Bu yıl ilk defa 7-27 Eylül tarihleri arasında düzenlenen Londra Tasarım Bienali, Türkiye’nin de aralarında olduğu 37 ülkeden projeyi “Utopia by Design” (Tasarımla Ütopya) teması altında Somerset House’da bir araya getiriyor. Bienalde, İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) koordinasyonunu üstlendiği Türkiye sergisinde, Autoban’ın hazırladığı “Dilek Makinesi” adlı proje yer alıyor.
fotoğraflar: Gareth Gardner
Londra Tasarım Bienali’nin Türkiye sergisindeki “Dilek Makinesi” projesi, Autoban’ın kurucuları Seyhan Özdemir ve Sefer Çağlar ile küratöryel danışmanlar Paul McMillen (iletişim danışmanı/sanatçı), Zehra Uçar (mimar) ve Koray Malhan’ın (Koleksiyon Marka ve Tasarım Direktörü) katılımıyla 6 Eylül'de yapılan ön izleme gününde uluslararası tasarım dünyasına tanıtıldı.
Seyhan Özdemir ve Sefer Çağlar
Türkiye sergisinin açılışına, İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı ile serginin sponsorluğunu üstlenen Turkishceramics adına Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri (OAİB) Yönetim Kurulu Üyesi Erdem Çenesiz ve Şube Müdürü Sevgin Utlulığ katıldı. Tasarımcılar, mimarlar, akademisyenler, tasarım profesyonelleri ve küratörlerin yer aldığı açılışın ardından, aynı akşam Londra Büyükelçiliği Rezidansı’nda, Türkiye Cumhuriyeti Londra Büyükelçisi Abdurrahman Bilgiç’in ev sahipliğinde bir resepsiyon düzenlendi. Davette, Londra Tasarım Bienali Başkanı Sir John Sorrell ile Londra Tasarım Bienali Direkörü Christopher Turner da yer aldı.
Dilek Makinesi (The Wish Machine)
Kökleri Neolitik çağlara kadar uzanan “Dilek Makinesi”, Anadolu inanışında derin bir yere sahip, Yunan, Kabala ve Pers inançlarında da rastlanan kültürel bir gelenekten, dilek ağacından ilham alıyor. Yüz yıllardır bilinen bir sistemi yeni bir form ve işlevle yeniden inşa eden Autoban, bienal mekânı için özel tasarlanmış, gerçek, etkileşimli ve kusursuz işleyen mekanik bir sistem oluşturdu. Yansımalı bir mekânda, sıkıştırılmış hava olarak depolanan enerjiyi kullanan pnömatik bir sistem görünümündeki sergide ziyaretçiler, şeffaf tüplerden yapılmış altıgen bir tünelin içinden geçmeye davet ediliyor. Ziyaretçiler, umutlarını, geleceklerini, ütopyalarını ve dileklerini yazdıkları kâğıtları tünelin sonunda bulunan kapaktan Dilek Makinesi'ne yerleştiriyor. Bu notlar da tüpler aracılığıyla, ziyaretçilerin görüş alanının dışında bir yere doğru yolculuğa çıkıyor.
Autoban’ın kurucularını “Dilek Makinesi” için harekete geçiren ütopik fikir, daha iyi bir gelecek tahayyül edebilmek için geçmişe ve şimdiye ait bilinen bütün parametrelerden kopmak oldu. Ütopya, onları yapıcı düşünceye iten ve ümidin özünü korumalarını sağlayan bir referans noktasıydı.
Somerset House’un Batı kanadında G1A no’lu odada yer alan Türkiye sergisi, İKSV’nin koordinasyonunda, Turkishceramics sponsorluğunda ve BARRISOL/TEKNO’nun prodüksiyon desteğiyle gerçekleştiriliyor.
Türkiye sergisine, TC Kültür ve Turizm Bakanlığı ve TC Londra Büyükelçiliği de destek veriyor. Autoban tarafından hazırlanan Türkiye sergisinin kimlik tasarımını ise Umut Südüak üstlendi.
Umut Südüak'ın tasarladığı sergi afişi
Londra Tasarım Bienali
7-27 Eylül 2016 tarihleri arasında düzenlenen Londra Tasarım Bienali’nde, Sir Thomas More’un klasik eseri Ütopya’nın (1516) yayımlanışının 500. yıldönümü dolayısıyla “Utopia by Design” (Tasarımla Ütopya) teması altında 6 kıtaya yayılmış 37 ülkenin projesi sergileniyor. Somerset House’un tamamına yayılan bienal, bir münazara, tartışma ve işbirliği platformu oluşturmayı hedefliyor. Ütopik düşüncenin tarihini sorgulayan ve tasarımın insanlığın en zorlu meselelerini çözmedeki rolünü keşfe çıkan Londra Tasarım Bienali, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmeye katkı sağlayabilecek bir fikir laboratuvarı olmayı hedefliyor.
Ayrıntılı bilgi için tıklayın.