Kelime olarak, kadın ve erkeğin kutsal metinlerdeki ilk temasına atıfta bulunan tasarım markası ‘Arife’, moda takıntısı olmadan özgür ruhu ile kendi stilini yaratabilen kadın ve erkeklere hitap ediyor. Markanın yaratıcısı Çiğdem Dayıoğlugil, ardında birer hikâye barındıran takı tasarımlarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı.
Markanın ismi nasıl doğdu?
Arife kelimesi, köken olarak, kadın ve erkeğin kutsal metinlerde rastlayabileceğimiz ilk temasına atıfta bulunuyor. Çeşitli simgeler aracılığıyla tasarımlara yansıyan ve aslında semantik açılımları olan bu vurgu, Arife markalı ürünlerin estetik yapısına mitsel bir görünüm de kazandırdı. Arife, kadın ve erkek gibi hem birbirine zıt hem de birbirini tamamlayan iki unsurun dengesinden yola çıkıyor.
Çiğdem Dayıoğlugil
Arife markası ne zaman kuruldu?
Arife, 2007 yılında kuruldu. 2007 yılında yavaş yavaş ritmini bulan marka, o günden bugüne aksesuar tutkunlarını; keyif algısını arttıran, meraklandıran, iz bırakan, günün her saati kullanabilecekleri ürünlerle buluşturuyor.
Tasarımlarınızda daha çok hangi malzemeleri kullanmayı tercih ediyorsunuz?
Malzemeye karşı özgür olduğumu düşünür; onu kendi estetik ve kalite süzgecimden geçiririm. Büyük bir uyum içerisinde ürünlerimde bir araya getirerek; Arife’nin dünyasını yansıtmaya çalışırım.
Tasarım sürecinde nelerden ilham alıyorsunuz?
Tasarımlarımı aklıma takılan görüntülerden ve verdiği hislerden yola çıkarak şekillendirmeye başlıyorum. Daima derin ve şiirsel olan şeyler arıyor, bana heyecan ve ilham veren şeylere yöneliyorum. Diğerlerine mümkün olduğunca kendimi kapatıyorum. “Alışılmışın dışındaki güzellik” kavramı bana ilgi çekici geliyor. Aslında başı sonu çok da belli olmayan bir biriktirme süreci.
Tasarımlarınızın tarzını nasıl tanımlarsınız?
Kavramsal ve belirli bir izleği olan koleksiyonlar hazırlamaya çalışıyorum. Koleksiyonların estetik duruşu ve anlatımı ile kişide merak uyandırmasını; ince düşünülmüş ürünlerden oluştuğu hissini vererek değerini ortaya koymasını seviyorum. Sürekli yeni formların arayışındayım. El yapımı ürünlerin üretim sürecinde, klasik aksesuarın boyut ve biçim kısıtlarını zorlayıp bedeni ve yaşam alanlarını bir sergi, enstalasyon mekanı olarak düşünürüm. Kullanıcısıyla bütünleşen, onun düşüncesini ve hayata karşı duruşunu yansıtan ürünlerin, aksesuar olmanın ötesinde modern sanat algısının bir yansıması olarak ifade bulmasına çalışırım.
Ürünler daha çok kime hitap ediyor?
Koleksiyonda yer alan tasarımlar moda takıntısı olmadan özgür ruhu ile kendi stilini yaratabilen kadınlara ve erkeklere hitap ediyor.