2D1 Tasarım Toplantıları'nın "2D1 Kimlik Değiştiren Yapılar" başlıklı beşinci buluşması, 27 Ekim Salı günü 3M sponsorluğunda Yapı-Endüstri Merkezi'nde Doç. Dr. Deniz Dokgöz, Kerem Erginoğlu ve Nevzat Sayın'ın sunumlarıyla gerçekleşti.
Türkiye'de mimarlık, içmimarlık ve tasarım disiplinlerinin önde gelen temsilcilerini buluşturmak amacıyla Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) tarafından başlatılan "2D1 Tasarım Toplantıları"nın beşincisi "Kimlik Değiştiren Yapılar" temasıyla gerçekleşti.
YEM Etkinlikler Yöneticisi Zeynep Gülşen'in açılış konuşmasını yaptığı toplantıda ilk söz alan 3M Reklam ve Mimari Ürünler Orta ve Doğu Avrupa İş Geliştirme Müdürü Ziya Özgökalp oldu. Özgökalp, yüzeyleri dönüştüren, mimari çözümler sunan DI-NOC dekoratif fimler, Fasara cam filmleri, Crystal cam filmleri ve Dichroic cam filmleri ürün gamlarına dair bir sunum gerçekleştirdi.
Toplantının devamında Doç.Dr. Deniz Dokgöz, 'Boşluğu Tasarlamak' başlığı altında İzmir Mimarlık Merkezi projesinden bahsetti. Mekanın bir boşluk hiyerarşisinden oluştuğunu belirterek söze başlayan Dokgöz, projenin tasarlama sürecinin öncesinden ve tasarlama, uygulama süreçlerinden bahsetti. İzmir Mimarlar Odası'nın kentteki atıl durumda bulunan tütün depolarının tescillenmesine dair bir çalışma yürüttüğünü ve proje alanını da bu çalışma sonrasında belirlediklerini ifade eden mimar, uygulanacak projenin seçimi içinse bir Danışma Kurulu oluşturulduğunu söyledi. Sunulan projeler arasından kendi önerilerinin öne çıktığını belirterek daha sonrasında ise projenin tasarlama ve uygulama aşamalarında izledikleri yolları aktardı. Yapının önceki işlevinin depo olması sebebi ile iç mekanlarda büyük boşlukların bulunduğunu, iç mekan kurgusu için bu sebeple takip ettikleri izlerin çoğunlukla taşıyıcı duvarlardan oluştuğunu söyleyen Dokgöz, yapının cephesinin ise kent belleğinde önemli bir izi olduğuna değinerek olabildiğince orijinal haliyle koruduklarını ve girişte yer alan anfinin ise kentle ilişki kurması açısından konumlandırılmasının önemli olduğunu vurguladı.
Kerem Erginoğlu ise 'Yaratıcılar Standart Mekan Sevmez' başlıklı konuşmasına 'Neden yapıları dönüştürüyoruz?' sorusuyla başladı. Yapıların tarihi ve kültürel izleri sebebiyle koruma altında olmasından ya da bazen sadece maddi sebeplerden ötürü dönüşümün gerçekleştiğinden bahseden Erginoğlu, Esma Sultan Yalısı, Ayasofya, Aya İrini ve Silahtarağa'yı bu dönüşümün iyi bir şekilde gerçekleştiği yerler olarak örnekledi. Apartman içerisinde yer alan konutların çoğu zaman avukat bürolarına, kuaför salonlarına, diş hekimi muayenehanelerine dönüşmesinden de örnekler vererek günlük hayatta da dönüştürme durumuna çok da uzak olmadığımızı söyledi. Konuşmasının devamında ise gerçekleştirdikleri Tuz Ambarı ve TBWA Maya Uptown projelerinden bahsetti. Özellikle Tuz Ambarı projesinde mekanın içerisinde gerçekleştirdikleri değişikliklerin okunur olmasını istediklerini belirterek eklerin hangi dönem yapıldıklarının anlaşılması için yapının kendi malzemesinden farklı olarak çelik ve cam kullandıklarını ifade etti. Erginoğlu konuşmasının sonunda ise Tercüman Binası'nın olumsuz dönüşümüne dikkat çekmek için, yapının üstüne eklemlenen ilan panosundan ve bu panoyla ilgili yaptıkları itiraz sonucunda Anıtlar Kurulu'nun tam tersi bir yol izleyerek yapının tescilinin kaldırılması yönünde aldığı karardan bahsederek konuşmasını tamamladı.
Panelin son sunumunu gerçekleştiren Nevzat Sayın, kendisi için en önemli olanın "Korunması gereken nedir?" sorusunu sormak olduğunu, ardından ise konunun "Neyi, neden ve nasıl koruyacaksınız?" sorularına yanıt vererek geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Bu sorulara verilen cevaplarla yapıyla kurulan ilişkinin derinleştiğini ifade eden Sayın, yapıyı anlamak ve anlamlandırabilmek, hikayesini bilmek ve yeni bir hikaye üretebilmek için bu soruların gerekli ve önemli olduğunun altını çizdi. Dudullu organize sanayi bölgesinde gerçekleştirdikleri projeden bahsederek sunumuna devam eden mimar, özellikle taşıyıcı elemanları iç mekanın bir parçası olarak açıkta bırakarak bir şey inşa edip onu başka bir malzemeyle kaplama durumundan kaçındıklarını ifade etti. İkinci olarak şu an İstanbul Bilgi Üniversitesi'nin Mimarlık Fakültesi olarak hizmet veren 4 ve 6 numaralı kazan dairelerinin dönüşümünü anlatan Sayın, bu süreçte kendilerine rehberlik eden çok detaylı ve önemli bir arşivle karşılaştıklarını söyleyerek yapının eski ve yeni haline ait çizim ve fotoğraflar paylaştı. Endüstri yapılarının hayatları boyunca da sürekli değiştiklerini söyleyerek bu değişim ve dönüşüm halinden beslenerek yeni bir durum üretmenin önemli olduğunu ifade etti. Ayrıca yapının bir çok noktasının sonraki yıllarda burayı araştıracak ve buradan öğrenecek kişiler için de tamamiyle orijinal haliyle korunmaya çalışıldığını örnekleyerek sunumunu tamamladı.
Toplantı, konuşmacılarla gerçekleştirilen soru-cevap bölümü ve ardından düzenlenen kokteyl ile sona erdi.