5 Eylül-1 Kasım tarihleri arasında ücretsiz olarak gerçekleştirilecek olan 14.İstanbul Bienali'nin bugün gerçekleştirilen basın toplantısında ilk olarak İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı söz aldı. Eczacıbaşı, son 30 yıllık bir süreçte düzenledikleri kültür ve sanat etkinliklerinden, bienalin geçmişinden bahsederek sanatçılara özgür üretim ve ifade alanları oluşturmak için kendilerini geliştirmeye devam edeceklerini söyledi. Bu seneki bienalin otuz altı farklı mekanda sergileniyor olması ile ilgili Eczacıbaşı, bienali gezeceklerin zaman ve emek vermeleri, nefes tüketmeleri gerektiğini söyledi. Ancak bu emeğin sonunda ise her bireyin bienal deneyiminin şehirle, denizle farklı şekillerde ilişkilenerek özgün birer rota olacağını belirtti.
Eczacıbaşı'ndan sonra konuşan İstanbul Bienali Direktörü Bige Örer, bienalin sanatı, matematiği, fen bilimlerini, nörobilimleri, mimariyi ve deniz bilimi bir araya getirerek ortak bir düşünme alanı kurguladığından bahsetti. Sergi deneyimlemenin hızını yavaşlatmayı amaçladıklarını söyleyen Örer, herkesin farklı bir deneyim yaşamasını umduklarını belirterek sözü Bienal Küratörü Carolyn Christov-Bakargiev'e bıraktı.
Carolyn Christov-Bakargiev ise konuşmasında bienale ve temasına dair ayrıntılı açıklamalarda bulundu.
"Boğaziçi ekseninde kentin geneline yayılan bu sergi bir materyalin –tuzlu su– ve çelişen düğüm ve dalga imgelerinin etrafında dönüyor. Çizginin nereye çekileceğini, nerede geri çekileceğini, nerede yaklaşıp nerede uzaklaşacağını araştırıyor. ...
Sergi, dünyayı şiirsel ve politik olarak şekillendiren ve dönüştüren, görünür ve görünmez farklı dalga örüntülerini ve frekanslarını, su akıntılarını ve yoğunluklarını ele alıyor. Hem zamanı askıya alan durdurulmuş hareketler vardır (denizler, okyanuslar üzerinde insan taşımacılığının düğümleri, savaş, emek, etnik temizlik düğümleri) hem de dalgalar gibi dağınık ve tekrarlanan hareketler vardır (ayaklanma dalgaları, ‘jouissance' dalgaları, elektromanyetik dalgalar). Hem kelimenin düz anlamıyla su dalgaları vardır hem de insan dalgaları, duygu ve anı dalgaları. Dalgaları teşhis ederek, görerek örüntülerinin farkına varırız – sualtındaki su örüntüleri, rüzgâr örüntüleri. Belki de bir dalga sadece zamandır – bir dalganın yüksek ve alçak noktaları arasındaki farkta duyumsanan his zamanı, dolayısıyla mekânı ve dolayısıyla yaşamı imleyebilir. Sanatla birlikte ve sanat aracılığıyla yas tutuyor, hatırlıyor, kınıyor, iyileşmeye çalışıyoruz ve kendimizi bu mekânda beraber yaşamış birçok topluluğun neşe ve canlılık olasılıklarına adıyor, formdan yeşeren yaşama sıçrıyoruz."
Konuşmasından sonra katılımcıların sorularını yanıtlayan Carolyn Christov-Bakargiev, mekanları nasıl seçtiği sorusu üzerine 'seçim' kelimesini kullanmayı doğru bulmadığını söyledi. Bienal mekanları ve sanatçılarından hiçbirini seçmediğini söyleyerek, ortaya çıkan işi ve bu süreci, organik bir şekilde gelişen ve büyüyen bir organizma olarak gördüğünü söyledi. Bienal mekanları hakkında ise İstanbul'u yaklaşık on senelik bir süreçte sanat etkinlikleri ve bienaller üzerinden haritaladığını ve bienal için bu deneyimlerinden yola çıktığını belirtti.
Pelin Tan, Artık İşler Kollektifi ve e-flux editörü Anton Vidokle tarafından bienal sanatçılarına bir mektup gönderilerek 'Kürt sorununu İstanbul'a taşımak ve son dönemde Türkiye'nin başka bölgelerinde devam eden şiddet olaylarını İstanbul'da fark edilmesini' sağlamak için bienalin açılışında eserlerinin tanıtımını 15 dakikalığına duraklatmaları istendi. Bu konu hakkında ne düşündüğü sorulan Carolyn Christov-Bakargiev ise sanatçıların bu 'müdahale'yi gerçekleştirmesinde onun açısından hiçbir sakınca olmadığını belirtti. Ayşegül Sönmez'in sorusu üzerine konuyu değerlendiren küratör, insanın bedeniyle yaptığı her davranışın politik olduğunu, yemek yemenin, sevişmenin ve aynı zamanda serginin nasıl aydınlatılacağına, insanların sergiyi dolaşırken nasıl bir parkur izleyeceğine, sergide ne kadar enerji harcanacağına karar vermenin de politik bir hareket olduğunu söyleyerek politikanın tek bir eyleme indirgenemeyeceğinden bahsetti.
İKSV tarafından Koç Holding sponsorluğunda düzenlenen bienal bu sene tek bir mekana kapalı kalmıyor ve şehrin birçok farklı noktasına yayılıyor. Bienalin tümünü deneyimlemek isteyenleri ise şehirle, tarihle, denizle, dalgalarla ve 'tuzlu su'yla dolu bir rota bekliyor.
Bienalde kendi gezi rotanızı oluşturmak için daha önce derlediğimiz Tuzlu Su Keşif Rotaları'na buradan ulaşabilirsiniz.