Eremya Çelebi Kömürciyan / Kayıp Mezara Yeni Bir İz

mimarizm.com / 14 Aralık 2020
İstanbul'un Mezarları Tasarım Yarışması'nda Eremya Çelebi Kömürciyan'ın mezar tasarımında birincilik; Canan Ganiç, Ceylan Gezer Çatalbaş, Elif Simge Fettahoğlu Özgen ve Sena Özfiliz ekibinin oldu. Ekip, yarışma sürecine dair sorularımızı yanıtladı.

İstanbul’un Mezarları Tasarım Yarışması'nda ödül almaya hak kazanan projeler açıklandı. Canan Ganiç, Ceylan Gezer Çatalbaş, Elif Simge Fettahoğlu Özgen ve Sena Özfiliz, Eremya Çelebi Kömürciyan'ın mezarını tasarlayarak birincilik ödülünü aldılar. Ekip, ödül aldıkları projeye ait sorularımızı yanıtladı:

Yarışmaya katılmadaki amacınız ne idi?

Hepimiz İstanbulluyuz ve uzun yıllardır İstanbul’u araştırıyor, İstanbul üzerine çalışıyoruz, dolayısıyla hayatımızın da çok önemli bir parçası. Dördümüzün araştırmasının ve pratiğinin kesiştiği ortak nokta ise hafıza, hatıra ve izler. Bu nedenle yarışma bizim tam da yıllardır üzerine düşündüğümüz konuları tartışmaya imkân veren bir zemin oldu. İstanbul için mezarlar ve mezarlıklar ne demektir? İstanbullu için İstanbulluların hatırası ve hafızası nasıl kurulur? Mezarlıkları nasıl deneyimliyoruz ve bu deneyimi gündelik yaşama çeken ne olur? Anıt ile im arasında mezar nerede durur? Mezar ve mezarlık aracılığıyla hafıza nasıl tetiklenebilir? Ve elbette ki ‘mimar/tasarımcı bunun neresinde, nasıl durmalı?’ ana sorularımız oldu.

Eremya Çelebi Kömürciyan'ı seçme sebebinizi anlatır mısınız?

Aslında biz, ilk etapta dört isim belirledik. İstanbul’un farklı mezarlıklarında yatan, farklı zaman dilimlerinde yaşamış ve mevcut mezarları da bunu yansıtan isimlerdi. Halide Edip Adıvar’ın mezarını tartışırken, hafıza ve hatıranın tutulması, Lefter’i tartışırken, taraftarlık ve mezar ziyaretinde iz bırakmak, Cihat Burak’ı tartışırken kimliğin yansıması ve yansıtılması, Kömürciyan’da ise, iz ve katmanlar, ana kavramlarımızı oluşturuyordu. Eremya Çelebi hem kendimizi İstanbulluluğu, tarihçi ve araştırmacılığıyla özdeşleştirdiğimiz için belki de en yakın hissettiğimiz isimdi. Mezarlıkta yattığı yerindeki boşluk ve doğayla birlikte taşıdığı zamansal izlerin de cazibesini hissettik.  Bu atmosfere, sadece bir iz daha ekleyerek, kayıp mezarın kendi zamanını ve mekanını da hissettirerek görünür olmasını hedefledik.

Tasarımı yaparken temel aldığınız, öne çıkarmak istediğiniz unsur ne idi?

Mezarların deneyimi, hafıza, hatıra ve iz üzerinden yola çıktık. ‘Yeniden Tasarlamak’ yerine ‘İyileştirmek’, Halide Edip Adıvar’ın seçtiği, kendi zamanını tutan mezar taşlarını gördüğümüzde tamamen pekişmiş oldu. Hafızası, hatırası, patinası olan, yazı tipinden hikayesine çok değerli ve hafızayı sadece varlığıyla bile tetikleyen bir mezar taşını hem tutarak, hem zamanından bu zamana getirmeden ve anıtlaştırmadan nasıl ‘iyileştiririz’? Bu soru üzerine çok düşündük. Mezarı mezar yapanın, taş kadar, toprak ve kendisi kadar çevresi olduğu üzerinden ilerledik. Bu yüzden Kömürciyan’ın mezarındaki zamansal izleri, taş ve suyun hem kadim hem de uçucu birlikteliği ile vurgulamak istedik. Tasarımla bırakılan bu izin zamana karşı tavrının, toplumsal hafızamızda önemli yeri olan bu insanların bıraktığı izi de sorgulamamıza sebep olacağına inanıyoruz.

Bununla birlikte önerimizin en mühim parçasını da, tüm bu önemli kişileri bir arada bulmamıza ve tekrar hatırlamamıza neden olacak dijital platform oluşturuyor. Bu sanal katman, kişilerle ilgili bilgilere ulaşılabilecek alternatif bir rota ve dolayısıyla bellek katmanı öneriyor. Ki bu tam da Eremya Çelebi’nin hatırasıyla örtüşen bir öneri. Mezarlara ulaşmanın ve mezarlıklar içinde fark edilmelerini ve bulunmalarını sağlamak mezarlık ziyaretlerinin en önemli güçlüklerinden biri. Önerdiğimiz harita, mezarların fiziksel olarak birbirinin önüne geçmeden bulunmasını da kolaylaştıracak bir araç oldu. Bizi en çok mutlu eden şey ise, bu yaklaşımımızın karşılığını değerlendirmede bulduğunu jüri raporunda ve dahası akabinde gelen tepkilerde görmek oldu.

*

Jüri Raporu

7. Eremya Çelebi KÖMÜRCİYAN

135 Sıra Numaralı Proje - 1. ÖDÜL

Eremya Çelebi Kömürciyan’ın ebedi istirahatgâhının, Balıklı Ermeni Mezarlığı’nda bulunan ve yarışmaya konu olan alanda olduğu bilinmektedir; ancak mezarı öneri tasarımın açıklama raporunda belirtildiği gibi “kayıptır”. Bu durumun hayatını keşif, tarih, yazı ve yazının çoğaltılması ile geçirmiş mezar sahibi ile olan ilişkisi tasarımın çıkış noktasıdır.

Gizli ve görünür, unutulan ve hatıra, kayıp ve buluntu ikilikleri arasında kurulan kavramsal karkas vasıtasıyla tasarımcı “yeniden tasarlamak” yerine bir “iyileştirme” müdahalesi önermektedir. Bu sebeple, komşu mezarlar arasında bulunan boşluk, zeminde abartısız tasarım öğeleri ve peyzaj elemanları ile oluşturulan bir iz olarak ele alınmıştır. Ustalıkla tasarlanan ve bağlamı ile hemhâl olan bu çalışma değerli bulunmuştur.

Mezarlıklar imgeler depoladıkları gibi aynı zamanda çok katmanlı izlere sahiptirler. Bu izlerin kalıcılığı da en az imgelerin kalıcılığı kadar önemlidir. İzler yeniden keşfedilmeli, haritalanmalı ve hatırlanmalıdır. Bu noktadan hareketle “çok katmanlı, sürekli değişen ve özelleştirilebilir” dijital bir “İstanbul’un Mezarları” haritası oluşturulması önerilmiştir. İstanbul’un Mezarları Tasarım Yarışması vasıtasıyla, Eremya Çelebi Kömürciyan’ın mezarının “iyileştirilmesi” çerçevesinde başlatılacak olan bu çalışma önerisi mezar sahibinin kimliği ve hatırası ile olan ilişkisi sebebi ile anlamlı bulunmuş, jüri tarafından takdir edilmiştir. Mezarlıkların kent belleğinin oluşumundaki önemi ve toplumsal hafızadaki rolü ile mezar sahibinin hatırası bir arada düşünüldüğünde, önerilen tasarımın tüm fiziksel ve sanal boyutları ile gerçekleştirilmesi, günümüzden üç yüzyıl önce yaşamış ve kendisini kente, tarihe ve kültüre adamış bir insanının sesinin yeniden duyulmasına ve geleceğe taşınmasına vesile olacaktır.

Proje Metni

İstanbul'un Mezarları: İzlek, Hafıza, Rota

Mezarlar, hem bireysel hem de toplumsal hafızanın önemli bir katmanıdır. Mezarlıkların her biri, kentin görünür ve gizli ‘semt’leri, ‘mahalle’leri gibidir. İstanbul’un bildiğimiz mahalleleri gibi mezarlıklar da çoğunlukla karışık, katmanlı, ve keşiflere açıktır. Kentin içerisinde ya da çeperinde, yoğun olarak kullanıldıkları dönemin bir izi olarak yer alırlar. Mezarlıklar gibi her mezar da hem konumu hem de biçimiyle yapıldığı dönemin izlerini, malzeme seçimlerini, yaklaşımlarını, dolayısıyla sahibinin yaşamını da kristalleştirir, ve tartışmasız bir şekilde yansıtır. Mezar taşları, sahiplerinin yaşamının kısa bir özeti, bir yandan da kuvvetli bir hafıza ‘im’i, somut en büyük işareti olarak mezarlıkta, bütünün bir parçası olarak yer alır.

‚Yeniden Tasarlama‘ yerine ‚İyileştirme‘

Öte yandan, mezarların ‘yeniden tasarlanması tam da bu hafızayı silerek, değerli izleri yitirebilir. Ana sorumuz, bu nedenle mezarların tekil dönüşümünden çok ‘kentin hafızası’ndaki yerini yeniden kurmak için, bu hafızada ‘hatırlamayı’ teşvik için ne yapılabilir’ sorusu olmuştur. Fiziksel olarak minimal müdahaleler ile mezarları ‘iyileştirmek’, ‘im’lerin, dolayısıyla hafızanın, ‘yerine geçen’ bir hamle yerine ‘eklemlenme’ ile kurulmasını ve ‘keşif’in bir parçası olarak, kamusal hafızanın ‘hatırlamasını’ tetiklemeyi içerir.  ‘İz sürmek’, ‘haritalamak’ ve ‘rotalar’la, kentin ‘görünmez görünür’ bu alanları, kentlinin hayatına yeniden girebilir mi? Duvarlar ardında kalan, sadece belirli günlerde ziyaret edilen mezarlar, kentlinin ‘hafızasında’ yer alabilir mi?

İz Sürmek: Her mezarlık ziyareti, bir başka keşiftir. Mezarlıkların yolları arasında bazen tanıdık mezarları ararken, kimi zaman doğum tarihleri arasındaki kısalıktan, kimi zaman taşlardaki yazılardan, kimi zaman taşların biçimlerinden, kimi zaman da mezarların bakımlı olup olmamasından hikayeler çıkartırız. Bu iz sürmedeki hikaye yaratımı yaşamda olma halini pekiştirir. Bu deneyim, aynı zamanda toplumsal belleği okumaya yarayan bir araç olur. Tarihe düşülen, bir birinden kopuk bu küçük notlar aracılığıyla, gündelik yaşamda süreksiz ve anlık olarak iki farklı zaman üst üste biner.

Haritalamak/ Hatırlamak: Mezarların yerleri çoğunlukla bilinmez, bir ya da iki jenerasyondan sonra bu bilgi yiter. Halka mal olmuş isimlerin mezarları da, anıt mezar olarak görünür kalmadıklarında, çoğunlukla ortadan yiter. İzleri ve izlekleri silinir. Bu izleklerin basılı ve dijital haritalarda ve rotalarda temsili ile bilinirliğinin artmasının ötesinde, bu isimlerin hayatta bıraktıkları izleri yeniden hatırlamak için birer araç olurlar.

Rotalar/Haritalar: Öneri, dijital bir ‘istanbul’un mezarları’ haritalamasını içerir. Dijital lokasyon bilgisiyle mezarlara ulaşmanın yanı sıra bu haritalama, mezar taşlarında yer alanın ötesinde bir bilgi birikimini ‘dijital’ mezar taşlarında sunar.

İyileştirme: Bu dijital katman, sürekli değişen, özelleştirilebilir bir keşif rotasını içerir. Mezar taşları ve mezarların biçimleri, yapıldıkları dönemin bir aynası, hafızanın bir başka katmanıdır. Orijinal mezar taşları olabildiğince korunmalıdır. Mezarların, silbaştan,  yeniden ele alınmayarak, bakımdan geçirilmesi, hafıza açısından çok daha değerlidir. Bu bakım kapsamında, mezarlarda bitkilendirme stratejileri ve mezarlara giden yolda rotaların imleri olarak değerlendirilebilecek tekil öğeler önerilir. Her mezara, bir basma/durma platformu ile entegre edilecek QR kodu vasıtasıyla, bu bilgi ziyaretlerin bir parçası, keşif rotasının bir öğesi olabilir.

Eremya Çelebi Kömürciyan / Kayıp Mezara Yeni Bir İz

Mezarlıklarda su imgesi farklı dinlerde yaygın olarak kullanılır. Mezarın tasarımında bu gelenek sürdürülmüş ve mezarı tanımlayan ana imgelerden biri olarak seçilmiştir. Su aynı zamanda, İstanbulu’un tarihini yazdığı eserle belgeleyen Kömürciyan’nın İstanbul ile bağının bir temsili olarak da değerli bulunmuştur. Kömürciyan’ın uzun yıllar imgesiz kalan mezarı, bugün yeniden im ile iz arasında yalın bir müdahale ile yorumlanmıştır. Bu taştan iz suyun buharlaşması ya da gün ışığıyla kimi zaman belirginleşir, yağmurların yağması ya da mezara su dökülmesiyle kimi zaman bulanıklaşır. Böylelikle su, mezarı donmuş bir nesne olmaktan çıkarır. Mezarın geri kalan kısmında, sulama gerektirmeyecek, kendiliğinden yetişen ve bakım gerektirmeyen, çevrenin yeşil tonu ve doğal bitki örtüsüyle çakışmayan ve iklim koşullarına uygun yer örtücü bitkiler önerilmiştir.

Proje Künyesi

Tasarımcılar: Canan Ganiç, Ceylan Gezer Çatalbaş, Elif Simge Fettahoğlu Özgen, Sena Özfiliz


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :