Mimarlık Üzerine Düşünmek Çizerin Perspektif Algısını Geliştiriyor

mimarizm.com / 30 Kasım 2016
İstanbul Serbest Mimarlar Derneği’nin Kalebodur’un desteği ile birlikte SALT Galata’da düzenlediği buluşmaların dördüncüsü 28 Kasım Pazartesi günü “İstanbulSMD ve Kalebodur’la Pazartesi Buluşmaları - Mimarlık ve Çizgi Roman” başlığı altında düzenlendi.

Geçtiğimiz yıl İhsan Oktay Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası kitabını resimleriyle yorumlayan İlban Ertem ve Uykusuz mizah dergisinden Sandık İçi köşesi ile tanınan Ersin Karabulut’un konuşmacı olarak katıldığı panelin moderatörlüğünü, Türkiye’nin bu alanda sayılı akademisyenlerinden biri olan Levent Cantek üstlendi.

Çizgi romanın Türkiye’de gelişimi ile birlikte, 60’lı yıllardan günümüze İstanbul’un ve kent morfolojisinin değişimine odaklanan panelde; kentlerin sosyo-kültürel değişiminin çizerlerin gözünden şehir anlatılarında öne çıkardığı mekânsal özellikleri, çeşitli mizah dergileri üzerinden örneklerle anlatıldı.

Moderatör Levent Cantek, 80’lerdeki göç yoğunluğunun etkisi ile çizgi romanlarda ve karikatürlerde özellikle Anadolu’dan kente gelenler üzerinde sokağın özgürleştirici etkisinin hissedildiğini ve çoğunlukla dış mekanlarda ve sokaktaki detaylarla hikayenin aktarıldığını örnekler üzerinden gösterdi. Cantek, kamusal mekanların günümüze kıyasla daha çok kullanıldığı bu yıllardan 90’lı yıllara ve günümüze dek gelen süreçte artan bireyselleşme ile birlikte çizerlerin daha çok iç mekânlara yönelik ağırlık verdiğini ifade etti. Daha sonra, Ersin Karabulut ve yaşıtları gibi çizerlerin çalışmaları üzerinden verdiği örneklerle Türkiye çizgi romanında mekânsal ifadenin kentsel dış mekanlar yerine bina ve daire içi gibi bireysel mekanlara sıkıştığını gösterdi. 

Levent Cantek Levent Cantek 

Çizimlerini yaşayan bir alan olarak planladığını, şehir ve evleri anlatırken yeni perspektifler keşfettiğini belirten İlban Ertem ise, çizdiği hikâyelerde, çizgi ve mekânla uyumlu bir anlatım diline önem verdiğini ifade etti. Yapıları ve mekânları çizimleri üzerinden koruduğunu belirten Ertem, bir farkındalık ve kalıcılık yaratmak istediğinin de altını çizdi.

İlban Ertemİlban Ertem

İstanbul’un değişimiyle birlikte, bireylerin kendilerine ait bir korunma alanı ve sığınak olarak gördükleri evlerin içinde olanları çizimlerine aktardığını belirten Ersin Karabulut, İstanbul’un mevcut durumunun kişiyi korunaklı bir alana yönlendirdiğine ve bu durumun da hikâyelerini etkilediğini vurguladı.

Ersin KarabulutErsin Karabulut

Çizgi roman yazarlarının birbirlerini hikâye ve mekân kurgusunda olumlu yönde etkilediğini belirten konuşmacılar, mimarlık üzerine düşünmenin, çizim ve perspektif algısı açısından çizerleri geliştirdiğini de belirttiler. Panelistler aynı zamanda sadece İstanbul değil ülkedeki pek çok kentte yaşayanların hızla niteliksizleşen kentsel mekanlardan bir an önce kaçıp, barınak olarak gördüğümüz evlere çekilmek istediğini gözlediklerini ve ister istemez çizimlerinde de bunları yansıttıklarını eklediler. 

Herkese açık ve ücretsiz olan “İstanbulSMD ve Kalebodur’la Pazartesi Buluşmaları” adlı konuşmalar serisinde, 19 Aralık’ta Mimarlık ve Arkeoloji ilişkisi konuşulacak. Kalebodur’un desteği ile düzenlenen “Mimarlık Ve…” adı altındaki paneller serisi ile İstanbulSMD, mimarlık dışındaki alanlarda çalışanlarla mimarlığı ve kentleşmeyi bir arada tartışmaya açıyor. 


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :