Hanif Kara'nın "Design-led" Yaklaşımı

mimarizm.com / Sercan Altan / 16 Kasım 2009


İngiliz yapı mühendisi Hanif Kara'nın izlediği "Design-led" yaklaşımı, yenilikçi malzeme kullanımı, prefabrikasyon, sürdürülebilir yapı ve karmaşık analiz yöntemlerini içerirken, aynı zamanda da  tasarım ve işlevi birleştirmeyi amaçlıyor. Kara'nın, Yapı-Endüstri Merkezi'nin konuğu olarak Siemens Ev Aletleri ana sponsorluğunda Türkiye'ye geleceğini hemen hatırlatalım.

Hanif Kara'nın izlediği "Design-led" yaklaşımı, yenilikçi malzeme kullanımı, prefabrikasyon, sürdürülebilir yapı ve karmaşık analiz yöntemlerini içerirken, tasarım ve işlevi birleştirmeyi amaçlıyor. Kara'nın çalışma alanı, mimarlık ve mühendisliğin buluştuğu noktada yer alıyor. Bir başka deyişle tasarım ve teknoloji arasındaki bağı kuran Kara, bunların birbirini desteklemesinin önemini ve bunun özellikle eğitim sürecine de dahil edilmesinin gerekliliğini önemle vurguluyor. 1982'den beri sürdürdüğü meslek yaşamındaki deneyimleri arasında, germe strüktürler, lunapark trenleri, açıkdeniz platformları, enerji santralleri gibi değişik uzmanlık ve tasarım alanlarından projeler bulunuyor.

Kara'nın strüktür mühendisliğini yaptığı projelerin mimarları arasında, Zaha Hadid, Alsop Mimarlık, Foreign Office Architects, Foster+Partners gibi dünyaca ünlü mimarlar bulunuyor. Özgün strüktür mühendisliği yaklaşımı ile desteklediği önemli tasarımlar arasında öne çıkanlardan biri, Architectural Association (Mimarlık Birliği)'nin Londra'da Bedford Meydanı için açtığı 2008 DRL TEN Pavilion tasarım yarışmasında 28 proje arasından seçilen, mimari tasarım ise Alan Dempsey ve Alvin Huang'a ait olan DRL Ten Pavyonu. Yarışmada, meydan için küçük boyutlarda, ziyaretçilere ve meydanı kullananlara özel bir mekânsal deneyim yaşatacak, geçici, serbestçe duran ve yer ile bağlantısı olmayan, tekil bir pavyon tasarlanması istenmiş. Seçilen proje ise inşa edilebilirliği, yalınlığı, estetiği ve mobilyadan strüktüre uzanan tek bir akıştan oluşan genel biçimi ile öne çıkıyor. Mimarlar tarafından, yeni bir mimarlığın prototipi olarak geliştirilmiş olan tasarımda, elyaf donatılı beton'un hafifliği yeniden keşfediliyor. Malzemenin strüktürel potansiyeli, bilgisayar teknolojisiyle etkili ve akılcı biçimde üretilen yatay, üçboyutlu, kıvrımlı paneller ile sıra dışı bir tasarım için sıra dışı biçimler yaratmakta kullanılıyor.

Benzer biçimde Zaha Hadid'in Napoli'nin 3 km kuzeyinde, bölgenin volkanik özelliğinden ve Vezüv yanardağından esinlenen Napoli-Afragola Hızlı Tren İstasyonu projesi de söz konusu strüktür mühendisliği yaklaşımından yararlanıyor. Demiryolu hattının üzerinden akışkan biçimiyle boydan boya uzanan tasarım da tıpkı lav gibi değişik elementlerin, dolayısıyla malzemelerin karmaşık etkileşiminden meydana geliyor. Lavın bu karma özelliği nedeniyle bazı bölümleri ötekilerden önce soğur ve katılaşır.

500 metre uzunluğunda 45 metre genişliğindeki "köprü"nün dış parçaları da bir bütün halinde ötekilerden önce soğuyup katılaşmış bir tabaka oluşturuyor. Bu bölüm tek parça görünümünde olup betondan yapılmışken akışkanlığını devam ettiren iç kısım camdan oluşuyor. Daha uzun süre volkanik aktifliğini sürdürmüş olan bu kısım istasyonun bütün hollerine gün ışığı alma olanağı sağlarken fotovoltaik paneller gibi çevre dostu stratejiler için de fırsatlar sunuyor. Böylece belli bir biçim hattâ maddeden esinlenerek yapılan tasarım, akılcı malzeme seçimi, sürdürülebilir fırsatlar sunan strüktür öğeleri ile gerçeğe aktarılmış oluyor.

Foreign Office Architects'in projesi olan Highcross, Leicester'da, öngörülen program ve alanın karmaşası iyi bir biçimde sentezleniyor. Proje kurgusundaki bu sentezin büyük bölümünü ise tasarımı da başarılı kılan; mağaza avlusu, oditoryum, yükleme alanı arasında bağlantılar oluşturmak ve bunu yaparken de söz konusu birimler arasında ses ve titreşim iletimini en aza indirmek amaçlı etkin mühendislik stratejileri oluşturuyor. Strüktürde iki katmanlı hamurlanmış cam panel ve sac levhalar "dantel" izlenimi uyandıracak şekilde kullanılıyor.

Bir başka proje 284 metre uzuluğunda bir yaya ve bisiklet köprüsü olan, Singapur'da Henderson kavşağı üzerindeki South Ridge Bridge. IJP Corporation'a ait projenin temel özelliği, sürekli değişen kesiti ve eğimli planı. Yapıda strüktür mühendisliğinin öne çıktığı nokta ise bu iki geometrik özelliğin aynı matematiksel ilkeye dayanıyor olması. Strüktür mühendisliği burada projeye özgü parametrik bir denklem tanımlıyor ve böylece mimarlık ve mühendislik arasında yumuşak bir geçiş, etkin bir iletişim sağlamış oluyor. Kısaca tüm tasarım ve yapım için ilke niteliğinde bir matematiksel formül üretiliyor. Tasarım ve matematik arasında sağlanan birliktelik özgün tasarım fikrinin, parçaların gerek üretiminde gerekse montajında yapım yöntemlerine de doğrudan aktarılabilmesini sağlıyor.

Hanif Kara'nın çalıştığı mimarlar arasında ayrıca, Eric Parry, Piers Gough, Sir Richard MacCormac gibi mimarlar ve çalıştığı işverenler arasında, Cadogan Estates, Imperial College, Royal Bank of Scotland, Stanhope and Land Securities gibi kuruluşlar da bulunuyor.

Hanif Kara, strüktür mühendisliğinin ötesinde, tasarım, yapım süreçleri ile eğitimin bütünlüğünü öngören yaklaşımı doğrultusunda çeşitli eğitim programları da dahil olmak üzere birçok önemli oluşumda yer alıyor. İngiltere Hükümeti'nin gözetim görevlisi olarak İngiliz Mimarlık ve Yapılı Çevre Komisyonu CABE'de (Commission for Architecture and Built Environment) Design Review Jüriliği'ne atandı.

2004 Dönemi Ağa Han Mimarlık Ödülleri Büyük Jürisi'ne seçildi ve 2004 yılında Britanya Mimarları Kraliyet Enstitüsü (RIBA)'ya Onursal Meslek Üyesi olarak seçildi. Bunlara ek olarak; 2008 yılında Harvard Tasarım Yüksek Lisans Okulu'nda, konuk öğretim görevlisi olarak yaratıcı mühendislik dersleri vermeye başladı ve Stokholm'deki Kungliga Tekniska Högskolan'da mimarlık teknolojisi konusunda konuk öğretim görevlisi oldu.


 yapi.com.tr'deki "Hanif Kara" dosyasına ulaşmak için lütfen tıklayınız.


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :