“İstanbul Depremi Marmara Bölgesinde Beklenen Deprem Riskine Karşi Uyarı Niteliğindedir”

mimarizm.com / 24 Nisan 2025
TMMOB Mimarlar Odası 23 Nisan 2025 tarihinde meydana gelen depreme yönelik bir basın açıklaması yaptı.

23 Nisan 2025 tarihinde İstanbul’da resmi verilere göre 6.2 büyüklüğünde meydana gelen deprem, Marmara, Ege ve İç Anadolu bölgelerinin bir bölümünde de hissedilmiştir. İlk yapılan tespitlere göre 151 yurttaşımızın çeşitli yaralanmalara maruz kaldığı anlaşılmaktadır.

Sebep olduğu kayıplarla ülkemizin son yüzyılda yaşadığı en büyük felaketlerden olan 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi ve 12 Kasım 1999 Düzce Depreminin ardından; 2011 yılında Van’da, 2020 yılında Elazığ’da, Van’da ve İzmir’de, 2022 yılında Düzce’de, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş’ta ve 20 Şubat 2023 Hatay’da meydana gelen depremler; on binlerce can kaybı ve büyük yıkımların bizleri uyarmasına karşın afet risklerinin azaltılmasına yönelik yeterli çalışma yapılmamıştır. Ülkemizde ve bölgede daha önce de felaketlere, yıkım ve kayıplara sebep olan rant odaklı planlama, kentleşme ve yapılaşma politikaları yaşanan acılara ve kayıplara rağmen sürdürülmektedir.

Topraklarının tamamı deprem riski taşıyan ülkemizde sık aralıklarla büyük şiddette depremler yaşanmasına karşın; afetlere yönelik eğitim ve önlemlerin yetersizliği nedeniyle yurttaşlarımız afetlere karşı güvensiz yapılı çevrelerde risk altında yaşamaktadır. Afetler ve kriz durumlarında tüm ilgili kurum ve kuruluşların koordinasyonu ve işbirliğinin sağlanması, afet öncesi, afet ve afet sonrası süreçlerin yönetimi hakkında geliştirilecek politikaların bilim insanlarını, ilgili meslek odalarını, akademik kuruluşları ve ilgili tüm kesimleri dikkate alarak oluşturulması gerektiğini önemle bir kez daha duyurmak isteriz.

Mimarlar Odası olarak; 23 Nisan 2025 depremi nedeniyle yaralanan yurttaşlarımızın bir an önce iyileşmelerini diliyoruz. İstanbul ve çevre illerde, beklenen büyük depremin tedirginliğiyle ağır psikolojik travma yaşayan, toplanma alanı bulma ve ulaşmada sıkıntı yaşayan yurttaşlarımızın çaresizliğinin ana nedeninin on yıllardır süregelen çarpık kentleşme olduğu açıktır. Sahip olduğumuz mesleki uzmanlık ve toplumsal sorumluluklarımız kapsamında, doğal afetlerin tahribata ve can kaybına yol açmasının temelinde yer alan bilimsel şehircilik ve mimarlık ilkelerine aykırı planlama ve kentleşme süreçleri karşısında mücadelemizi kararlı bir şekilde sürdüreceğimizi değerli kamuoyumuzla paylaşıyoruz.


Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :