"Mimari Tasarım Konutta Teferruattır"

mimarizm.com / 31 Mart 2016
VitrA ve Türk Serbest Mimarlar Derneği’nin işbirliğiyle düzenlenen VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin beşinci sergisi, 30 Mart’ta İstanbul Modern’de ziyarete açıldı. İnsanın barınma serüvenin tarihsel ve karmaşık bir konu olduğunu belirten küratör Cem Sorguç, "Mimari tasarım konutta teferruattır" dedi.

fotoğraflar: Sahir Uğur Eren

“VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi Sunar: GEÇ OLMADAN EVE DÖN” adlı sergi, temel yaşam mekânlarından yola çıkarak, barınma kavramına odaklanıyor. Ziyaretçileri keyifli bir yolculuğa davet eden sergi, konuta dair yanıtsız kalan soruları cevaplamaya değil, soruların çıkış nedenlerini ve insanın aradığı cevapları, kent ve çevre dahilinde ortaya koymaya çalışıyor. 

Geç Olmadan Eve Dön

"Çağdaş mimariye bakış açımızı çokyönlü bir boyuta taşımayı amaçladık"

Serginin açılışında konuşan Eczacıbaşı Yapı Ürünleri Grubu Başkanı Atalay Gümrah, “Türk Serbest Mimarlar Derneği’yle birlikte başlattığımız VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi’nin 5. yılındayız. Dizi sayesinde, çağdaş mimariye bakış açımızı çokyönlü bir boyuta taşımayı, mimari tartışma ve eleştiri kültürüne katkıda bulunmayı amaçladık. VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi bu yıl, her insanın ortak paydası olan konut yapılarına odaklanıyor. Proje kapsamında hazırlanan kitap, değişen yaşam tarzlarını yansıtan farklı konut tiplerinin seçkisini sunarken, sergi, adından da anlayacağınız üzere bizi en temel yaşam alanlarımıza, evlerimize döndürüyor. 26 Haziran’a kadar sürecek serginin, bu alandaki farklı projelere ilham vereceğine inanıyoruz.” dedi. 

"Bellek oluşturulmasına katkıda bulunduk" 

Türk Serbest Mimarlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Aytek İtez, “TSMD ve VitrA, Türkiye mimarlık ortamında eksikliği duyulan, çağdaş mimarlıkta bellek oluşturulmasına katkıda bulunmak, konuyu sektörün ve kamuoyunun gündemine taşımak, tartışma ve farklı çalışmalar için zemin oluşturmak amacıyla bir araya geldi ve uzun soluklu bir projeye imza attı. VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi bu kapsamda her yıl farklı bir yapı türünü ele alan, sergiler, paneller, kitap ve güncellemeye açık web sitesi aracılığıyla; akademik, profesyonel ve popüler ortamda etkin olacak bir dizi etkinlik içerdi. Projenin 5 yıllık sürecinin her aşamasında emeği geçenlere, kitapta yer alan projeleriyle katkı koyan tüm meslektaşlarımıza ve üstlenmiş olduğu sosyal sorumluluk projesi ve işbirliği için VitrA‘ya teşekkürlerimizi sunarız.” şeklinde konuştu. ["Konut Yapıları" kitabı hakkında daha fazla bilgi için tıklayınız.]

Geç Olmadan Eve Dön

"Beş yıl boyunca Türkiye'deki genel panoramayı çıkardık"

VitrA Çağdaş Mimarlık Dizisi kitaplarının editörlüğünü üstlenen Banu Binat ise, 2000 yılından beri iletişim, yayın, hizmet alanında 100'ün üzerinde projede yer aldığını belirterek "En çok gurur duyduğum projemiz bu oldu. Belli bir amaçla yola çıktık. İki kurum da bu işe çok önem verdi. Kişiler değişse de proje sekteye uğramadı. VitrA ve TSMD'nin kurum kültürlerinin bunu sağladığını düşünüyorum." dedi. Bu sene kitabın farklı bir özelliği olduğuna dikkat çeken Binat, ilk dört kitaptaki projelerin serbest çağrı yöntemiyle elde edildiğini; konutlara odaklanan beşinci kitapta ise, bu alanda üretilen yapı sayısının yoğunluğu nedeniyle, yayımlanacak projeleri nominasyon ile belirlediklerini söyledi. Binat, "Beş yıllık üretime bakınca, Türkiye'deki genel panoramayı çıkardığımızı düşünüyorum" dedi.

"Konutun hâla ciddi meseleleri olduğunu düşünüyorum"

"Geç Olmadan Eve Dön" başlıklı beşinci serginin küratörlüğünü üstlenen Cem Sorguç ise, "Konut meselesi ateşten bir top. İhtiyacın rant öğesine dönmesi gibi çetrefilli bir durumu var. Konutun hâla ciddi meseleleri olduğunu düşünüyorum." diyerek, mimari tasarımın konutta teferruat olduğunu belirtti.

Geç Olmadan Eve Dön

Konut alanında Türkiye üzerinden tarihsel bir kesit almayı hedeflediklerini söyleyen Sorguç, “İnsanın barınma serüveni binlerce yıl önceye giden tarihsel ve karmaşık bir konu. Bugün daha çok telaffuz ettiğimiz konut ve konut sorunu ise Endüstri Devrimi’ne ve Türkiye’de Tanzimat dönemine tarihleniyor. Bu tarihlerden itibaren kimin tarafından, kim için, nerede ve nasıl yapıldığı, yapılacağı artık bir sorun olarak kabul edilegelen barınmanın çoğul hali, konutun serüveni belirmeye başlıyor. Sergi, üç bölümde bu serüveni ve konuta dair soruların ortaya çıkış nedenlerini ortaya koymaya çalışıyor. Bu serüven elbette son bulmaz, en eski yapı tipi olan konut, insan yaşadığı sürece var olur.” dedi. Sorguç, tipolojilere yaslanmayan, gündelik yaşamlarımıza dokunan bir sergi hazırlamaya çalıştıklarına dikkat çekti. 

Küratör Cem Sorguç'un sergiye dair kaleme aldığı metin ise şöyle:

“Geç Olmadan Eve Dön” Üzerine 

Çoğumuz bu veya buna benzer bir sözü hayatımızın bir evresinde, hiç değilse bir kere, evden sokağa çıkarken duymuşuzdur, “Geç Olmadan Eve Dön”. Amaç, içinde barındırdığı “dön” fiil köküyle gidişata durup bir bakmaya, meselenin özünü yeniden düşünmeye de davetiye çıkarmak.

Ev, Mesken, Hane, Dar, Bark, Barınak, İkametgah, Yurt, Yuva, Konut, Rezidans…
Bu kelimelerin tümü, anlam ve kökenleri itibariyle, barınmak fiilinin mekânsal karşılığına işaret eder. Kentsel doku içinde bulduğu yerleri, bir aradalığı, dağılımı, kentin diğer parçalarıyla ilişkileri itibariyle de toplumsal yapının mekânsallaşmasıdır. Konut sorununun kimin sorunu olduğu tartışması ise epeydir cevaplanamıyor. Bir barınma sorunu mu, kente dair bir sorun mu, bir mimari tasarım sorunu mu, yaşanılan mekânlara dair bir iç sorun mu, yoksa tümünü mü içerdiğinin izini kaybetmiş durumdayız.

İnsanın barınma serüveni binlerce yıl önceye giden tarihsel ve karmaşık bir konu. Bunun yanı sıra barınak da coğrafi, kültürel, beşeri bağlamlar dahilinde çeşitlenmeye, binlerle çoğalmaya açık. Bugün daha çok telaffuz ettiğimiz konut ve konut sorunu ise Endüstri Devrimi’ne ve Türkiye’de Tanzimat dönemine tarihleniyor. Bu tarihlerden itibaren kimin tarafından, kimin için, nerede ve nasıl yapıldığı, yapılacağı artık bir sorun olarak kabul edilegelen barınmanın çoğul hali, konutun serüveni belirmeye başlıyor. 

Yapma haline işaret eden konutun ekonomi-politik izleği sergide bir kronoloji dahilinde ilerliyor. Serginin başlangıç bölümünün omurgasını oluşturan bir zaman cetveli, evden konuta geçen üretimin aktörlerini, dolaylı ve dolaysız konut politikalarını, etkenleri, verileri, sonuçları ortaya koyuyor. Gerek Türkiye’de gerek dünyada modern dönem sürecini konut gelişimi ile bir arada sürdüren yazınsal geçmiş de bu bölümün zamansal akışına eşlik ediyor.

Konut, tek gerekçesi olan insan yani kullanıcısı ile tamamlanır. Bir kullananı yoksa konuttan, evden bahsedemeyiz. Konut yaşayanı, kullananı ile biçim değiştirir. Kullanıcısına benzer. Gündelik halini, yerelini, alışkanlıklarını, tercihlerini içinde bulur. Bunların değişkenliği kabuğunu, kabuğunun ne olduğu bunları etkilemez. Ev hali değişen barınma koşullarının, gündelik yaşam pratiklerinin, kültürel sosyal yapıların bir mikrokozmozudur. Sosyal ve beşeri dönüşümün ipuçlarını konutun bu arakesiti bize verir. Serginin ikinci bölümü, bire bir insan-konut ilişkisi üzerinden kullanım alışkanlıklarının ev dahilinde yarattığı mekânsal değişimini, evin mekânsal bileşenlerini, evin donatılarını, tefrişini ortaya koymaya çalışan bir olma halini yansıtıyor ve yapma halinin (yani ilk bölümün) zamansal akışına içeriden bir ilişki kurmaya çalışıyor. 

İtelemeler, dışlanmalar, yerinden olmalar, gönüllü ve mecburi göçler ile barınma sorunu, süreli ikamet, mülkiyet durumunun ve hevesinin değişimi, evin içi-dışı, içinde yaşayanlar ile dışında yaşayanların farkları, coğrafi kaymalar, çalışma alışkanlıklarının ve formüllerin değişimi, kentsel sınırların iyice muğlaklaşarak küresel bir kent ve periferilerden ibaret bir kainat tezahürüne doğru evrilme hali yüzyıllardır konuşageldiğimiz gibi yüzyıllarca daha konuşageleceğimizin işareti. Bugün daha çok konuştuğumuz konutun ve meselesinin ekonomi-politik varlığı, yani “Yapma Hali”. Oysa gerek tasarımcılar gerek bunun pazarlamacıları, reklamcıları durumu “Olma Hali” üzerinden ortaya koyuyor ve sunuyor. Bir başka deyişle bu iki “sektör” arasında bir yarık var. 

Serginin üçüncü bölümü ilk ikisinin bileşkesi kabilinden iç-dış değişkenliğine değiniyor: Siz eşyalarınızla yer değiştirirsiniz, eşyalarınız olmadan da yer değiştirirsiniz. Benzer evlerde farklı hayatlar, farklı evlerde benzer hayatlar yaşanır. 

Bu serüven elbette burada bitmez. En eski yapı tipi olan konut insan yaşadığı sürece var olacak. Fakat şu an bildiğimiz gibi mi? Barınma koşullarının evrimi ile ilgili yüzyıllardır söylenegelen ileriye dönük projeksiyonlar gerek konut üretim biçimleri gerekse de yaşamların tasarımının tekrar tekrar kurulması ile zamana ayak uydurmaya mı çalışıyor yoksa zamanı içerisindeki kabulleriyle yaşamları ve var olduğu habitatı mı belirliyor? 


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :