PMA Madhushala ofisinin The Red Oasis tasarımı, asgari ihtiyaçları karşılamak üzere giderek yoğunlaşan Hint banliyölerine eleştirel yaklaşan bir topluluk merkezi olma özelliği taşıyor.
Fotoğraflar: Hemant Patil
"Tıpkı insanlar gibi binaların da zamanın hikayelerini anlatabilmesi için kendine has bir karakteri olmalı"
Hindistan’da nüfus giderek yükselirken kentler de çeperlere doğru yayılmaya devam ediyor ve banliyölerin sayısı her geçen gün artıyor. Fakat bu alanlar yalnızca minimum alan gereksinimlerini karşılayan yoğun şekilde yerleştirilmiş habitatlarla doluyor; bir aynılık dalgası seziliyor.
Pune’de gerçekleştirilen The Red Oasis, böyle bir banliyö içinde çevredeki kompakt apartmanlarda yaşayan kullanıcıların yaşam tarzını anlayarak oluşturuldu. Mahalle arasında boş kalan tek alana yerleşen 715 metrekarelik yapı oyun alanı, kütüphane, oturma alanları, yürüyüş yolları, açık hava amfitiyatrosu ve tapınaktan oluşan etkileşimli ve canlı topluluk alanlarını içeriyor.
Tasarım süreci, merkezi olarak tutulan geniş bir açık alan ve buranın çevresi boyunca tüm fonksiyonların planlanmasıyla başladı. Kütle, çevredeki yerleşik kaostan kopuk ayrı bir mikro çevre yaratmak için zemine indirildi.
Yerel bir malzeme olan tuğla, hem çok yönlü tasarım olanakları hem de ekonomik olduğu için özellikle tercih edildi. Tuğlanın niteliklerini vurgulamak üzere de taşıyıcı sistemin ana öğesi olarak benimsendi. Salonun duvarlarında 9 inçlik tuğlalar kavislendirildi; çift eğrilik ve kemerler aracılığıyla sağlam bir yapı kuruldu. Kemerlerin zeminle birleşim noktalarında oturma birimleri oluşturuldu. Bu yöntem malzeme kullanımını en aza indirirken yapının ağırlığını da azalttı.
Çıplak tuğla duvarlardaki küçük değişiklikler, binaya benzersiz bir karakter kazandırarak onu diğer mekanlar için işlevsel bir zemin haline getiriyor. Yapı, farklı işlevlere dayalı çeşitli kombinasyonlarda kullanılan tek bir tuğla modülünün monolitik bir bileşimi olarak bir araya geliyor. Mekanın tamamı adeta canlılar gibi nefes alıyor, çevresinden sıyrılan formuna sadık kalıyor, kendine özgü bir karakterle kendini ifade ediyor.
Haber archdaily’den çevrilerek derlenmiştir.