17 Mart-7 Haziran ve eve dönüşleri olan 25 Ağustos-25 Ekim tarihleri arasında bina sakinlerinin saat 21.00'den itibaren ana mekan aydınlatmalarını tamamen kapatmalarını veya kısık ışıkla aydınlatılmasını teşvik ediyor. Bunun ötesinde binaların, dekoratif amaçlı veya değil, genel aydınlatmalarının da kapatılması için başlatılan kampanya, oldukça ilgi görmüş . Gerçek bir sosyal bilinçlilik projesine dönüşen bu girişim, yapıların sakinleri ve halktan gelen destek ve olumlu tepki sonucu tarihleri genişletilerek devam ediyor.

 

Böyle bir uygulamanın iyiye evrilen bir gidişat tayin ettiği, bilimsel olarak kanıtlanmamış olsa da, konuyla ilgilenen dernek ve kuruluşlar tarafından tasdikleniyor. Hatta %80 gibi rakamlarda kuş ölümünde azalma olduğu iddia ediliyor.

Amerika'da yükselen bir tasarımsal trend haline gelen ‘kuş güvenlikli' yapıların ise illa gökdelen olmaları gerekmiyor. Philadephia'da konumlanan Swarthmore College Bilim yapısı, kazandığı LEED sertifikasını bu niteliğine borçlu. Yapıda yalnızca dokulu ve işaretli camlarla yetinmeyen tasarım grubu Studio Gang, şeffaf camların bulunduğu bina kısımlarına gelmekte olan kuşları tespit edecek bir sensör sistemi koymaktan da çekinmemiş. Yine aynı grubun tasarladığı Ford Calumet Araştırma Binası, Solstice Park konut yapısı ve hatta Niagara Şelalesi'ne ait yeni izleme kulesi , bu kriter gözetilerek revize edilmişler.

Sürdürülebilir tasarım güzergahının tanımladığı kriterler gün geçtikçe çeşitlilik kazanırken, ekolojik mimarlığın kapsamına daha neler girecek, bekleyip göreceğiz. Sanırım daha da merak konusu olan, 9/11'de feci bir şekilde yıkılmadan önce tam bir kuş kapanı olan World Trade Center'ın yerine inşa edilecek binanın daha ‘kuş dostu' olup olmayacağı.


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :