Her gün binlerce bina tasarlanır ve mimarlar oyun alanlarını gittikçe büyütürken, tasarlanmış dahi olsa –ki bu ülkemizden alışık olduğumuz bir tasarı nesnesi bile sayılmaz- bu iki küçük ölçekli yapıyı dikkate değer dahi bulmamak mümkün. Zaten bu küçük pavyonların da başarısı burada gizli. Ufak tefek boyutları ve keskin mimari anlayışlarıyla, kendilerinden kat kat daha büyük binaların hemen dibinde, başkaldırırcasına duruyorlar. Fakat bu başkaldırış, bir tür çevresini reddediş, başına buyrukluk gibi algılanmamalı. Bu küçük ahşap pavyonlar, biri çağdaş mimarlık anıtlarından, diğeri ise önemli bir kültürel miras olan iki yapının yanında mütevazi ama başı dik duruyorlar. Sanki farkedemiyorsunuz bile en başta, o kadar yumuşakça sokuldukları yapıların yanında ‘daima orada'ymış gibi algılamanız an meselesi. Fakat ‘var'lar, varlıklarını onları tasarlayanların en sivri anına borçlular. Ve kimileri hala tarihsel çevre-çağdaş yapı kesişimini tartışadursunlar, bu küçük pavyonlar arakesit mimarlığının en ustaca örneklerinden biri olmaya aday gözüküyorlar.
İngiliz mimarlık ofisi DSDHA, Londra'da Pottersfield Parkı'nda konumlanan iki cafe pavyonuna imza attılar. Tasarlanan bu pavyonları dikkate değer kılan özelliklerden biri, Parkside Pavyonu'nun Norman Foster'ın tartışmalı Londra Belediye Binası, Blossom Square Pavyonu'nun ise meşhur Tower Bridge'e yanaşması, hatta ilişmesi.
Thames nehri kıyısındaki bu pavyonlar, çevrelerindeki kooperatif işlerden sıyrılıyor ve sanki bölgenin geçmişine işaret ediyor. Nehir boyunca uzayan ve Thames Gateway kentsel dönüşüm projesi kapsamında, endüstri binalarından arındırılarak yeni bir çehre kazandırılmaya çalışılan alan, Dünya Mirası listesiyle koruma altında tutuluyor. İngiltere'nin silüetinde ikonlaşmış olan Orta Çağ eseri Tower Bridge'in başlangıç noktasını betimlediği, Norman Foster tarafından 2001 yılında tasarlanan belediye binasıyla son bulan bu kıyı hattı, Thames Nehri'nin batı şeridini betimliyor. Bölgeye dair hazırlanan masterplan ise Norman Foster imzası taşıyor.
‘More London' tarafından davet edilen DSDHA imzası taşıyan pavyonlardan ilki, şeridin sonunda bulunan ve payzaj mimarı Gross Max tarafından tasarlanmış parkın bir köşesinde konumlanıyor. 30 metre uzunluğundaki yapı, Foster'ın belediye binasıyla öpüşüyor. DSDHA, projeleri hakkında şunları söylüyor: "Parkside Pavyonu, çevresini saran ikonik strüktürlere eklemlenen farklı bir silüete sahip. Böylelikle DSDHA'nın kentsel mimarlığın ve kamusal mekanın çağdaş biçimlerine ilişkin araştırmalarının bir ayağını oluşturuyor."
Yapının tek ilgi çekici yanı, kurduğu kentsel ilişkiler ve biçimlenişi değil. Yapı yakılmış ahşapla imal edilmiş; hatta bu İngiltere için bir ilk. DSDHA'dan Deborah Saunt, "Binasını ateşe vermek her mimarın hayalidir, değil mi?" diyor. Parkside Kiosk bir cafe, kamuya açık tuvaleler, ATM makineleri ve belediye binasının pencerelerini silmekte kullanılan dev bir aracın garajını barındıracak. Yapı, bir ucunda belediye binasının, diğer ucunda ise Tower Bridge'in bulunduğu, Thames nehri boyunca uzayan, peyzajlandırılmış şeridin belediye binası ucuna kondurulmuş. Zaten bu pavyonun beyazlar içindeki kardeşi de, şeridin diğer ucunda, Tower Bridge'e ilişmiş vaziyette parkın çıkışı gözlüyor.
Blossom Meydanı'nda bulunan bu ikinci, beyazlatılmış masif ahşapların bir araya getirilmesiyle oluşturulan Blossom Square pavyonu ise, yeşillendirilmiş çatısıyla da farklılaşan, fakat benzer bir biçimsel ilkeyi izleyen bir yapı. Saunt bu pavyonun da, kamusal toplulukların korunaklı buluşma noktası olarak işleyeceğinden emin. Pavyon ‘More London'ın masterplanının da son ayağını oluşturuyor.
Pavyonların varoluş nedeni, yalnızca kamuya açık bir odak noktası oluşturmak elbette değil. Thames Gateway projesinin de sponsorlarından, devlet destekli Southwark adlı bir kooperatifin sahibi olduğu Pottersfield Parkı'nın yaşatılması için kurulan bir dernek, işte bu pavyonlardan sağlanacak gelirle finanse edilecek.
Foster'la ikinci bir işbirliği yapan DSDHA, sonuçlardan gayet memnun. Saunt, birbirilerini gayet iyi anlmaya başladıklarını belirtiyor. DSDHA'nın Foster&Partners işbirliğindeki diğer projesi, parlemento meydanını kapsayan oldukça büyük ölçekli bir masterplandı. Güvenlik nedenlerinden ötürü açıklanmayan, fakat tasarım aşaması tamamlanan proje, meydanın Westminister Abbey tarafında trafiğe kapatılmasını öngörüyor.