DYO ve Aura İstanbul işbirliği ile gerçekleştirilen Renkli DYOloglar’a konuk olan Toner Mimarlık’ın kurucusu Mustafa Toner, iç mekânlarda rengin ilk başlangıçta kullanılan bir unsur olduğunu söyledi. Toner, iç mekanda kullanılan rengin, ‘nereye, kime, ne yapıldığına’ göre belirlendiğini dile getirdi.
DYO’nun, Aura İstanbul ile ‘Renkli DYOloglar’ adı altında gerçekleştirdiği prodüksiyon, mimaride renk konusundaki özel videolar ile beğeni topladı. Renkli DYOloglar’da yer alan Toner Mimarlık’ın kurucusu Mustafa Toner “Tasarımlarınızda renk mimari ile gelişen bir etmen midir, yoksa sonradan eklenen bir unsur olarak mı görürsünüz?” sorusuna yanıt verdi.
Özellikle iç mekân tasarımlarında rengin başlangıçta kullanılan bir unsur olduğuna dikkat çeken Toner, “Renk sonradan eklenen ilinti gibi bir şey değil. İlk başta malzeme seçimine kadar yön veren bir tercih. Bu sadece iç mekân için geçerli değil. Örneğin dış mekân, yani bir bina tasarımı yaptığınız zaman da lokasyona yöreye bağlı olarak da renk seçimiyle başlarsınız. Yani renk seçimi formla beraber, mimariyle beraber gelişir, hatta ona yön verir. Örneğin Yunanistan'da veya güneyde bir ev yapıyorsanız kırmızıya boyamazsınız, beyazla yola çıkarsınız, Akdeniz'e uygun renklerden gidersiniz. Bir ormanda yeşillikler içinde bir bina yapıyorsunuz koyu renklerle hareket edip baştan bunu seçersiniz ki buna göre malzeme belirlersiniz.” dedi.
‘Nereye, Kime, Ne Yapıldığı Önemli’
İç mekânda kullanılan renkleri neye göre belirlediğini de anlatan Mustafa Toner, renk seçiminde, nereye, kime, ne yapıldığına dikkat edilmesi gerektiğini söyledi. Videoda konuyu örneklendiren Toner şu noktalara dikkat çekti:
“Eğer bir ev yapıyorsanız ve çok lüks bir ifadesi olsun istiyorsanız başka; çok genç, dinamik bir ofis binasının iç mekânını yapıyorsanız farklı renkler kullanırsınız. Ağırbaşlı bir ofis veya ev biraz daha klasik tatta yapıyorsanız kullanacağız renk seçimi farklı olacaktır, olmalıdır. Yoksa çok seviyorum diye, pembeyi alıp da çok klasik, ciddi bir avukatlık bürosunda kullanmaya kalkarsanız, amacına hizmet etmeyen bir mekân ortaya çıkar. Yaptığınız iş de boşa gider. Bu arada tabi renk kullanımında benim tercihim daha çok vizon tonları, daha pastel ve nötr tonlar oluyor. Özellikle iç mekânlarda. Çünkü renkler çok değişkenlik gösteriyor. Ama yaptığınız mekanların kalıcı olması, zamansız olmasını istiyorsanız, rengi daha çok noktasal kullanmanızda, yani kolay değiştirebileceğiniz elemanlarda kullanmanızda fayda var. Çünkü bütün bir binanın bütün bir iç mekânın rengini değiştirmek o kadar kolay olmuyor. Ama kullandığınız kanepelerde veya işteki mobilyalarda rengi değiştirmek daha kolay.”