Venedik Bienali 57. Uluslararası Sanat Sergisi paralelinde düzenlenen Venice Design (Venedik Tasarım Haftası), Türkiye’den davetli tasarımcıların yer aldığı “Synesthesia: Beklenmedik Duyumlar ve Göç Hikayeleri” sergisine ev sahipliği yapıyor.
Ali Bakova/Soundtrack Pillow
15. Venedik Mimarlık Bienali kapsamında GAA Foundation tarafından ilki düzenlenen Venice Design (Venedik Tasarım Haftası)'na bu yıl, Ali Bakova, Argun Dağçınar, Aykut Erol, Can Yalman, Demirden Design, İzlem Akman, Neslihan Işık, Refik Anadol, Serhan Gürkan, Uğur Becer ve Yiğit Yazıcı gibi uluslararası başarılarıyla bilinen Türkiyeli tasarımcıların oluşturduğu TRUE-TREU ekibi de kavramsal bir sergiyle katılıyor.
Ali Bakova
Küratör Benan Kapucu
“Synesthesia: Beklenmedik Duyumlar ve Göç Hikayeleri” başlığı altında yer değiştirme, kök salma, köksüzlük, teknolojik ve kültürel ağlar içinde hareket, tohum, ötekiyle yüzleşme gibi göç olgusunun farklı boyutlarını sorgulayan ürün yerleştirmelerinde tasarımcılar, izleyiciyi öteki ile tanışmanın ve anlaşmanın yeni deneyim alanlarını keşfetmeye çağırıyor. Benan Kapucu küratörlüğünde, kolektif bir çalışmayla yürütülen sergi, 13 Mayıs - 26 Kasım 2017 tarihleri arasında eski bir Venedik yapısı olan Palazzo Michel'de bienal izleyicilerine açık olacak.
Demirden Design
Demirden Design
Tema
Synesthesia ya da “birleşik duyum” sadece beynin gizemlerinden biri değil; göç olgusunun dramatik sonuçlarını yaşayan insanlığın yeni hallerini, duyular ve duygular yoluyla anlatan bir metafor... Algılama bozukluğu değil, yaratıcı zihnin bir mucizesi. “Synesthesia” teması, küresel çağın getirdiği çıkmazların, aslında yaratıcılığımızı tetikleyecek yepyeni fırsatlar da barındırdığını söylüyor.
Yiğit Yazıcı
Yiğit Yazıcı
Var olduğumuz günden beri dünya üzerinde hareket halindeyiz. Ama artık tek bir katmanda ve doğrultuda hareket eden göçebeler olarak değil, kendi uzantımız olan teknolojik ve kültürel ağların katmanlarında yol alıyoruz. Yer değiştirenler, yerleşik düzeni değişime zorluyor; duyularımız yeni teknolojilerle artmış ve genişlemiş durumda. İnsan, isteyerek ya da zorunlu olarak atıldığı bu keşif yolculuğunda tanıştığı kültürlerle yeniden kaynaşıyor ve kolektif bir bellek oluşturuyor. Geçtiğimiz her yerde yüzyıllar ötesinden gelen bilgi ve düşünce tohumlarını ekiyor, o toprakta yeniden büyütüyoruz.
Argun Dağçınar
Argun Dağçınar
Sınırlar muğlak, eski kalıplar geçersiz... Dünya küçülür, insanlar birbirlerine karışırken, yerel ve dar kalıplar içine sıkışmak yerine sınırsız, ötekileştirmeden, bütünlüğü ve bir olmayı vurgulayan yeni bir dil oluşturmalıyız. Yeni duyularımızla, sezgilerimizle -sesler, kokular, dokular, görüntüler, tatlar... yoluyla- hem dünyayla hem de birbirimizle karşılıklı etkileşime yarayacak yeni yollar geliştirmek zorundayız.
Venedik’ten İstanbul’a...
Bienal sonrasında serginin İstanbul’a da taşınması; sosyal sorumluluk adına sergi sonrasında ürünlerin, bu yol hikayesini paylaşmak isteyen tasarım meraklılarına sunulduğu bir müzayede de gerçekleştirilmesi planlanıyor.
Sergi, eski bir Venedik yapısı olan Palazzo Michel'de 6 ay boyunca, bienal izleyicilerine açık olacak.
Serhan-Gurkan
Serhan-Gurkan/Seeds
“Synesthesia: Beklenmedik Duyumlar ve Göç Hikayeleri” teması altında buluşan her bir tasarımın güçlü mesajlarının olması ve o hikayelerin dokunduğu sosyal alanlar da büyük önem taşıyor.
Aykut Erol
Aykut Erol/Birdcage
Tasarımcılar, sergiye özel tasarladıkları ürün hikayelerinde, göç olgusunun toplumlar ve bölgeler üzerine etkisinden öte, insan olarak bizim kişisel durumlarımıza, duygularımıza ve değişen algılarımıza odaklanıyor.