Türkiye Tasarım Vakfı, ilkini İstanbul’da Atatürk Kültür Merkezi’nde yaptığı ‘Hatay Çalıştayı'nın ikincisini, 19 - 20 Ekim tarihleri arasında Hatay’da düzenledi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı ile yapılan protokol çerçevesinde; ulusal ve uluslararası alanda tarihçilerden, arkeologlardan, yer bilimcilerden, şehir plancılarından ve mimarlardan oluşan tasarım ve planlama iş birliği grubuna gönüllü liderlik eden Türkiye Tasarım Vakfı, ‘Hatay’ın İhyası’ çalıştayının ikincisini Hatay’da düzenlediği halk buluşmasıyla genişletti. Hatay’ın merkezini aslına uygun şekilde yeniden yapılandırmanın amaçlandığı projede, Hatay halkının beklentileri ve ihtiyaçları dinlenerek çözüm önerileri üzerinde tartışmalar yapıldı.
Farklı disiplinlerden yerli ve yabancı fikir önderlerinin ve Hatay halkının katılımıyla yapılan çalıştayda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’ ve ‘Kültür ve Turizm Bakanlığı’ ile Foster+ Partners, BIG, KEYM (Kentsel Yenileme Merkezi) ve DB Architects iş birliğinde yürütülen çalışmalar masaya yatırıldı.
Türkiye Tasarım Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kalyoncu, katıldığı çalıştaya ilişkin şu değerlendirmede bulundu: “Ülkemizde daha önce bu denli büyük bir yıkım yaşanmamıştı. Depremin kendisi başlı başına birlik, beraberlik ruhunun, sivil toplumun Türkiye’de ne kadar geliştiğini gösterdi. Biz de Türkiye Tasarım Vakfı olarak Cumhuriyet tarihinin en önemli projelerinden biri olacağına inandığımız ‘Hatay’ın İhyası’na gönüllü katkı için şehrin merkezinin tasarım ve planlama süreciyle kültürel varlıklarının korunması çalışmalarını üstlendik. Bakanlıklarımızla yaptığımız iş birliği kapsamında; ulusal ve uluslararası uzmanlarla birlikte oluşturduğumuz çalışma grubumuz ve Hatay halkının değerli katkılarıyla düzenlediğimiz çalıştay, eminim ki ülkemizin diğer tarihi kent merkezleri için de emsal teşkil edecek. Bu tarihi süreci, dünyada eşi görülmemiş bir iş birliği prensibiyle yürüterek hem ülke hem sektör olarak uluslararası alanda da model olabilmeyi umuyoruz.”
“Depremden etkilenen 11 il için çalışmalarımız mevcut, iş birliğine hazırız”
TTV: Hatay’da ofis açıyor
Öte yandan, çalışmalarının pilot bölge olarak başladıkları Hatay’ın merkezinin tasarım ve planlama süreciyle sınırlı olmadığını, Adıyaman’ın ihyasını da üstlendiklerini ifade eden Kalyoncu; “Ayrıca, depremden etkilenen 11 ili kapsayan geniş çaplı bir çalışmamız mevcut. Bu noktada birikimimizi, deneyimimizi ve çalışmalarımızı ülkemize katkı için iş birliğine açmaya hazırız. Önümüzdeki hafta bölge halkının sorularını cevaplayabilmek ve operasyonumuzu yürütebilmek için Hatay’da bir ofis açıyoruz” diye konuştu.
Çalıştayın katılımcılarından Bjarke Ingels Group Yöneticilerinden Lorenzo Boddi: “Hatay’ın yeniden hayat bulması için Türkiye'deki mimarlık, planlama, kentsel tasarım ve mühendislik uzmanlarının bir araya geldiği bu iş birliği ruhunun tanığı olmaktan ve Hatay’ın zengin mirasının ve kültürünün yaşatılması yönündeki çalışmalardan heyecan duydum” dedi.
“Yol haritası Mart 2024’te tamamlanacak”
Keym Kentsel Yenileme Merkezi Kurucu Ortağı Cem Yılmaz, şunları ifade etti: “Projemize ülkemize duyduğumuz milli sorumluluk duygusuyla yaklaşıyoruz. Dolayısıyla işin zeminini fedakârlık ve duygu yoğunluğu oluşturuyor. Kent tasarımı ve planlaması tek bir kişi yerine farklı uzmanlıklardan çok sayıda paydaşın bir araya gelerek birlikte karar verip uygulaması gereken bir süreç. Projemizin farkı, dünyada bile örneği olmayan bir iş birliği kültürüyle ilerleyerek bunun başarılı çıktılarını ortaya koymak. Mart 2024’te kent tasarımı ve planlama projesinin yol haritasını sunmayı hedefliyoruz.”
“Amaç toprak kaybetmeden dönüşüm”
Bu planlama döneminde en önemli unsurun ‘toprak kaybetmeden dönüşüm’ olduğunun altını çizen DB Mimarlık Kurucu Ortak Bünyamin Derman, şöyle konuştu: “Depremde Hatay’ın merkezinin yüzde 80’i yıkıldı. Bu sonuç geçmişte yapılan hataları gözden geçirme ve Hatay’ın geleceği için en iyisinin ne olması gerektiğiyle ilgili bir çalışmaya sevk etti. Örneğin, Hatay’ın hem arkeolojik hem de demografik özelliği, daha özel bir şehir planlamasına ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Bu çerçevede dere yataklarını açarak, kentin belliğini koruyarak, eski kent merkezindeki tarihi yerin dokusunu bozan yapıları ayıklayarak bir tasarlama ve planlama çalışması yürütüyoruz. Bu çalışmada ilgili bakanlıklarla, yerel otoritelerle ve halkla iş birliği halindeyiz.”
Hatay’da mekânın ruhu, mekânın kendisinden daha önemli
Çalıştayın ardından Mustafa Kemal Üniversitesi’nde yerel yönetim temsilcileri ve halkın katılımı ile bilgilendirme toplantısı yapıldı. Toplantıda çalıştay çıktılarına dair sunum yapılırken depremden etkilenen halkın sorularına da cevap verildi.
Bölge halkının anılarını, geçmişini kaybetme ve merkezden uzaklaşma kaygısının giderilmesi gerektiği, bölgenin yeniden canlanması için yalnızca konutların yetmeyeceği; eğitim, sağlık ve kültür sanat yapılarının da hayata geçmesinin lazım geldiği ifade edildi. Hatay’da mekânın ruhunun, mekânın kendisinden daha önemli olduğunun hatırlatıldığı çalıştayda, mekânsal tasarımları yaparken geçmişle bağ kurarak buradan geleceğe bakabilmenin yolunu bulmak gerektiği konuşuldu.
Mahalle kültürünü yaşatacak tasarım ve planlamaya ihtiyaç var
Herkesin birbiriyle komşuluk ilişkisi içinde yaşadığı, büyük bir mahalle kültürü olan, bölge şehirlerden gelen halkın da sosyalleşmek için uğrak yeri olan Hatay’ın bu kültürünü yaşatacak nitelikte tasarım ve planlamaya ihtiyaç duyulduğu paylaşıldı. Bu çerçevede çalıştayda; sosyal hayatın en küçük ölçekte sokakta başladığından hareketle çocukların oyun alanlarının evlerin yanında olması, Hatay halkının bir araya gelerek sosyalleştiği, klasikleşmiş taş fırın, kasap, semt pazarı, kahvehane gibi günlük pratiklerinin birbiriyle entegre bir planla konumlanması, yapı aralarına otopark yerine merkezi otoparklar planlanarak yürüyüş yollarının artırılması, Asi nehrinin şehre kazandırılması, yeşil alanların planın merkezine konması gerektiği gibi noktalar öne çıktı.
Sürdürülebilirlik, işlevsellik ve zamana adapte olma kriterlerinin önemli olduğu tasarım ve planlama çalışmalarında Hataylıların yemediği hiçbir şeyi yetiştirmedikleri gerçeğinden ileri giderek şehrin peyzaj meselesini ciddiye almak lazım geldiği belirtildi. Ortak alanlarda otopark ve avlu meselesinin ister ada ister bina bazında kararlaştırılması gerektiği paylaşıldı.