- Ülkemizin bir deprem bölgesinde yer aldığını biliyoruz.
- Ülkemizin her il ve ilçe merkezinin imar planlarının olduğunu ve bu imar planları yapılmadan önce planlanacak alanların yer bilimsel etüt raporlarının hazırlandığını/hazırlanması gerektiğini biliyoruz.
- Ülkemizde inşaat ruhsatı alınarak yapılan her bir binanın oturduğu alanda inşaat öncesinde zemin ve temel etüdü yapıldığını/yapılması gerektiğini biliyoruz.
- Tüm bu bildiklerimizin doğa olaylarının afete, felakete dönüşmemesine yetmediğini; başta kentleşme ve kamu politikalarını, uygulamalarını ve sonuçlarını yeniden değerlendirmeden yalnızca riskleri bilmenin önlem almak için yeterli olmadığını da biliyoruz.
- Belirlenen riskleri yönetmek, riskleri azaltmak, olası etkilerini yönetmek, sakınım önlemlerini ortaya koyan bütüncül bir planlamayla, bilimle, teknikle, kamucu bir yaklaşımla mümkün.
- Tek tek binaları güvenli hale getirmekle kalmayıp altyapıyı, açık yeşil alanları, ulaşım sistemlerini, sağlık tesislerini vs. güvenli hale getirecek bütüncül bir yaklaşımla mümkün.
- Biliyoruz; deprem, sel, yangın gibi doğa olaylarında kayıplar yaşamamak, rantı reddedip toplum yararını öncelemekle mümkün.
- Temel bir insan hakkı olarak güvenli, sağlıklı koşullarda yaşama hakkını elde etmek, toplumsal olarak, güçlü bir şekilde talep etmekle mümkün."