OT'tan Gelen Bir Marka Hikayesi

Berhan Abay / 05 Eylül 2019
Tasarımlarına direkt doğayı taşıyan OTTAN Studio'nun kurucusu Ayşe Yılmaz ile, atık kavramını yeniden tanımlayan tasarımları üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik.

Bir inovasyon merkezi, geri dönüşüm ve üretim atölyesi olan OTTAN Studio’da renkli, keyifli ve sürdürülebilir mobilyalar, aksesuarlar ve aydınlatma elemanları üretiliyor. %100 el işçiliği ile üretilen bütün bu malzemelerin ve ürünlerin detaylı hikayesini söyleşimizde bulabilirsiniz...

Öncelikle eğitiminizden bahsedebilir misiniz?

İTÜ’de Endüstri Ürünleri Tasarımı okudum. Taşkışla ve tasarım her zaman hayalimdi. Fakat, okulun konvansiyonel tasarım eğitiminin sınırlarının dışında, merak ettiğim konuların peşinden koştum. 

Tasarım fikrinin ortaya çıkış hikayesi nedir? 

Oldukça deneysel bir çıkış noktası olduğunu söyleyebilirim. İlk üretimlerimi Aralık 2016’da gerçekleştirdim. Bu dönem, hayatım için oldukça kötü bir dönemdi aslında ve atlatmak için kendimi sürekli çalışırken buluyordum. Bir yandan da varoluş kavramına, dolayısıyla doğaya odaklanmıştım. 

Başlangıçta, park ve ormanlarda gezerek yaprak ve çiçekler topluyor, bunlarla takılar ve enstelasyonlar üretiyordum. Evde deney yaptığım bir gün, sevgili mandalina kabuklarını değerlendirmek istedim. Özlerini korumalarını sağlarken, yeni işlevler ve yeni bir kimlik kazandırıp bu güzel materyallere ikinci bir şans vermenin yolunu buldum. Bu yöntemle ilginç sonuçlar elde edince evdeki tüm gıda atıklarından ve topladığım yapraklardan deneyler yapmaya devam ettim. Bunun üzerine bu malzemeleri severek kullanabileceğimiz ürünlere uygulayarak bir marka tasarladım. 

Markanızın adı OTTAN. Bir anlamı var mı? 

İlk akla geldiği şekliyle, ‘ot’tan geliyor. Ürünlerin, malzemenin ve konseptin içeriğini kısaltıyorum. Türkçe bir kelime ancak küresel bir tınısı var diye düşünüyorum. 

Ne zamandır sıfır atık dönüşümü tasarımı ile ilgileniyorsunuz? 

OTTAN’ın öncesinde hem atık eşyaları hem de antikacılardan topladığım parçaları dönüştürerek kendi evim için ürünler yapıyordum, ancak israf etmemeye yönelik bu yaklaşım özünde ailemden geliyor sanırım. OTTAN'ın hikayesi de üç yıl öncesine dayanıyor.

Teknik uygulamalardan bahseder misiniz?

Öncelikle atıklar kullanılmadan önce dezenfekte edilip tamamen kurutuluyor. Gıda atıklarıyla kullandığım bağlayıcı, parçacıkların üzerinde çok ince bir film tabakası oluşturuyor. Bu tabaka parçaların havayla temasını kesiyor. Özgül nemi ve şeker oranı yüksek atıklar için bu durum oldukça önemli, çünkü kendileri bozulmaya çok hevesli. Genelde yaprak, iğne gibi bahçesel atıklar veya yemiş kabuklarıyla kullanmayı tercih ettiğim, biyo-bozunur, hatta yenebilir bir bağlayıcıyla da çalışıyorum. İkisinin etkisi ve fiziksel özellikleri farklı oluyor. Hiçbir bağlayıcı kullanmadan da çoğu ‘atıktan’ dayanıklı malzemeler elde edebiliriz. Örneğin sadece portakaldan yaptığım ürünler var ve bunları da yıllardır kullanıyorum. Son bir ekleme yapmak gerekirse malzemeyi ilk defa gören insanların %90’nı önce dokunuyor, sonra kokluyor. Farklı duyu organlarına hitap eden ürünler insanların daha çok ilgisini çekiyor.

Alternatifi olarak düşündüğünüz ahşaba kıyaslarsak, maliyeti hakkında neler söyleyebilirsiniz? 

Ham madde maliyeti elbette ahşaptan düşük. Ancak şu an ahşap endüstrisi devasa, OTTAN ise küçücük. Bu sebeple mağazadan aldığımız ahşap bir ürün oraya gelirken yüzbinlercesinin kesildiği bir ormandan çıkıp yüzyılların oluşturduğu muhteşem bir sistemin son ürünü olarak müşteriye ulaşıyor. OTTAN ise küçük bir ekibin tüm bu aşamaları bir iki ürün için uyguladığı bir sistem. İşçilik anlamında haliyle ciddi bir emek farkı var. 

Dünya üzerindeki ormanların üçte ikisini tükettiğimizi göz önünde bulundurunca yakın zamanda hızlı bir dönüşüme uğraması gerektiğine inandığım ormancılık endüstrisi ağaç kesmek yerine yaprak toplamaya başladığında sıfır-atık malzemelerin işçilik maliyeti de ahşap ürünlerden düşük olacak.  

Genelde tasarımda doğadan ilham alınıyor; renkler, desenler. Siz direkt doğayı taşıyorsunuz, ürünlerinizde kullanıyorsunuz, avantaj dezavantajları olarak değerlendirmenizi istesek? 

Bu çok hoş bir söylem olmuş, teşekkür ederim. Ayrıca artık iyi tasarlanmış bir ürünün doğadan ilham aldığının ötesinde bir şeyler söylemesini tercih ederim. Çünkü ne yazık ki bu 'kitsch' bir vitrin sözüne dönüşme tehlikesi içeriyor.  

Bu benim için büyük bir avantaj çünkü doğadan başka ilhamlar almama gerek kalmıyor (Gülüyor). Tasarımda basit geometrik formları seviyorum. İşçiliğin kaliteli olması da benim için çok önemli. Malzeme öne çıktığı için ürünlerde çizgileri temiz ve olması gerektiği kadar tutmaya çalışıyorum. 

Yapı ve beyaz eşya sektöründe uygulama alanları nelerdir? 

Uçsuz bucaksız bir uygulama alanı olduğunu düşünüyorum. İç mekanda panel veya karo olarak tasarlanabilir. Yarı geçirgen olduğu için yapısal aydınlatmaya entegre edilebilir veya odalarda bölmeler oluşturmak için kullanılabilir. Ayrıca ince plakalar ısıyla bükülebildiği için kolonlara giydirme yapılabilir. Beyaz eşyada da üst segment ürünlerde kabuk tasarımında kullanılabilir. Mesela asma yapraklarından bir şaraplık neden olmasın? Ayrıca otomotivde, konsol üzerinde karbonfiber yerine çimenden detaylar yapılabilir.  

Dünyada bu tarz çalışmalar ne durumda?

Hollanda başta olmak üzere Danimarka, Almanya, İngiltere ve Rusya’da biyomalzemeler üzerine takip ettiğim çok güzel çalışmalar var. Genelde benim gibi tasarım stüdyosu tarzında hem laboratuvar, hem de atölye çalışmaları bunlar. Seri üretim için tekstil sektöründe muhteşem ilerlemeler var, fakat mimari ve mobilyada henüz böyle bir işle karşılaşmadım.

Sizin yurtdışı bağlantılarınız var mı? Yurtdışından sipariş alıyor musunuz? 

Benim de Hollanda’da beraber çalıştığım bir arkadaşım var, bir de farklı ülkelerden iletişimde olduğum stüdyolar. Yurtdışından yeni sehpalar için sipariş aldım, ürünler çıkınca gönderim yapacağım. Bir de Solar Decathlon yarışmasında ülkemizi temsil eden ReYard evi için Fas’a gönderdiğim ürünler var.  

Seri üretim için çalışmalarınız ne aşamada; düşünülen ürünler, ürün grupları neler? 

Üreticileri ve müşterileri bulduk, bir sıkıntı çıkmazsa sene sonuna kadar sistemi oturtmuş olacağız. Masaüstü objeler, sehpalar ve plakalar üretilecek.  

Bu zamana kadar edindiğiniz tecrübelerinizden sonra planladığınız, üzerinde çalıştığınız yeni bir tasarım var mı? Ürün grubunu genişletmeyi düşünüyor musunuz? Gelecek planlarınız nelerdir? 

Evet, seri üretim için üzerinde çalıştığım tasarımlar var. Ürün grubunu genişletmekten çok adeti artırabilmek üzerine çalışıyorum şu sıralar. Bugüne kadar tüm ürünleri ben ve ekip arkadaşlarım ürettik. Ancak global bir malzeme ve mobilya markası olmayı hedeflediğimiz için iş ve ürün geliştirmek için vakite ihtiyacım var. Bu sebeple ilk hedefimiz düzenli atık tedariğini sağlamak ve üretim tekniğini profesyonel üreticilere öğretip işin bu kısmını onlara devrederek üretimi sürekli kılmak. 

Şimdiye kadar yaptığınız en ilginç sipariş nedir?  

Çok ilginç bir sipariş yaptığımı söyleyemeyeceğim ancak insanların kendi atıklarını veya bahçesinden topladıklarını biriktirip bana getirmesi ve onları dönüştürüp kendilerine geri verdiğimde aldığım tepkiler çok tatlı oluyor.

Son olarak sipariş vermek isteyenler size nasıl ulaşabilir?

Bize Ottan Studio’nun internet sitesindeki e-posta adresimizden ya da direkt Instagram sayfamızdan mesaj yoluyla ulaşılabilir.


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :