Richard Rogers’ın deneysel Wimbledon Evi, Philip Gumuchdjian tarafından yenilenip Harvard Graduate School of Design’ın Londra şubesi olarak düzenlendi.
Rogers, 1960’lı yılların sonunda ebeveynleri için tasarladığı Wimbledon Evi’ni, Richard Rogers Bursu’na dahil olan misafir öğrenci programında kullanılması için okula hibe etti. Misafir öğrenci programı, her yıl 6 şanslı öğrencinin 3’er ay süreyle bu evde konaklamasına izin vererek onları bilimsel araştırmalarında kullanmak üzere 10 bin dolarlık nakit parayla ödüllendiriyor.
Richard Rogers’ın Londra’yı domine eden geleneksel tuğla evlerine bir karşı çıkış olarak tasarladığı 22 Parkside’de yer alan tek katlı, prefabrik evde şu anda iki kişi yaşıyor. Mimarın modüler çelik çerçeveli strüktürü, hareket ettirilebilir bölmeleriyle farklı birçok konfigürasyonun oluşturulabilmesine olanak tanıyor.
“Ev temel olarak bir dizi çerçeveden oluşuyor. Ana çıkış noktası, esneklik. İçinde yaşayan ailenin değişen gereksinimlerine adapte olabilecek ve kolaylıkla dönüşüme uğrayabilecek bir ev tasarlamak istemiştik ” diyor Rogers.
Wimbledon Evi’nin tüneli andıran, prefabrik çelik ve cam ikilisinden oluşan modülleri, Rogers’ın Renzo Piano ile birlikte tasarladığı Centre Pompidou gibi önemli birçok tasarımına da ilham vermiş. Ancak uzun yıllar içinde ev ciddi bir restorasyona ihtiyaç duyar hale gelmiş.
Rogers’ın deneysel yaratıcı vizyonuyla yola çıkan misafir öğrenci programı farklı disiplinlerden birçok kişiyi bir araya getirerek alternatif ve sürdürülebilir kentsel tasarım üzerine yapılan araştırmaları destekleyecek.
2017 projeleri arasında konut sorunu, yiyecek ve yemek pişirme biçimlerinin şehirleri nasıl dönüştürebileceği, kentlileri odağına alan kentsel yenileme kurumlarıyla ilgili konular hakkında araştırma yapan çalışmalar göze çarpıyor. Bu yılki program; Meksika, ABD, Avusturya, Norveç ve Hollanda’dan bir grup öğrenciyi ağırlayacak.
Fotoğraflar: Iwan Baan. Harvard Graduate School of Design izniyle
Kaynak, The Spaces