Ortak Akıl-Antakya Platformu, Antakya şehir merkezinde rezerv yapı alanı ilanı sonrasında yaptığı açıklama ile yeni bir yol haritası önerisinde bulundu.
Ortak Akıl-Antakya Platformu'nun Antakya Şehir Merkezinde Rezerv Yapı Alanı İlanı Hakkında Duyurusu:
"Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na bağlı Kentsel Dönüşüm Başkanlığı, Bakanlık makamına gönderdiği 14 Kasım 2023 tarihli kararla, 6 Şubat ve 20 Şubat 2023 depremleri ile neredeyse yok olmanın eşiğine gelen Hatay’ın Antakya ve Defne ilçelerinde 207 hektarlık bölgeyi Rezerv Yapı Alanı ilân ettiğini duyurdu. Kararın, 9 Kasım’da Resmî Gazete'de yayımlanan ve kentsel dönüşüme yönelik düzenlemeler içeren “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”a dayandırıldığı belirtiliyor. Kamuoyunda “kentsel dönüşüm yasası” olarak bilinen 6306 Sayılı Kanun’un tartışılmalı uygulamaları ile gündeme geldiğine sıklıkla tanık oluyoruz. Hal böyle iken Rezerv Alan yasası uygulamada idarenin yetki alanını daha da genişlettiği gibi hukuki denetim ve itiraz imkanlarını da iyice zorlaştırıyor. Bakanlığın yayımladığı resmi “olur” yazısının ardından, Antakya’nın yakın dönemde literatürümüze giren Rezerv Alan teriminin somutlaşacağı en görünür uygulama sahası haline geleceği anlaşılmaktadır.
Bu güncel gelişmeler kısa bir değerlendirmeyi ve önerilecek yeni bir yol haritasını kamuoyu ile paylaşmamızı gerekli hale getirmiştir.
“Rezerv Alan” kararı Antakya’nın merkezinde geniş bir alanda mülkiyet dokusunun tümüyle silinmesine neden olacak riskli bir uygulamadır. Kentlinin mülkiyetten doğan haklarının askıya alınması sadece metrekare ve maliyet hesapları ile muhasebesi yapılabilecek bir kazanç-kayıp meselesi değildir. Bu sert hamle Antakya’nın yeniden ayağa kaldırılması sürecinde kentlilerin özgür birer aktör olarak rol almasına engel olacak ve onları pasif birer müşteri haline getirecektir. Oysa kentin yeniden ayağa kalkması, canlı ve yaşayan bir kent dokusunun oluşması ancak kentlilerin özgür birer oyuncu olarak aldıkları kararlar ve eylemlerle mümkündür. Kamu idaresi ve planlama sürecinden sorumlu otoritenin mülk sahipleri ile yetinmeyip bölgede yaşayan kiracıları da kararlara dahil etmenin yollarını araştırması gerekirken mülk sahiplerini bile sürecin dışında bırakacak kararlar alması sonuçları kestirilemeyecek kadar büyük bir hasara neden olabilir.
Antakya 2300 yıllık geçmişi olan bir şehirdir. 6 ve 20 Şubat depremleri ile ardından hoyrat bir şekilde yürütülen enkaz kaldırma çalışmaları sonucunda şehrin organik dokusu neredeyse bütünüyle tahrip olmuş durumdadır. Antakya’yı canlı ve yaşayan bir şehir olarak yeniden ayağa kaldırmak bu şehrin köklü tarihinin bizim omuzlarımıza yüklediği büyük bir sorumluluktur. Bu ağır sorumluluğun bilinci ile hareket etmeli ve şehri yeni bir deney alanı haline getirecek büyük ölçekli hoyrat müdahalelerden kaçınılmalıdır. Önümüzde duran çetin problemi hakkettiği derinlikte ele almak zorundayız. Şehir mimarların ve uzmanların yan yana gelerek tek seferde projelendirme yoluyla üretemeyecekleri kadar kompleks ve çok katmanlı bir sistemdir. Öncelikle bu kompleks yapının oluşmasının zorluğunu anlamamız gerekiyor. Yakın dönemdeki uygulamalar büyük ölçekli müdahalelerin şehir dokusu üretmek için doğru bir yol ve yöntem olmadığını bize defalarca gösterdi. Yöntemi ve düşünme şeklimizi değiştirmemiz gereklidir. Antakya tarihi geçmişi olmayan bir uydu kenti değildir. Köklü bir mazisi olan, depremler, fetihler ve yağmalarla defalarca yıkılmış olsa da aynı yerde yeniden hayata dönmeyi başarmış bir şehir hakkında düşündüğümüzün bilincinde olmalıyız. Antakya’nın yeniden ayağa kaldırılmasını basitçe bir gayrimenkul geliştirme veya depremzedeye konut sağlama süreci olarak ele alamayız.
Bu bağlamda yeni yol haritası için önerimizi aşağıda maddeler halinde kamuoyunun görüşlerine sunuyoruz:
1. Rezerv Alan kararı iptal edilmeli ve şehir merkezinin yeniden ayağa kaldırılması için Antakyalıların asli aktör olacakları yeni bir yol haritasının ortaya konacağı ilan edilmelidir.
2. Antakya’daki planlama faaliyetlerin yürütülebilmesi için yerel ve merkezi idarenin iş birliği ile özerk bir planlama ve koordinasyon ofisi kurulmalıdır. Ağustos ayında resmen kurulan Hatay Planlama Merkezi (HPM) bu planlama ofisi için bir çekirdek görevi görebilir. Ancak fiilen süreci yürüten merkezi idare ile iş birliği içinde olmadan bu ofisin etkin ve verimli olması mümkün değildir. Platformumuz HPM veya HPM’nin çalışma yönetimini benimseyen resmi ofislerle açık iş birliği yapmaya, her türlü konuda destek olmaya hazırdır.
3. Özerk planlama ofisi şehirlilerin özgür birer aktör olarak yürütecekleri müzakere zeminini kuran bir platform olarak çalışmalıdır. Şehir esasen şehirlilerin açık veya örtük müzakeresi üzerine kuruludur.
4. Planlama ofisinde yürütülen bütün görüşmeler kayıt altına alınmalı ve kamuoyu ile açık ve şeffaf bir şekilde paylaşılmalıdır. Depremin ardından şehir dışında yaşamak zorunda kalan Antakyalıların süreci aktif bir şekilde takip etmesinin yollarını sunmak planlama organizasyonunun en önemli görevlerinden biridir.
5. Planlama ofisi sürecin etaplarını ve her etabın hedeflerini net bir şekilde kamuoyu ile paylaşmalıdır. Ani ve sık karar değişiklikleri ile geleceğin belirsiz bırakıldığı, yasanın uygulamayı takip ettiği fiili uygulamalara son verilmelidir.
6. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 2021 yılında onaylanan İl Afet Risk Azaltma Raporu’nun depremin yeni verileri doğrultusunda ayrıntılı bir şekilde değerlendirilmesi ve sonuçların resmi bir raporla kamuoyu ile paylaşılması ilk etapta atılması gereken adımdır.
7. Kamunun gücü ve kapasitesi evini ve işyerini yeniden inşa etmek isteyenler için standartlar, müzakere zeminleri, kayıt ve arşiv hizmeti, teknik kolaylık, mali yardım projeleri temin etmek için kullanılmalıdır. Şehirlinin imkanları ve kudreti desteklenmeli, onlara içinde hareket edecekleri bir strateji çerçevesi sağlanmalıdır. Şehri kuracak ve yaşatacak olan, ayağa kaldıracak ve mekanlara hayat verecek olan onlardır.
Onların yerine evlerini ve konutlarını inşa etmek bir çözüm olamaz, onların kendi ihtiyaçları doğrultusunda yüksek standartlı çözümlere ulaşmasını sağlamak kamu idaresinin asli görevidir.
8. Enkaz kaldırma sürecinde de tanık olduğumuz sahadaki müdahale tekeli mutlaka kırılmalıdır. Uygulama ve müdahale sorumluluğunu üstlenen aktörler çeşitlenmeli ve şehirlinin alternatiflere ulaşması kolaylaştırılmalıdır.
9. Çok uzun süreli bir inşaat sürecinin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için Antakya’ya yakın lojistik imkanları olan konumlarda yeni yapı teknikleri ve yapı malzemelerinin üretileceği tesisler kurulmalıdır. Depreme karşı dirençli yenilikçi yapım tekniklerinin deneneceği, tecrübeli yapı ustalarının yetişmesi için bir Yapı Akademisinin kurulması uzun vadeli stratejik bir hamle olacaktır.
10. Kooperatif ve benzeri örgütlenme modelleri halka sunulmalı ve bu modellere katılım özendirilmelidir. Bu tür örgütlenmelerin ulusal ve uluslararası kurumlardan finansman desteği alabilmesi için yol ve yöntemler sunulmalıdır.
11. Geçici barınma alanlarının yaşam kalitesinin artırılması için çözümler önerilmelidir. Deprem bölgesine destek olmak için gönüllü hizmet vermeye hazır tasarımcı ve mimarların asıl yararlı olabilecekleri alan burasıdır. Bu konuda seferber edilmeye hazır büyük bir kaynak olduğu anlaşılıyor, doğru ve etkin bir şekilde kullanılması için yollar araştırılmalıdır.
12. Ortak Akıl-Antakya Platformu olarak Antakya’nın yeniden ayağa kalkması için çalıştığımız bu süreçte yerelde etkinliğimizi artırabilmek ve yerel sivil toplum örgütleri ile daha aktif iş birlikleri kurabilmek için OAA merkez ofisimizi Antakya’da konumlandırma kararı almış bulunmaktayız. Bu doğrultuda kurmuş olduğumuz OAA Antakya Ofis’i 1 Aralık 2023 tarihi itibariyle Antakya Kültür ve Tarih Vakfı’na da ev sahipliği yapan ve detayları belirtilen adreste resmi olarak faaliyete geçmiştir. Ofisimiz platformumuza ait bir çalışma alanı olmanın yanı sıra, yerel katılımcılar ve kentliler için de bir buluşma noktası olması amacı ile kurulmuştur.
Antakya için şu an öncelikli ihtiyacımız içinde bulunduğumuz şartları gözeten yeni bir yol haritası oluşturulmasıdır. Kamu idaresinin ayrıntılı yol haritasını içeren bir strateji belgesini depremin ardından hızlı bir şekilde hazırlayarak kamuoyu ile açık ve şeffaf bir şekilde paylaşması gerekirdi. Ortak AkılAntakya Platformu olarak bu çok önemli eksiği telafi etmek üzere yukarıda ana hatları ile tarif edilen hedefler doğrultusunda daha ayrıntılı bir strateji belgesini hazırlayarak kamuoyu ile paylaşacağımızı duyurmak isteriz."