Ulucanlar Cezaevi'nin müze ve kültür merkezine dönüştürülmesi, 2010'un son günlerinde gündemin ilk sıralarına otururken, hapishane dönüşümü ile ilgili bir haber de Avrupa'dan geldi. Fransa'nın ticaret, biyokimya ve bilişim merkezi Lyon'da 19. yüzyılda inşa edilen ve 2009 yılında işlevine son verilen Saint-Joseph ve Saint-Paul hapishanleri, "La Vie grande ouverte" (Özgürlüğe Açılan Yaşam) adlı büyük dönüşüm projesi kapsamında ticaret, konut ve eğitim fonksiyonlarını da içerecek şekilde yeniden düzenlenerek, kente açılan bir platform haline getirilecek. Dönüşüm projesi çerçevesinde, hapishanelerin yer aldığı Saint-Joseph ve Saint-Paul adacıklarının birleştirilerek, yeni bir kent parçası yaratılması öngörülüyor.
Son mahkumlarını 2009 yılında 'azat eden' tarihi hapishaneleri ciddi bir şantiye süreci bekliyor. Projede, Saint-Paul adacığının merkezinde Lyon Katolik Üniversitesi yer alırken, 5 bin öğrenciyi barındıracak olan yeni üniversite merkezinin 35 bin metrekarelik bir alana yayılacağı bildiriliyor. Program kapsamında, öğrenci konutları ve sosyal konutlar ile büro ve ticaret birimlerinın yanı sıra, yaşlı ya da hastaların barınabileceği dairelerin de yapılması planlanıyor.
Üniversitenin yeni kampüsünde yer alacak birimler arasında gerek hapishaneye gerekse kentin imajını belirleyen sektörlere göndermede bulunan birimler yer alıyor: Hukuk Fakültesi, Ticaret ve İşletme Yüksek Okulu, İnsan Hakları Enstitüsü, UNESCO'nun "Bellek, Kültür ve Kültürlerarasılık" Kürsüsü, Lyon Toplumsal Gözlem Merkezi, Biyokimya-Biyoloji Teknisyenleri Yüksek Okulu, Çevre Kalitesi ve İş Güvenliği Yüksek Okulu, Lyon CPE (Kimya, Fizik Elektronik) Mühendislik Okulu Sürekli Eğitim Merkezi ve 250 bin ciltlik eserin bulunduğu kütüphane.
Saint-Joseph adacığında ise; bürolar, konutlar, zemin katta 700 metrekarelik ticaret birimi, 65 birimlik sosyal konut, 108 öğrenci stüdyosu ve yaşlılarla hastalara hizmet edecek 25 konutun yapılması planlanıyor. Adacığın merkezinde ise, 700 metrekareye yayılan bir alanda, "Habitat et Humanisme" (Konut ve İnsani Yardım) vakfının büroları ve ekonomi-toplum-dayanışma laboratuarı yer alacak.
Projeyi mimari bakımdan diğerlerinden ayıran özellik ise, "mimari mirasa duyulan saygının ön plana çıkarılması" olarak vurgulanıyor. Bu doğrultuda projede, Saint-Paul hapishanesinin tüm panoptikonları (hücrelerin gözetleyebilme ama görülmeme avantajını sağlamak üzere, gardiyana bakacak şekilde tasarlandığı dairesel hapishane) ile 19. yüzyıl hapishane mimarisine özgü tüm yapılar korunuyor.
Halen şantiye halinde olan La Confluence semtinin (Lyon yarımadasının güneyinde konumlanan ve uzun süre sanayi ve ulaşım fonksiyonlarına ayrılan bu bölge, kentin en önemli dönüşüm projesine ev) yakınında yer alan yeni proje alanı, kentin yeniden canlanmasında önemli bir rol üstlenecek.
Aynı zamanda sürdürülebilir olması amaçlanan dönüşüm projesinin programında; biyoklimatik strateji, su yönetimi ve enerji verimliliği gibi başlıklar yer alıyor.
Saint-Paul adacığının mimari projesi Garbit & Blondeau'ya teslim edilirken, Saint-Joseph adacığının projesi ise Studios d'architecture Ory tarafından hazırlanacak. Atelier Thierry Roche, kentsel tasarım ve planlama alanlarında projenin tamamına ilişkin danışmanlık hizmeti verirken; 2BDM - Frédéric Didier de tarihi anıtlar konusunda danışmanlık yapacak. 2012 yılında uygulamaya geçecek olan dönüşüm projesinin, 2014 yılında tamamlanması öngörülüyor.
Bu haber, batiactu.com'dan derlenmiştir.