Nitelikli mimarinin kaliteli eğitimin en önemli koşullarından biri olduğunu savunan PAB Mimarlık, velilerin okul seçimi yaparken dikkat etmeleri gereken mekansal unsurları özetledi.
Eğitimci ve sosyal bilimci uzmanlarla işbirliği içinde mekan ve öğrenim ilişkisi üzerine araştırmalar yapan PAB Mimarlık kurucu ortakları Pınar Gökbayrak, Ali Eray ve Burçin Yıldırım, ilk ve orta öğrenimde erken kayıt döneminin başladığı şu günlerde okul araştırması yapan velilerin dikkat etmesi gereken mekansal unsurları özetledi.
“Okul yapısı doğa ile bütünleşik olmalı”
Öğrenim sınıf dışına çıkarılarak alternatif çalışma alanları üretilmeli. Doğa, yapıyla farklı kotlarda ilişkilendirilerek, yeşil ile bütünleşik bir okul yapısı elde edilmesi gerekiyor. Böylelikle hem öğrencinin doğa ile iç içe yaşayarak çevre duyarlı bir birey olarak yetişmesine olanak tanınıyor; hem de farklı kotlarda iç ve dış mekan ilişkileri kurularak, fiziksel aktivitenin ve sporun günlük hayatın bir parçası haline gelmesi mümkün kılınıyor.
“Okul yapılarında kat adedi, yaş gruplarına göre belirlenmeli”
“Ortak sosyal alanlar yaratılarak öğrencilerin deneyim alanları artırılmalı”
"Eğitim yapılarında kapalı alan kişi başı 10 m², açık alan ise 7-10 m² arasında, dersliklerde ise kişi başı minimum 1,5 m², optimum 2 m², ideal olarak 2,5 m² olacak şekilde oluşturulmalı.
“Eğitim yapıları fonksiyonlarına göre bloklanmalı”
Böylelikle kümelenebilir birimlerle koridor mesafesi azaltılarak sirkülasyon alanlarının daha etkin kullanılması sağlanıyor. Yaratılan küçük eğitim alanları, öğrenci ve öğretmen arasında daha yakın ilişki kurulmasına imkan tanıyor. Kısalan koridor mesafesi öğrencilerin kendilerini biteviye uzanan bir koridorda küçük hissetmelerini engelleyerek kendi boyutlarına yakın, daha iyi kavranabilir bir hacim içerisinde rahat olmalarını sağlıyor.
Tek odaklı ve tek yönlü eğitimi kırmak için öğretmen kürsüsünün dikte ediciliğini ortadan kaldırıp öğrenciyi merkeze koyan, öğrencilerin birbirinden öğrenebildiği, daha katılımcı olduğu ve öğretmenin yönlendirici bir rehber olarak öğrencinin yanında durduğu bir öğrenim modelini oluşturmak da önemli. Mekanın hareketli mobilyaları, donatıları ve boyutları da bu modele imkan tanıyabilmeli.
“Renk öğesi doğru kullanıldığında konsantrasyonu arttırır”
Mekan tasarımında renk öğesi de konsantrasyon sağlayacak ya da dağıtacak temel girdilerden birisi olarak tanımlanıyor. Örneğin, derslikte tahtanın asılı olduğu duvarda farklı bir renk tonunun kullanılması öğrencilerin odaklanmalarını sağlayabilir.
"Duyuların devreye girmesi çok yönlü eğitimi destekler”
Koku, tat, ışık, renk ve malzemenin tasarıma dahil edilmesi, görsel odaklı ve hızlı tüketilen algı dünyasını derinleştiriyor. Bunun için şeffaf malzemelerle mekanlar arasında farklı geçirgenlik düzeyleri kurgulanabilir. Bu şekilde açık, yarı açık ve kapalı mekan dengesinin iyi kurulduğu, ulaşılabilir ve katılımı teşvik edici alanlar yaratılabilir.
“Okul, öğrencinin mekanı dönüştürmesine fırsat vermeli”
Öğrenci ve öğretmenlerin ders saatleri dışında da bir araya gelebilmesini, öğrencilerin birbirlerinden öğrenebilmelerini sağlayan toplanma alanları okul yapılarında büyük önem taşıyor.
Koridorlarda hareketi yavaşlatarak, niş ve mobilyalar ile karşılaşma noktalarının oluşturulması, ders dışı buluşma alanlarına imkan tanıyarak öğrencilerin sosyalleşebilmesini sağlıyor ve öğrenim için alternatif mekanlar üretilmesine olanak tanıyor. Öte yandan öğrencilerin de mekanı dönüştürmesine fırsat vererek okulda üretmesini ve sergilemesini sağlamak; öğrencinin sosyal bağlılıklarını artırarak okula karşı aidiyet duygusunu güçlendiriyor.