Kurultay'ın İkinci Gününde Gündem Eğitim Sorunlarıydı
Filiz YAVUZ
/ 13 Kasım 2009
Mimarlık ve Eğitim Kurultayı'nın ikinci gününde, izleyicilerin Kurultay'a gösterdikleri ilgi azalmadı. İkinci günün en çok öne çıkan konusu eğitimin sorunları oldu.
"Mimarlık Lisans ve Lisansüstü Eğitimi-I" başlıklı dördüncü oturumda, üniversitelerin özerkliğini ortadan kaldıran YÖK'ün (Yüksek Öğretim Kurumu) kuruluşundan bu yana mimarlık eğitiminde yaşanan süreçler aktarıldı. Çetin Türkçü'nün başkanlığını yaptığı oturumun konuşmacıları Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Tahsin Yeşildere ile Arzu Erdem idi.
Mimarlık eğitiminde hukuksal sorunlar üzerine konuşan Arzu Erdem, üniversitelere araştırma görevlilerinin İngilizce bilgisi, ALES ve KPDS ile alındığını hatırlatarak, "Araştırma görevlisi adayının, kendi alanı ile ilgili donanımı ölçülmeden, matematik ve Türkçe bilgisi ile değerlendiriliyor. Araştırma görevlisi seçimlerinde hocaların etkileri sıfır" diye konuştu.
"Öğretim üyeleri üniversitelere sahip çıkmalı"
Yeşildere, sadece YÖK'ün yanı sıra öğretim üyelerinin kendilerini de eleştirmesi gerektiğini ifade ederek akademik yayın yapmayan, saadece maaşını alan ve özel sektör için çalışan öğretim üyelerinin olduğunu vurguladı. Özellikle öğretim görevlilerinin üniversitelere sahip çıkması gerektiğini dile getiren Yeşildere şöyle konuştu:
"Öğretim Üyeleri Derneği olarak her hükümet değiştiğinde önerilerimizi bildiriyoruz. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e dahi, önerdiğimiz üniversite rektör kriterlerini içeren bir yazı yazdık. Rektörleri bu kriterlere göre atamalarını istedik. Fakat bu kriterlere hiç uymayan atamalar yapıldı. Yani biz ne önerirsek önerelim, dinlemiyorlar. YÖK de AKP doğrultusunda hareket ediyor. Üniversitelerin durumu çok kötü. Biz her zaman üniversitelerin dönüşümünün bileşenleriyle birlikte yapılması gerektiğini savunuyoruz. Fakat bunun için bileşenlerin de çaba harcaması gerekiyor. Bu yüzden öğretim üyeleri üniversitelere sahip çıkmalı."
Salondan gelen, araştırma görevlisi seçiminden hocaların hiç etkisi yokken, doçentlik sınavlarında sadece hocaların karar vermesinin yarattığı sıkıntılara dair bir soruya Tahsin Yeşildere şöyle cevap verdi:
"Akdemik yükseltme konusu çok önemli bir konu ve bu konuda sıkıntılar yaşanabiliyor. Örneğin Kemal Gürüz döneminde doçentlik için yurt dışı yayın yapma ve yabancı dil kriterleri uygulamaya koyulduğunda, jürilere giren hoca profesör sayısı bu kriterlere uymadıkları için yüzde otuz oranında azalmıştır. Kriterlere uyanların da işyükleri arttığı için doçentlik tezlerini sağlıklı değerlendiremeyebilmişlerdir."
Akreditasyon'u tartışmak bile zor!
Mimarlık ve Eğitim Kurultayı çalışmalarından doğan "Mimarlık Akreditasyon Kurumu" çalışmalarının anlatıldığı "Mimarlık Eğitiminde Akreditasyon" başlıklı oturuma, Zafer Ertürk'ün eleştirileri damgasını vurdu. MİAK Çalışmalarını anlatan Selahattin Önür'den sonra değerlendirme yapmak üzere sözü Ertürk Adı. Ertürk'ün MİAK çalışmalarına yaptığı eleştirilerin, kendi deyimiyle en büyüğü "özgünlük" ile ilgili olanıydı. Ertürk şunları söyledi:
"Değerlendirme ve akreditasyonun temel felsefesi her yerde aynı olabilir, fakat önerilen model özgün olmalı, NAAB'ın önerdiği kriterlerin doğrudan çevirisi olmamalıdır."
Ertürk'ün sözlerine tepki gösteren Oturum Başkanı ve MİAK kurucusu Orhan Hacıhasanoğlu ise Ertürk'ün bu eleştirileri toplantılarda dile getirmediğini ilk defa burada söylediğini dile getirdi. Oturumun sonunda Ertürk'ün "Değerlendir, dediniz; değerlendirdik" sözleri salonda kahkahaya neden oldu.
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın