Otopark yüzeyleri, tasarım ve şehrin keşfedilmeye açık potansiyeli de kaynak listesinde
Kaynak listesine otopark yüzeylerini de ekleyen Burden, şehrin sokak kotunun yeni tasarım kurallarıyla şekillendirildiğini, boş alanların tasarımla yeniden kullanılabilir hale geldiğini ve yaşayan mekanlara dönüştüğünü belirtti. Burden otopark yüzeylerinin su toplama, yeşillendirme ve şehrin havasını temizlemek için kullanılmaya başlandığını aktardı.
İstanbul gibi New York'un da sahip olduğu en büyük açık alanının su olduğunu vurgulayan Burden artık insanların yalnızca su kıyısında değil, suyun içinde de olmak istediklerini, bu nedenle su parklarına önem verdiklerini ifade etti.
Amanda Burden'in kaynak listesindeki son önemli madde "şehrin keşfedilmeye açık olan potansiyeli" idi. Burden konuşmasını "Eğer kentlerimizi can atarak ve istekle inşa edersek gerçekten yaşanır olur" diyerek bitirdi.
© Audi Urban Future Initiative
"Hayır" yanıtının üstesinden gelmek…
Konuşmasının ardından soruları kabul edebileceğini belirten Burden'a ilk soruyu Gökhan Karakuş yöneltti. "Büyük –mega kentler için yönetsel düzeyde olası bir format var mıdır" sorusuna karşılık olarak Burden gittiği şehirlerde ödenebilir konut, temiz su, ulaşım vb sorunların ortak olduğunu gördüğünü ve çözümlerin paylaşılabilir olmasının büyük olanak olacağını belirtti. Asu Aksoy'un "Üst yönetimden kentliye, karar mekanizmasını New York'ta nasıl çalıştırıyorsunuz" sorusuna karşılık olarak "bütün şehrin yararına dönük hedeflere ulaşırken bir şey değiştirmek istediğinizde insanların ve sivil inisiyatiflerin fikrini sorduğunuzda her defasında alacağınız yanıt 'hayır' olur. Eğer gerçekten projede onların yararına olan bir şey varsa ve siz bunu onlara anlatabilirseniz başta alacağınız yanıt bir süre sonra 'evet'e döner. Bu nedenle getireceğiniz çözümlerin ödenebilir konut, ulaşım gibi onların gereksinimlerini karşılayan türden araçlar içermesi gerekir" dedi.