Barselona’nın hemen dışında yer alan heykeltıraş Xavier Corbero’ya ait bu ilginç ev, Ortaçağ’dan kalma bir labirenti andıran tuhaf yapısı ve sıra dışı mimari öğeleriyle insanı hayrete düşürüyor.
Efsanevi sanatçı ve heykeltıraş Xavier Corbero’nun 32 km2'lik bir arazi üzerine kurulu labirent şeklindeki evi, Barselona’nın hemen dışındaki Esplugues de Llobregat bölgesinde yer alıyor. Toplamda 9 farklı yapıdan oluşan malikane, çarpıcı mimari öğeleri ve Ortaçağ’dan kalma bir labirenti andıran tuhaf yapısıyla insanı hayrete düşürüyor. 80 yaşındaki sanatçının “epik” olarak adlandırdığı ev projesini inşa ettirmesi neredeyse 40 yılını almış. Farklı yüksekliklerde üst üste binen geometrik beton blokların oluşturduğu bina, vahşi doğanın ve göletlerin tam ortasında adeta devasa bir heykel gibi yükseliyor. Yüzer merdivenler ve kemer detayları yapının tasarımına damgasını vuran en önemli unsurlar. İnsan eliyle şekillendirilmiş mağaraları andıran beyaz badanalı iç mekanlar ise birbiri içine geçmiş yaşam alanları, atölyeler ve galeri mekanlarından oluşuyor.
Corbero tüm sanatsal çalışmalarında olduğu gibi, bu eksantrik evi inşa ettirmesindeki asıl motivasyonun ‘şiirsel’ bir dil yakalama çabası olduğunu dile getiriyor. Sanatçı, evde kullanılan tüm beton ve ahşap malzemeleri özellikle pürüzlü bırakarak mükemmel olmayan “kusurlu” bir estetiği onurlandırmış. Yapının iç mekanları gün boyu ışık alacak ve dışarıdaki yeşil manzarayı mümkün olduğunca içeri taşıyacak şekilde düzenlenmiş.
Corbero’nun sanatsal dehasını yansıtan, yapının tam ortasındaki altı katlı cam atrium ise doğal ışıkla yıkanan mekanların nasıl birer estetik şahesere dönüşebileceğinin en güzel örneği. Corbero, kendisinin de yaşadığı bu bölüme “Kule” (The Tower) adını vermiş. Kule, Corbero’nun sanat kariyeri boyunca dünyanın çeşitli yerlerinden özenle topladığı ilginç obje ve sanat eserleriyle dolup taşıyor. Sanatçının en yakın arkadaşlarından birinin Dali olduğunu düşünürsek, onun etrafını saran tüm bu parçaların hepsinin ardında tuhaf ve ilginç birer hikaye olması çok da şaşırtıcı değil.
Evine, anılarını not aldığı bir ‘ajanda’ gözüyle baktığını söyleyen Corbero’nun yaşam alanındaki tüm eşya ve parçalar, eğlenceli ve ilgi çekici bir biçimde, bir sanat galerisi mantığında açıkta sergilenmiş. Sanatçı, farklı dönem ve etnik kökenlere ait birçok mobilya ve sanat objesini abartılı bir umusamazlıkla birarada kullanarak tüm stil kurallarına adeta meydan okumuş.
Yapının form anlamındaki en büyük başarısı ise tam ortada yer alan atriumu. Bu bölüm, mekanın genelinde etkileyici bir teatral görünüm ve ışık oyunları yaratmak için özel olarak tasarlanmış. Atriumun gri beton duvarları içine yerleştirilen sekizgen cam pencerelerle bir kaleydoskop etkisi yaratılmış. En önemlisiyse tüm bu stratejik çalışmalar sonucunda Xavier Corbero dileğini gerçekleştirmiş; çünkü doğal ışığın yarattığı sihirli yansımalarla günün her saati farklı ve eşsiz bir görünüme kavuşan şiir gibi bir mekan ortaya çıkmış.
Bu yazı yellowtrace’den derlenmiştir.
Fotoğraflar Jerome Galland AD France