Iglo Architects imzası taşıyan Ömerli Park Evleri, tasarımın en önemli öğelerinden biri olan su elementini tüm konutların önüne taşıyarak, kullanıcılarını Riva Deresi ile buluşturmayı ve onlara doğayla iç içe bir yaşam sunmayı hedeflemiş.
Birbirinden farklı ölçeklerde ve fonksiyonlarda ödüllü mimari ve iç mimari projelere imza atan Mimar Zafer Karoğlu ve Mimar Esen Akyar ortaklığındaki Iglo Architects tarafından, yatırımcıların ve doğa tutkunlarının son gözdesi Riva’da tasarlanan Ömerli Park Evleri, 88 bin metrekarelik bir alanda suyla ve doğayla iç içe bir yaşam sunmayı hedefliyor.
Proje için önemli bir element olan suyu ana tasarım öğelerinden biri olarak ele alan Iglo Architects, yeşilin ve derenin bir arada olduğu eşsiz bir coğrafyada yer alan Ömerli Park Evleri’nde konut sakinlerini Riva Deresi ile buluşturarak, onlara hem doğayla iç içe bir yaşam alanı sunuyor, hem de dere kıyısındaki gezinti yerleriyle suyla etkileşim kuran bir sosyalleşme alanı sağlıyor.
Yalnızca Riva Deresi cephesindeki konutların değil, projedeki tüm yapıların su kenarı yaşamını deneyimleyebilmesi adına su öğesini sahanın içine taşıyan Iglo Architects ekibi bahçelerin aralarında oluşturulan su göletleri ile derenin arkasında kalan yapıların da suyla etkileşimini sağlamayı amaçlıyor. Çocuklu konut sakinleri su öğesini deneyimlerken yaşanabilecek kazaların önüne geçmek için, bu biyolojik göletlerin derinliği 15 ile 40 cm arasında tutulmuş. Buna karşın, içinde kapalı ve açık havuzlar, spor salonları, sauna, hamam ve kafe bulunan bir sosyal tesis organize edilerek site halkının sosyalleşeceği başka farklı bir alan planlanmış. Proje dahilinde çocukların park alanları ve gezinti yolları da göz önünde tutulmuş.
Iglo Architects, proje kurgusunda, konut sakinlerinin mahremiyetini sağlamak için, uzun cepheleri parsellerin kısa kenarına oturtarak geriye yerleştirmiş; böylece önde olabildiğince geniş bahçeler bırakılmış. Araya giren su ve komşu parsellerin bahçeleriyle birlikte, bina aralarında çok ciddi mesafeler elde edilmiş ve mahremiyet hissi daha da güçlenmiş. Yine kurgu gereği yapılar dar, uzun cepheli, tüm mekanlar aynı cepheye konumlanacak şekilde ve ikiz villa formunda tasarlanarak, adeta müstakilmiş hissi verilerek yalnızlık etkisi yaratılmış. Yapıların çevre ölçeğine uyumlu ve mütevazı olması amacıyla da çatıların komşu parsellere bakan yüzeylerine teraslar konmuş ve 2 kat yükseklik algısı verilmiş.
Projenin genel kurgusunda etkili olan ferahlık hissi, araç yolları ve parkların yerleşimiyle de devam ettirilmiş. Yapıların araç park yerleriyle arazilerinden parça kaybetmemeleri için ve geniş yollar elde edebilmek adına, her eve ait yol kenarlarında ikişer otopark konumlandırılmış. Araç park yerleri ve binalar arasına konulan dar bahçeler ve yeşil alanlarla otoparkların getirdiği genişlik, yolun iki kenarındaki binaların birbirinden uzaklaşmasını sağlamış ve daha canlı, renkli, geniş bulvarlar elde edilmiş.
Projenin en önemli doğal unsuru olan Riva Deresi’nin perspektiflerinden yararlanabilmek adına ön cephedeki bölüme geniş bir yürüme kaldırımı tasarlayan Iglo Architects ekibi, arsa genelindeki gölet ve parsellerin arasında bırakılan geçişlerle çok alternatifli, uzun ve defalarca yinelense bile sıkıcı olmayacak alternatifli spor ve yürüyüş rotaları oluşturmuş.
Farklı konut tiplerinin planlandığı Ömerli Park Evleri, az sayıdaki tekil müstakil villadan ve genel çoğunluğu oluşturan ikiz konutlardan oluşuyor. Müstakil villalardan, bazıları ön sıra iki cepheli olarak, diğerleri önündeki bahçeye ve geniş vistaya bakacak şekilde; tek ve az sayıdaki kimileri de köşe ve perspektifli yerler gibi seçkin noktalarda konumlandırılmış. Standart ikiz evler ise, ağırlıklı olarak yolla ilişkisi çok fazla olmayan, kendi bahçesine ve önündeki geniş alana doğru perspektif kazanacak şekilde planlanmışken; Riva Deresi kenarı boyunca uzanan bölgede, hem kendi bahçelerine bakan hem de Riva Deresi ve önündeki yürüme kaldırımına doğru perspektif alan çift cepheli salonlara sahip farklı tipte evlere de yer verilmiş.