TMMOB Mimarlar Odası 48. Dönem Olağan Genel Kurulu, 14-15-16 Nisan 2022 tarihlerinde Ankara’da toplandı. Ülke gündeminin kente, mimarlığa, meslek örgütüne, meslektaşlara etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilerek çözüm önerileri getirildi.
Giderek büyüyen ve boyutları belirsiz kriz koşullarında gerçekleştirilen ve üç gün süren TMMOB Mimarlar Odası 48. Dönem Olağan Genel Kurulu toplantısında yapılan ortak değerlendirmelerde, gündemde yer alan kapsamlı sorunların üye ve örgüt birlikteliğine dayalı bir dayanışma anlayışı ile aşılabileceği özellikle vurgulanmıştır. Odaya ve meslek alanına yönelik hukuka açıkça aykırı olan, anti-demokratik baskı ve müdahaleler Genel Kurul’da dile getirilmiştir.
Genel Kurul tarafından alınan kararla; delege ve üyelerin katkılarıyla hazırlanan ve oy birliğiyle kabul edilen sonuç bildirisi:
"Tüm dünyada yaygınlaşıp derinleşmekte olan bunalım halini tanımlamak üzere giderek daha sık başvurulan “kriz” kavramı, içinden geçtiğimiz süreçte yalnızca görüneni betimliyor, bu sürecin dinamiklerini açıklamıyor. Çok boyutlu biçimde ele alınması gereken kriz halinin kendiliğinden ortaya çıkan bir durum olmayıp son otuz yılda neoliberalizm formuyla kendini muzaffer ilan eden kapitalist küreselleşmenin doğrudan sonucu olduğunu görmek gerek. Bu otuz yıllık dönemde dünyanın her yanında kent mekânının başat bir sermaye birikim aracı haline gelmiş olması, bugün birdenbire karşımıza çıkmış gibi görünen problemlerin önemli kısmının sebebidir. Gelir uçurumunun derinleştiği, gezegen ölçeğinde kentleşmenin hem ekolojik yıkıma hem de pandemilere yol açtığı neoliberal dönem, kendi çöküşüyle beraber bunalım koşullarını da derinleştirmekte. Yükselen toplumsal hareketler karşısında tırmanışa geçen sağ-otoriter popülizmler iki dünya savaşı arası dönemin faşizmlerini çağrıştırmakta, güvenlikçi iç ve dış politikalar, ölçeği giderek büyüyen savaşlar ve neredeyse 2. Dünya Savaşı koşullarında yaşananlara benzer mülteci hareketliliği bu çöküşün en açık göstergeleri olarak önümüzde durmaktadır.
Küresel ölçekte yaşanan bu süreçler çeşitli özgün boyutlarıyla ülkemizde de yaşanmakta. Özellikle Siyasal İslamcı bir iktidar eliyle sürdürülmüş olması, neoliberal kentleşme sürecine toplumsal açıdan yıkıcı, Cumhuriyet değerlerine karşı bir saldırı hüviyeti kazandırmıştır. Kentsel mekândan devşirilen rantın hem sermaye hem siyasal güç birikimi için araçsallaştırıldığı mevcut yapı üretim süreci, kullanıcılarını yabancılaştırmakta, ekolojik yıkımı hızlandırmaktadır. Neoliberal kentleşmenin tetiklediği kentsel gerilim ve yoksullaştırma dinamikleri iktidarın anti-demokratik karakteri ile buluşmuş ve bu çakışma tüm yurda dalga dalga yayılan ve bugün kriminalize edilmeye çalışılan Gezi Direnişine yol açmıştır. Bir müşterek olarak kentin, özgür yaşamın ve barış içinde bir arada yaşanan bir ülke özleminin somutlaştığı Gezi, ülkenin geleceğine dair umudu canlı tutuyor.
Cumhuriyetin ilk yüz yılını tamamladığı bu tarihsel kavşağı, sosyal, kurumsal ve ekonomik çöküşün sebebi olan otokratik rejimin ardından, ülkemizi, kentlerimizi ve meslek alanımızı ayağa kaldıracak bir kurucu moment olarak görmek gerekiyor. Kâr hırsını değil insanca yaşamı ve ekolojik bir aradalığı önceleyen bir mekân üretim süreci tanımlamak hem mümkün hem de elzemdir. Mimarların sundukları emeğin karşılığını bulduğu, üretim ve bölüşüm mekanizmalarının kamu yararı ve sosyal adalet ilkeleriyle belirlendiği bir yapı üretim biçimini kurgulamak, yasal ve kurumsal çerçevesi için öneriler geliştirmek görevimizdir. Serbest mimarlık hizmeti üreten, ücretli çalışan, kamuda görev yapan, işsiz olan mimarların iş güvencesi ve mesleki saygınlık arayışları, meslek pratiğine dair yaşadıkları sorunlar, ancak böyle bir çerçevede, mesleki dayanışma ve diyalog ile çözüme kavuşturulabilir.
TMMOB Mimarlar Odası, bu görevi layıkıyla yerine getirecek tarihsel birikime, örgüt yapısına ve üye profiline sahip. Kuruluşundan bu yana kent ve meslek alanına dair sorunları, özgürlük, demokrasi ve barış talebini ısrarla sürdüren toplumsal muhalefetin bir parçası kimliğiyle ele alan Odamız, bu sayede kamuoyu nezdinde de haklı bir saygı kazanmıştır. Buna karşılık, topluma dayatılan otokratik yapı, bilimsel-mesleki bilginin taşıyıcısı olan meslek odalarını kendisine düşman görmekte. Meslek örgütlerine ve seçilmişlere yönelik sindirme ve yok etme girişimleri karşısında Mimarlar Odası örgütlülüğü tüm birimleriyle omuz omuzadır. TMMOB Mimarlar Odası, merkez organları, şubeleri ve temsilcilikleriyle örgütsel dayanışma içinde, kültürü, demokratik duruşu, yürüttüğü toplumsal ve mesleki mücadeleler ile kazandığı deneyim ve oluşturduğu ortak bellek ile ülkenin geleceğini inşa etme sürecine destek verme kararlılığındadır.
48. Genel Kurulumuz, adil bir dünya, demokratik, laik bir ülke ve özgür bir yaşam özlemini, Cumhuriyetin yeni yüzyılında kent ve mimarlık hakkının gözetildiği nitelikli çevrelerde somutlaştırmak hedefine bağlılığını bir kez daha vurgulamakta, önümüzdeki zorlu dönemde Odamızın sürdüreceği mücadeleye inancını kamuoyu ile paylaşmaktadır".